Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Uzuuuuuun bir cümle...virgül ve "ve" rapsodisi...senfonisi...
Biliyorsun, tanıyorsun onu, hep bu saatte gelen işte, lütfen yalvartma, bırak tükürsün ruhunu, biliyorsun işte, altıncı katın parmaklığından kız gözleriyle aşağı sarkıyor, sırtını dikleştirip göbeğini ileri itiyor ve gelmeyen adamı bekliyor, çatı katında nihayet seher ışığı beliriyor, belki gökyüzü de büyüktür, mavidir ama belki
Gol yemiş kaleciye, seçim kaybetmiş lidere, kaza yapmış sürücüye, kötü yola düşmüş kadına pek iyi gözle bakılmaz buralarda... "Zavallının ne derdi vardır kim bilir" denmez. Kaleci ille ibnedir, lider anca hımbıl; sürücü kör, kadın orospu...
Sayfa 121 - İmge Kitabevi
Reklam
İmam Hasan aleyhisse-lâm'a yazdıkları vasiyetnâme
Zamânın çetinliğini ikrâr eden, geçici olduğunu bilen, ömrü sona eren, kadere boyun eğen, dünyayı kınayan, ölüler yerinde yurt tutan, yarın da şu dünyadan göçüp gidecek olan fânî babadan; dilediğini elde edemeyen, helâk olup göçenlerin yoluna giden, hastalıklara amaç olan, zamâna rehin edilmiş bulunan, musîbet oklarına hedef kesilen, dünyâya
Hz. Ali
Mustafa Kemal'e sık sık "çocukluğu"yla alakalı soru sorarlardı. "Kim bilir çocukken ne müstesna insandınız, kim bilir ne olağanüstü,ne harikulade hatıralarınız vardır."diye merak ederlerdi. Bu tür durumlarda hep Cokner'i işaret ederdi. "Nuri anlatsın" derdi. Conker de her zamanki gibi alaycı üslubuyla anlatırdı: " Bakla tarlasında karga çobanlığı ederdi!" İkisinin arasındaki şifreydi... Conker'in "karga çobanı" lafını duyanlar "aman efendim olur mu hiç öyle" filan demeye kalkışınca, Mustafa Kemal tekrar söze girerdi. "Bana insanüstü bir çocukluk yakıştırmaya kalkmayınız" derdi. " Ben de hepiniz gibi çocuktum" derdi.
Sayfa 188 - Kırmızıkedi Yay.
Yaylı kapıyı iterek geçti. Burnuna hafif küflü ve keskin bir kitap kokusu geldi. Kitapçı dükkânlarının özel bir kokusu vardır Olric: nevi şahsına münhasır derler eskiler, işte ondan. Kasada duran genç adam başını kaldırdı ve gülümsedi. Taşra usulü bıyık bırakmış kibar bir adam. Kitapçı olabilir: bu sıfata uygun bir adam. Kitapçıların ve
Sayfa 580581582 - İletişim Yayınları
Reklam
Thomas More & Desiderius Erasmus
Rotterdam’lı Desiderius Erasmus (1467-1536) öğrencisi Lord Mountjoy’un çağrısı üzerine, 1499’da ilk olarak İngiltere’ye geldiği sırada, More ile tanışmıştı. Anlatıldığına göre, Avrupa’nın en ünlü bilginiyle o sırada henüz 21 yaşında olan More, kim olduklarını bilmeden, bir dost sofrasında karşılaşmışlardı. Birbirlerinin konuşmalarını
UTOPİA - Kaynak Yayınları *Mina Urgan’ın incelemesiyleKitabı okudu
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Gol yemiş kaleciye, seçim kaybetmiş lidere, kaza yapmış sürücüye, kötü yola düşmüş kadına pek iyi gözle bakılmaz buralarda... "Zavallının ne derdi vardır kim bilir" denmez. Kaleci ille ibnedir, lider anca hımbıl; sürücü kör, kadın orospu... O yüzden "gücü gücü yetene" deyişi daha iyi anlatır bizi... "Ne utanmaz köpekleriz / kimi görsek etekleriz" şiiri daha gerçekçidir.
Geri13
56 öğeden 46 ile 56 arasındakiler gösteriliyor.