Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
O andan itibaren sanki aralarındaki meseleleri halletmek için buluşmuş, yüzleşmeye başlamış iki kişiydiler. Ve yazarın hapsolduğu kuyulardan biri de anlaşılma kaygısı. Bu kaygı öz benliğimizle varoluşumuzun en derininde yatan özgül değerlerle aramızdaki mesafeyi büyütür. Sözcüklerle kendine mezar kazmaya başlarsın. Bu dipsiz karanlıktan nasıl kurtulacaksın? Hallac olarak. Hallac-ı Mansur olmak,benliğin özünde yanan harlı ateşe çıplak ellerle dokunmak demektir. O ateşe dokunmak ve sonunda ateşin kendisi olmaktır. Orası mesafelerin sona erdiği yerdir. Başkasının ne anladığı bütünüyle önemini yitirir. Kelimelerin hükmü ortadan kalkar.Her şey bir ve aynıdır; insan, tanrı, ağaç, kuş ,nehir... Derini soymaya başladıklarında, bilmeden sana iyilik yapmış sayılırlar. Seni öldürerek ölümsüzleştirirler. Her darbede bir can daha bulursun. O andan itibaren seni öldürebilecek olan düşmanın taşı, Hançeri, kurşunu değil sevgilinin incinmiş yüreğidir. Bize düşmanın attığı taşlar değil, dostlarımızın attığı gül yaralar. Ben kalemimi hallac gibi tutuyorum. Kendi kelimelerimle derimi soyuyorum. Vücuduma ateşe atıyorum. İnsanların karşısına çırılçıplak halimle çıkıp En'el Hak diyorum. Böylece onları aciz bırakıyorum. Kelimelerimle gökyüzünü dolduruyorum, ve nereye bakarlarsa benden bir izle karşılaşıyorlar. Kaçamayacaklarını anlayınca nefretleri de öfkeleri de büyüyor. Hiçliğe eriştiğim anda anlatılmak veya anlaşılmamak umurumda değil.
Reklam
Tanrı'ya Bağlılığın Ödülü - Tanrı'dan Uzaklaşmanın Cezası
Tanrı'ya Bağlılığın Ödülü “ ‘Put yapmayacaksınız. Oyma put ya da taş sütun dikmeyeceksiniz. Tapmak için ülkenize putları simgeleyen oyma taşlar koymayacaksınız. Çünkü Tanrınız RAB benim. Şabat günlerimi tutacak, tapınağıma saygı göstereceksiniz. RAB benim. “ ‘Kurallarıma göre yaşar, buyruklarımı dikkatle yerine getirirseniz, yağmurları
Sayfa 189 - Yeni Yaşam YayınlarıKitabı okudu
Kemal Sayar &Tereddüt
Seyir hâlindeyim, bu bir lütuf gibi. İnsanlara dâhil olamıyorum. Her şey kendi içimde, insanların telaşına dâhil olamıyorum. Allah ile farklı bir muhabbetim var. Hani ruh hisseder ya her şeyi, o travmadan sonra bambaşka bir insan oldum. İnsan kendisine gafil ama Allah bir tünel içerisinde beni korudu. Hırslarım vardı ve bu süreçte bunlardan
_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
Kan Yüzüğü
Adam , otelin salonuna girdi. Salonda ikişer üçer kişi oturuyorlardı. Tek başına oturan kız, kendisine mektup yazıp bugün burada buluşmak üzere söz veren kız olmalıydı. Kız, arkası kapıya dönük oturmuştu. Adam kızı görüyordu. Adamın ilk gözüne çarpan, kızın saçlarıyla ayakkabıları oldu. Kauçuk tabanlı, bej derili spor ayakkabı ve koyu sarı saçlar…
Reklam
“Anlat derdini Markopaşa’ya” diye bir laf vardır ülkemizde… Soruna muhatap bulamadığımızda, bizi dinler gibi yapan ama çözüme dair hiç bir şey geliştirmeyen insanlar ya da kurumlar için söylediğimiz bu söz, benim incelememde yer değiştirecek; bu kez Markopaşa bize derdini anlatmayı deneyecek. Hadi o zaman, çok bekletmeyelim paşamızı. Türkiye
Şeyh gençlik yıllarında boylu poslu, oldukça da yakışıklı bir yiğitmiş. Nice güzeller onun kollarında olmak için ah çekip gün geçirirmiş. Cürcan şahı Kabus bin Vuşmegir'in kızı Zerrine Banu şehirler arasında ki mesafenin ölçülmesi konusunda bir kitap yazması bahanesiyle Şeyh'i saraya davet etmiş. Şeyh onun istediği risaleyi yazıp vermiş fakat
Sayfa 245 - İleri YayınlarıKitabı okudu
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
Ya Eba Bekir! Ben ağlamayayım da kim ağlasın? Ümmetimin önünde çok uzun ve tehlikeli bir yol vardır, hem de ümmetim boyuna kadar masiyette, günaha dalmışlardır. Rikkat ve merhamet mâdeni Hazret-i Ebû Bekir'in de gözleri dolu dolu oldu, gönül ocağına bir ateştir düştü: - Ey Allah'ın Resûlü; dedi, senin mukaddes canın müsterih olsun, sen
40 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.