"Acının da kokusu olsa böyle kokar.." diyorsun.
"Nasıl?.." diyorum. Düşsel bir anlamsızlık içindeyim. Daha doğrusu anlamak için çıldırsam da bana anlayamayacağımı söyleyen gözlerin, yağmur gibi iniyor üzerime.. Ama inatçıyım, direndikçe çoğalıyorum.
"Nasıl?" diyorum tekrar.
Dik tabutta, o daracık hücrede,
Ancak, doğrular eskimez, ister bir çölde vaaz edilsin ister bir şiirde dile getirilsin isterse bir gazetede yayınlansın...
Sondan bir alıntıyla başladım yazmaya. Sonlar daha mı güzeldir? Baştan belli midir sonlar?
Ne ise.. Ezgikitap evinin önünden geçiyordum, üç beş kitabını almıştım, şimdi buna takıldı gözüm ve evet her kitabın bir zamanı
Yüreğim Seni Çok Sevdi
Canan Tan'ın her zamanki şaheserlerinden biri olan bu kitap beni uzun zaman sonra ilk defa bir karakter üzerinde bu kadar düşündürdü. Aslı'yı anlamak için çok çaba gösterdiğimi söylemek istiyorum. Kitap üniversitede Nazım Hikmet şiirleriyle başlayan güzel bir aşk hikayesini anlatıyor. Okuduğunuz sayfalarda araya böyle güzel şiirlerin girmesi insana gerçekten çok büyü bir zevk veriyor. Karakter analizi zor yapılan bu kitapta bana göre Aslı kendi ayakları üzerinde özgürce yaşamak için her şeyi göze alabilen özgür bir kadın. Fakat Murat ailesinin çizdiği yolda yürümek zorunda bırakılan Bursa'ya mı yoksa Aslı'ya mı daha çok aşık hiçbir zaman çözemeyeceğim genç bir adam. Bu iki karakterin aşkının konu edildiği kitapta hangisinin daha büyük bir aşka sahip olduğu her zaman insanın kendi içinde tartışma konusu oluyor. Ben çoğu kişinin aksine Murat'ın aşkını kitap boyunca daha çok sorguladım. Sanırım Murat'ın kaleminden bir kitap yazılmadığı sürece bunu asla anlamayacağım. Aslı içinse korkak mı yoksa çok fazla mı cesur hala kendi içimde bir çelişkideyim. Ama bir şeyden eminim bu iki aşık kendi aşklarını imkansızlaştırmak için her yolu denediler. Ve bunu çok güzel başardılar. Ne kadar klişe olsa da bu aşk romanında herkesin kendinden bir şeyler bulacağına eminim. Kitabın son cümlesi ile yazımı bitiriyor ve kitabı okumanızı tavsiye ediyorum;
KAYBETMEK İÇİN ÇOK ERKEN SEVMEK İÇİN DE ÇOK GEÇ.
"Sırlarımı söyledim dağlara dumanlara.
Ben yazarken ağladım, okurken de sen ağla."
Kitap 19 hikayeden oluşmaktadır, bazısı güldürdü, bazısı hüzünlendirdi, bazısı ise "Hayatta ne insanlar var bee.." dedirtdi. En çok beğendiğim hikaye ise "Son attığın kartopunun içine taş sakladığını bilmiyordum" oldu. Her kesin kendinden bir şeyler bulacağı bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Kitabın sonu Şermin Yaşarın rahmetli eşine hitaben yazdığı "Geçtiğimiz kırk gün" hikayesi ile bitiyor. Her cümlesi o kadar duygu yüklü ki...
"...geçtiğimiz kırk gün, her gün bana aynı yalanı söylediler. Dediler ki sevdiğin ölünce kalbinde kırk mum yanar, her gün biri söner. Kırkıncı gün hepsi söner, biri bekler. O tek mum ebediyyen yanar, acını o tek mum tutar. Ben buna inandım. Hayalimde otuz dokuz mum söndürdüm her gece üfleyerek, içimdeki cılız nefeslerle. Göğsümdeki sızı hafifler, kalbim tekrar toplanır, ciğerime derin bir nefes girer diye kırk gün bekledim. Geçtiğimiz kırk gün, bugünü bekledim. Sabah uyandım, kendimi yokladım. Öğlen tekrar baktım. Kırkıncı ikindiyi beklerken kırkikindi yağmurları boşandı gözlerimden. Gecesini bekledim ve de gece yarısını. Hiçbir şey olmadı. Yalanınız batsın dedim. İçimde tek bir mum kalacaktı hani; peki ne, bu yürekteki bin dönümlük orman yangını?"
Eğer öykü kitabı okumaya önyargılıysanız bu kitap sizin için iyi bir tercih olur. Herkese iyi okumalar dilerim.
"Tatar kapıcıları vardı ya..." kitabın son cümlesi ve sizi kitabın arka kapağını kapatmadan önce şaşırtan, hikayeyi açıklayan bir cümle. Dostoyevski gerçekten bir üstat. Suç ve Ceza tadı yok elbette ama kitabın Dostoyevski'nin kaleminden çıktığı o kadar belli ki...
