Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Solumdaki sokakta trafık yoğundu, arabalarında sabırla bekleyen insanları seyrettim. Hemen hepsinde önlerine ba­kan ve hiç konuşmayan bir erkekle bir kadın vardı. Herkes bir şe­kilde beklemek zorundaydı. Bekle, bekle -hastaneyi, doktoru, tesi­satçıyı, akıl hastanesini, kodesi, ölüm babayı. Önce kırmızı yandı, sonra yeşil. Dünyanın vatandaşları yemek yiyor, televizyon seyre­diyor, beklerken işlerinden ya da ahlak eksikliğinden kaygı duyu­yorlardı.
Domates çekirdeği neden sarıdır?Bilen yoruma yazabilir mi?
Domates, küçükken kendi kendime yaptığım ilk yemekti. Gerçi pişirmiyordum, hatta henüz bıçak kullanmayı bilmediğimden kesemiyordum bile ama ortaya muazzam bir lezzet çıktığından benim için basbayağı yemek demekti. Mutfaktaki tezgahın üzerinde parlayan tam olmuş domateslerden birini kapıp, yanağından güzel bir ısırık alırdım. İçi
Reklam
... Ölü kalmamış ama ölüm tutuyor güneşi toprağı Ölü kalmamış ama ölüm hayat halini almış İçine girdiğimiz yılan turşulu ölümle Değişe değişe bozulmuş ölüm bile Nerede ölümün o ak o yeşil O siyah kırmızı keskin rengi Artık ölüm ne gri ne kahverengi Ne gök rengi ne yer rengi Ölüm bir grev gibi kaplamış ülkemizi Ta can evimize kast eden bir grev gibi Batı bu karanlık grevin gözcüleri Doğru sonsuz bir grevin Çocuk düşüren bir anne gibi Güneşi düşürmüş son seher Taşlar birer birer minarelerden düşmede Geceler bir inme gibi inmede Bir felç geldi gökten ve topraktan Doğudan batıdan ...
GEYİKLİ GECE/TURGUT UYAR
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta Her şey naylondandı o kadar Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı. Ama geyikli geceyi bulmadan önce Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk Geyikli geceyi hep bilmelisiniz Yeşil ve yabani uzak ormanlarda Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan Hepimizi vakitten kurtaracak
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta Her şey naylondandı o kadar Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı. Ama geyikli geceyi bulmadan önce Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk. Geyikli geceyi hep bilmelisiniz Yeşil ve yabanî uzak ormanlarda Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan Hepimizi vakitten kurtaracak Bir yandan
Sayfa 20 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
...Köyde romana benzeyen bir vaka cereyan ediyordu. Orada bir genç dul kadın evlenmek üzereydi. Nişanlısı Hasan adında Erzurum’dan gelmiş bir gençti. Çiftlikte çalışıyordu. Ben, bu dul kadını çok hayrete değer bir şahsiyet diye düşünüyordum. Anlaşıldığına göre, ev yakan, erkeklerin kalbini parçalayan bir kadındı. Bir yıl önce bir adamı
Reklam
“Âriflerden biri şöyle demiştir: "Dört çeşit ölümle ölmeden Allah'ın huzuruna girilmez. Bunlar, kırmızı ölüm, siyah ölüm, beyaz ölüm ve yeşil ölümdür. Kırmızı ölüm, nefsin kötü arzularına muhalefet etmektir. Siyah ölüm, insanların eziyetlerine tahammül etmektir. Beyaz ölüm, nefsi açlığa alıştırmaktır. Yeşil ölüm ise yamalı elbise giymektir. Yani nefsin kibrini kırmak ve benliğini yok etmektir."
Bazen ah diyorum durmadan, Şimdi ben ahlatın başında, Otuz iki yaşımda. Ahlar ağacı gibi. Rengârenk çaputlar bağladım yıllarca dallarıma, Mavi,mor, kırmızı ve yeşil, İstedim, hep istedim, Sen iste derdim, iste yeter ki Vereyim. Her istediğimi verdim. Arttım, fazlalaştım, Eksikli yaşamaktan. Ahlara ağacıyım, gibisi fazla.
Geyikli Gece
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta Herşey naylondandı o kadar Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı Ama geyikli geceyi bulmadan önce Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk. Geyikli geceyi hep bilmelisiniz Yeşil ve yabani uzak ormanlarda Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan Hepimizi vakitten kurtaracak Bir yandan toprağı sürdük Bir yandan kaybolduk Gladyatörlerden ve dişlilerden Ve büyük şehirlerden Gizleyerek yahut dövüşerek Geyikli geceyi kurtardık Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz Bilir bilmez geyikli gece yüzünden
Anket sorusu
__Domates mi daha kırmızı ___Biber mi daha yeşil,,, Bildikten sonra, **Erkekler mi odun,,, **Kadınlar mı çiçek,,, Peki nedenn???
Reklam
Duru’nun şalını yere bırakıp kasanın en alt bölümündeki çekmeceyi çekip plastik bir saklama torbası çıkardı. Torbayı köşesinden açıp burnunu dayadı. Çiçek’in başörtüsüne sinen kokusu hâlâ ordaydı. Torbaya koyduğundan beri çıkarmamıştı bu başörtüsünü, kendisine hissettirdiği her şeyin kokusunu taşıyordu bu başörtü hâlâ. Örtüyü çıkarmaya karar verdi ama çıkaramadı, elleri titredi, torbaya yine burnunu dayayıp kokladı... Sadece ucunu çıkardı, parmaklarının arasında hissetti... Sevgiyle inceledi... Krem rengi pamuklu yumuşak kumaş üzerine yayılan yeşil dallar ve dalların ucundaki kırmızı elmalar... Örtünün kenar oyalarına bulaşan Çiçek’in kanı...
Rengârenk ölümler: beyaz, kırmızı, yeşil ve siyah. Ölümün dört rengi.
Gece yıldızlar öper seni usulca Çiğ damlacıkları toplanır yanaklarında Ufuklar ağarmaya duranda seher vakti Bâd-ı sebâ demlenir dudaklarında Arılar kokuna koşar gelir Beyaz gül derler sen duvak takınca Yeşil çimenlerde tamamlanır tuvaldeki resmin Gülünce pembe pembe olur yüzün gülüm İffetle birlikte anılır ismin Seninle yeryüzüne bahar gelir Kırmızı gül derler sen kızarınca Kalbimin yangınıdır senin yüzüne vuran Her mevsim en temiz sular öper Harama göstermediğin ayaklarının altından Böcekler usâresini emer yumuşak teninin Sevdalın dağları aşar gelir Bende figân başlar sen sarı açınca Sayrı yapan bir sevdanın resmidir sarılık Vuslat köprüsünü seller götürür Her ezgide keleplenir ayrılık Aşka vedâsıdır gözlerinin Hüzün sular gibi coşar gelir
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.