Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
#omerhayyam
bir sır daha var, çözdüklerimizden başka! bir ışık daha var, bu ışıklardan başka. hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye: bir şey daha var bütün yaptıklarından başka niceleri geldi , neler istediler, sonunda dunyayi bırakip gittiler. sen hic gitmeyecek gibisin, degil mi? o gidenler de hep senin gibiydiler.. geçmis günü beyhude yere yâd etme, bir
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Reklam
Halk sözünü düşürmezdi ağzından, «halkın karnım doyurmalı.» derdi, kedi , köpek gibi görürdü halkı. Biliyormusunuz, namuslu erkekten bıktım ben. O ne ciddiyettir öyle ! Ciddiyetini takındı mı , kim bilir ne kötü niyeti vardır, kime ne kötülük etmiştir derim.
Kibir Destanı
Eğer dinler isen haber vereyim, Akıl casusa ne der göstereyim. Kanaat şehre gelip tahtı aldı, Haramiler ise yollarda kaldı. Çıkarlar dağ başına yol kesmek için, Bırakmazlar yolcuyu yola gitsin.
Deliler Boşandı.
Arisontopolis devlet radyosu, akşam yayınlarında şu haberi veriyordu: '' Allo allo...Sayın dinleyiciler! Şimdi aldığımız bir habere göre, şehrin en büyük akıl hastanesinden elli deli bugün kaçmayı başarmışlar ve şehre dağılmışlardır...Son dakika alınan haberden askeri kuvvetlerin de işbirliğiyle polisin bütün arama taramalarına rağmen akıl
– Anna Andreyevna, madrabazın biri! O, seni de beni de bütün dünyayı da aldatır! Öteki bayanla sorunu daha iyi halledeceğini bildiğim için seni bekledim. – O bayan da kim? – Mme Andrakova. Ben her şeyi biliyorum. Onun sendeki mektuptan korktuğunu kendin söyledin… Utanarak: – Hangi mektup? Yalan söylüyorsun… Onu gördün mü, diye homurdandım. –
Reklam
Evlilik-Mükemmel bir tanımlama...
Halbuki hakkıyla bakınca dünya nimetlerinden hepimizin nasibi olduğunu görürüz. Bir ailede her şey yolundaysa, kocan iyiyse, seni seviyor, üstüne toz kondurmuyor, bir an bile gözünü senden alamıyorsa Tanrı’nın kutsadığı, mesut bir ailesiniz demektir. Hatta acılı zamanlar bile iyidir, zaten acısız insan mı var? Belki evlenir, kendin de anlarsın.
Sayfa 103Kitabı okudu
"Kim bilir" derdi, "Kim bilir , ferdâda felaket kadar emin olacağımız ne vardır?"
Gol yemiş kaleciye, seçim kaybetmiş lidere, kaza yapmış sürücüye, kötü yola düşmüş kadına pek iyi gözle bakılmaz buralarda... "Zavallının ne derdi vardır kim bilir" denmez. Kaleci ille ibnedir, lider anca hımbıl; sürücü kör, kadın orospu... O yüzden "gücü gücü yetene" deyişi daha iyi anlatır bizi... "Ne utanmaz köpekleriz / kimi görsek etekleriz" şiiri daha gerçekçidir.
beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum, ben Van Gogh’un resmi değilim, öldükten sonra beni müzeye koyamazsınız, beni tanımalısınız; ki benden bahsedin, çocuklarınıza beni örnek gösterin,, herkes zengin olmak yerine Hikmet olmak istesin, ah bir Hikmetim olsaydı
Reklam
iki tane düzen vardır, birini ortadan kaldır
Çevikliğimi gördün mü Olric? Filozoflar atlet olsaydı, ya da atletler filozof... durumun fazla değişeceğini sanmıyorum. Ben de efendimiz. Yazık. Tarzan’ın bize anlatacak ne kadar şeyi birikmiştir. Kim bilir? Tarzan gibi çok yazar var, efendimiz. Eşsiz maceralarını sürükleyici bir biçimde yazmışlar. Bu kitapları bile, midesi sağlam olmayan insanlar
Mustafa Kemal'e sık sık "çocukluğu"yla alakalı soru sorarlardı. "Kim bilir çocukken ne müstesna insandınız , kim bilir ne olağanüstü, ne harikulade hatıralarınız vardır diye merak ederlerdi. Bu tür durumlarda hep Conker'i işaret ederdi. "Nuri anlatsın" derdi. Conker de her zamanki alaycı üslubuyla anlatırdı: "Bakla tarlasında karga çobanlığı ederdi!" İkisinin arasındaki şifreydi... Conker'in "karga çobanı" lafını duyanlar "aman efendim olur mu hiç öyle" filan demeye kalkışınca, Mustafa Kemal tekrar söze girerdi. "Bana insanüstü bir çocukluk yakıştırmaya kalkışmayınız" derdi. "Ben de hepiniz gibi çocuktum" derdi. Neredeyse bütün Atatürk biyografilerinde yer alan "çocukken bakla tarlasında kargaları kovalardı" klişesinin kaynağı, işte buydu. Mustafa Kemal'in gerçekten "karga kovaladığını" değil, "herkes gibi bir çocuk" olduğunu anlatmaya çalışıyorlardı. Yağcılık yaparak abartılmaması gerektiğini anlatmaya çalışıyorlardı.
Sayfa 189Kitabı okudu
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.