Ev SahibesiFyodor Dostoyevski · Antik Dünya Klasikleri · 201010,4bin okunma
Kitabın ilk cümlesi ve son cümlesi insanı mahvediyor :( uzun zamandır bu kadar hüzünlenmemiştim,Türk filmi tadında bir kitaptı,keşke müzeye hemen gidebilme fırsatım olsaydı,kitabı okur okumaz masumiyet müzesini
gezmek isterdim.
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241,2bin okunma
Kasvetli bir Ankara sabahına uyanıyorum. Hava, gerçekten soğuğu sevebilen benim gibi insanlar için huzur verici görünüyor. Bu güzel pazar gününe onlarca aktivite sığdırabilirdim, bir sürü plan yapabilirdim ama haftalardır tek düşündüğüm şey ‘’pazar günü Hakan Günday okuyacağım’’ düşüncesi koca bir günümü ayırmak için aslında güzel bir sebep.
Selaammm. Bugün buraya Siyah Kuğu 'nun 2. Kitabı olan Ruh Kadehi' yle karşınızdayım. Kitabın sonuna aşık oldum heleki son cümlesi... "Söylesene Siyah Kuğu, sen buradasın diye mi yağmur yağıyor yoksa bulutlar da mı bize ağlıyor?" bu söze gerçekten kalbimi bıraktım. Kitap mü kem meldiiiiii. Bu seri favorilerim arasına girecek. Puanım 10/10
Ruh KadehiBeyza Aksoy · Epsilon Yayınevi · 20203,327 okunma
Olağanüstü Bir Gece / Stefan Zweig
Merhaba
Stefan Zweig sevdiğim yazarlardan biri ,insan psikolojisi hakkındaki düşünceleri gerçekten çok güzel. Olağanüstü Bir Gece kitabı ise zengin ve seçkin bir burjuva olarak hayatını yaşayan bir adam vardır.Bu adam hayatını dertsiz tasasız bir şekilde yaşar.Her şeyi olan bir adamdır, zenginlikten doymuştur artık ve hissizleşmiştir.Sıradan bir pazar gününü at yarışlarında geçirirken hayatında ilk kez burjuva ahlakına ters bir şey yapar yani suç işler.Bu suç ile aslında kendisini bulur ve artık hissetmeye başlar.Kitap bu şekilde psikolojik tasvirlerle devam eder.Kısa bir kitap ama etkisi uzun süre kafanızda kalacaktır. Kitabın son sayfasındaki “Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık.Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.” cümlesi sanki kitabı özetliyor.
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023143,7bin okunma
Orhan Pamuk'un, "İlk ve son siyasi romanım" dediği Kar, Türk edebiyatının siyasi yanlarını ele alan, dönemi bütün içtenliği ve şiddetiyle ortaya koyan okunası bir kitaptır. Karakterimiz ka'nın Kars'a gelmesiyle başlayan roman Kars'tan gitmesiyle bitiyor. ka'ya gelen şiirlerden( çünkü ka şiirlerin bir yerlerden geldiğini sadece yazmak için kendisinin aracı olduğunu düşünüyor) ve şiirlerinde özümsediği o mutluluk, korku, çaresizlik, aşk hepsinin kitapta sır kalması benim eleştirdiğim noktalardan bir tanesi oldu. Kitabın sonuna kadar okurlarına armağan edeceği şiiri bekledim fakat hayal kırıklığına uğramadım, çünkü "KAR BANA ALLAH'I HATIRLATIYOR" cümlesi okuduğum bir çok şiirden daha güzeldi. Belki ben de kendi kar tanemi çizer, her çizgiye sonsuz anlamlar yüklerim. Ben Nisan ayını Orhan Pamuk için ayırdım, ne de güzel ettim.
Öncelikle Çevirmen den başlamak istiyorum.Hiç eski kitap okuyorum hissiyatı verdirmedi, işini layıkıyla yapmış helal olsun
Ayşegül Çakan hanıma.
Kitap, Dede Korkut ile alakalı bilinmesi gereken bilgileri vererek başlıyor.Kitab-ı Dedem Korkut Ala Lisan-ı Taife-i Oğuzan tam adı.Oğuz Türkleri dönemini anlatır.1 mukaddime 12 hikayeden oluşur.Oğuz
Kitabın son cümlesi...
“I require ruination. And I hear you are an expert in the subject.”
Çevirisi...
"Bana bir mal varlığının iflası gerekiyor ve sizin bu konuda uzman olduğunuzu duydum."
Okur...
Ruination kelimesini mal varlığının iflası olarak çeviren kişinin ikinci kitabı ellememiş olmasından duyduğum mutluluk anlatılamaz.
Spoi olmasın diye başka da bir şey söylemiyorum.
İntikam AteşiSarah Maclean · Nemesis Kitap · 2013287 okunma