İlk öncelikle incelemeye mizojininin tanımını yapmakla başlamak daha iyi olur. Sevgili okurlar mizojini tek ifadeyle kadın düşmanlığı demektir. Kitabın ana teması kadınlardan nefret etmenin tarihidir. Bu mizojini tarihine bakıldığında, okunduğunda bazı durumlardan ötürü insanın kanının donması hiçten bile değildir. İnsanlık tarihi boyunca kadın
Herman Melville denildiğinde şüphesiz ki ilk akla gelen Moby Dick oluyordur. Şimdi Moby Dick kitabını düşünün; Kaptan Ahab’ı o meşhur yolculuğa çıkmadan önce biraz oyalayarak Pequod gemisini durduralım ve Ishmael’i bir süreliğine ödünç alalım. O huysuz, aksi, acımasız, ama bir o kadar da sevdiğimiz Ahab bize çok kızacak ama Ishmael bize lazım. Ona
Aylar sizin için ne ifade eder? Yalnızca bir takvim yılının on iki parçasından ibaret midir? Yoksa özel bir anlama mı sahiptir? Bir mevsim değeri biçtiğiniz aylar var mıdır? Ya da çabucak geçip gitmesini istediğiniz? İsminden dolayı sevdiğiniz? Yıl boyunca gelmesini iple çektiğiniz?
Bende Haziran var mesela. Benim için ay değil mevsimdir dediğim,
... mesleğini doğru yapmak için cesaret yetmez, aynı anda kocaman bir yürek ister. Ama o yürek çelikten yapılmıyor. Bir süre sonra el bombası gibi gümlüyor. O yüreği zamansız gümletmeyelim Ali. Zalimleri sevindirmenin âlemi yok.
Recep Kayalı, genç bir öykücü, 27 yaşında, Türk Dili ve Edebiyatı mezunu, babası matbaa işçisi. Bazı öykülerinde bu özelliklerin izlerini kolayca görüyoruz. Bugünkü yazımızın asıl konusu olan ve Bilge Kültür Sanat Yayıncılık etiketiyle arz-ı endam eden ‘Taşın Dediği’ Kayalı’nın ilk öykü kitabı. Kitabı çıkmadan önce de öyküleri önemli dergilerde
1-Ne zaman ki hikayemi anlatıp susacağım, artık sadece yeni hatalar yapacağım! Zamanı dörtnala koşturacak kadar yabancı hatalar! Duvar saatlerini miknatısa tutulmuş pusulaya çevirecek kadar bilinmeyen hatalar! Daha önce kimsenin yapmadığı, adını bile duymadığı hatalar! (sy.21)
2-Doğu ile Batı arasındaki fark, Türkiye’dir. Hangisinden hangisini
Eleştiriye (hem halkın eleştirisi hem de edebi eleştiri) göre mi yazı şekillenir, yoksa yazıya göre mi eleştiri? Belki de hepimiz, yazıya (esere) göre eleştiri şekillenir demek isteriz. Çünkü doğru görünen budur. Fakat, eleştiri korkusuyla yazısını (eserini) şekillendirenler de az değildir. Eleştiri korkusu acaba bir önsezi midir? Örneğin, ben
Böyle değerli bir kitabın incelemesi önce nereye yazılır diye düşünüyorum fakat cevap basit önce gönle yazılmalı daha doğrusu önce gönül anlamalı bu kitabı sonra belki kaleme, deftere sıra gelir. Sahi ya kalem mi kullansam birkaç satır yazarken, yok olmaz. Neden? Aylardır kalem, kağıt almamışım elime. Aslında var ama başka başka sebeplerden
Selim
Hikaye Adı : Gece Müziği
Link: #30861404
1.
Beş ay önce -bir gün orada çok kalmazdı ama - radyodaki işinden eve gece bir sularında geç bir saatte dönünce sıkı, sıkı örtülü perdelerin, yatak odasındaki komodinin dışında evi terk edilmiş bomboş buldu. Komodin üzerinde, eşi
Gece Müziği
1.
Beş ay önce -bir gün orada çok kalmazdı ama - radyodaki işinden eve gece bir sularında geç bir saatte dönünce sıkı, sıkı örtülü perdelerin, yatak odasındaki komodinin dışında evi terk edilmiş bomboş buldu. Komodin üzerinde, eşi Leyla ile bir süre önce kadın erkek bir grup arkadaşıyla gittikleri piknikte topluca çektirdikleri
GİRİŞ
İnternet devletlerin ve şirketlerin hayatından daha öteye giderek bireylerin dünyasını şekillendirme etkisini sürdürmektedir. Toplumsal hayatın bütün kurumları da pozitif ve negatif bir değerlendirme ile bu etkinin altında hızlı değişim yaşadığı ve Friedman’ın “Küreselleşme 3.0” (2010:20) olarak adlandırdığı bu sürecin hangi boyutlarda
Tanıştığımıza memnun oldum Elias Canetti. Okumaktan çekindiğim daha doğrusu böylesine övülen ve okuması zor olan kitapları sonraya attığım için kitaplığımda dahi yoktu. Yadigar Hocam sayesinde okuduğum bu kitabı sahaflarda tek tek dolaştığım ama bulamadığım, daha doğrusu bulsam da yıpranmış olarak kalanlar olduğu için sıfırına paraya basıp aldım.