Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Yetmiş üç yaşındayken, bir kış günü, birlikte Beyoğlu'na çıkacaktık. Biriktirdiğimiz paralarla kendimize karşılıklı birer hediye alacaktık : Bir kazak ya da bir çift eldiven. Bir şey aramadan, konuşa konuşa ve boş boş vitrinlere bakacaktık. Nasıl tartıldığına, nasıl paketlendiğine dikkatle bakarak bir kilo kestaneşekeri alacaktık. Muhallebicide çaylarımızı içerken, aramızda küçük bir kavga çıkacaktı. Yetmiş üç yaşına geldiğimiz için, bizim gibi bütün insanların başına geldiği gibi, yetmiş üç yaşına gelip bütün hayatımızı boşa geçirdiğimizi bildiğimiz için kavga edecektik. "
Onun doğum günü!
"Hemen Pokrovski'ye dostluğumuzu hatırlatmak ve ona bir şeyler hediye etmek için karar verdim. Ama ne? Sonunda ona kitap almak geldi aklıma."
Reklam
Özel günler yaratacak, güzel günler seçecek, yeni tanrılar görecek, eskileri gömeceğiz. Noel günü hediye edilen kitabında, “Tüketim uygarlığında Noel, tüketim bayramına dönüştü, Santa Claus bir tüketim tanrısı artık, ne pahasına olursa olsun neşeyi ve refahı dayatıyor” diyecek bir yazar, neşe ve refah içinde okuyup tüketeceğiz. Sonra annelerin ve babaların günleriyle birlikte, Aziz Valentine eklenecek hemen diplerine ve doğum günü ve evlilik tanrılarıyla el ele, yeryüzünün en azılı varlıkları haline getirecek sevgili kullarını, günden güne. Koşullanmış akıllar, şartlanmış beklentiler, kışkırtılmış arzular harekete geçecek birbiri peşi sıra. Sevgililerden hediyeler birikecek dolap diplerinde, arşivler oluşacak çok gizli kutuların içinde; o eski çeyiz sandıklarını çöpe göndereceğiz. İştahlar kabardıkça, uyarıldıkça yeni tipte ihtiyaçlar; ya seyredip bitecek, ya kapılıp gideceğiz.
Çocukluk: Sıkıntılar İçinde Bir Memur Ailesi Bizim yaşlarımızda, çocuk yaşta, en çok giyilen şey, cızlavet lastikler vardı. Başka türlü ayakkabı falan alamazdık. Ama amcam bize zaman zaman bayramda ayakkabı alırdı. Doktor amcam... Zaten elini öperdik amcamın bayramlarda. 5 lira, 2,5 lira falan para verirdi. Onları da getirir koşa koşa annemize
..habersizdim
Sabahattin Alin’nin de dediği gibi; “İnsanları olduğundan farklı görmekte ısrar edişime içerliyorum.” Muhteşem bir deneme kitabı okudum. İlk çıktığında kapak tasarımına hayran kalarak aldım ve sabırsızlıkla okuyacağım günü bekledim. Kısmet bu güneymiş (ikinci okuyuşum) ruhuma o kadar iyi geldi ki her bir satır. Kitap belli bir konuyu anlatmıyor
Harika bir duygu olsa gerek, kitabı çok beğendim!
«Uzun süredir bir kitap yazmak istiyordum ama nasıl yapabileceğim konusunda en ufak bir fikrim yoktu. İlk önce birkaç satır karaladım, sonra bir sayfa, iki, üç… on… yüz, derken bitti ve kendi imkânlarımla yayımlatıp bugün olduğum kişi olmamı sağlayan herkese hediye ettim (ailemin üyelerine, arkadaşlarıma, düşmanım olduklarını zannettiğim ve bana karanlık bölgelerimi gösteren kişilere…), bu yolla yıllardır bana verdikleri hediye için onlara teşekkür etmek istedim. Ancak dostlarım da kitabı başkalarıyla paylaşmak istediler ve hediyem, bugün artık beni aşan bir maceraya dönüştü…» (Maud Ankaoua)
Sayfa 291
Reklam
Yazarın Notu
«Eğer bu kitap içinizde yankı buluyorsa sevginizin bir kanıtı olarak sevdiğiniz kişilere hediye edin.»
Sayfa 289
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
_İslam = Arapçılıktır. Asimilasyonla inananı araplaştırır. Her müslüman halk, araplaşmaya mahkumdur. Kuran’ın kendisi, Araplar için Arapça olduğunu söyler.(Şura 7) İnsanın tüm yaşantısı, giyimi, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi ve inanması “çöl bedevîlerinin kabile kanunu” ölçütlerine göre ayarlanmaktadır. İslamlaşarak milli
Tavla
6. yüzyılın sonları, Hint imparatoru Pers imparatoruna satranç oyunu hediye gönderiyor. Yanında da bir not: "Kim daha çok düşünüyor, kim daha iyi biliyor, kim daha ileriyi görüyorsa o kazanır. İşte hayat budur." Pers imparatoru Nevşiyan da çağırıyor en âlim veziri Buzur Mehir'i, oyunu çözmesini ve yeni oyun icat etmesini istiyor. Zaman kavramından ilham alan vezir gece gündüz uğraşarak icadını sunuyor şahına. 4 köşesi mevsimleri, karşılıklı 6'şar haneyle yıldaki 12 ayı, pulların toplam sayısıyla 15 gece-15 gündüzle aydaki 30 günü, siyah-beyaz taşlarla gündüzü ve geceyi, karşılıklı 12'şer ha- neyle de günün 24 saatini simgeliyor.
65 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.