Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
Reklam
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
_Cumhuriyet, erdemli insanların yönetimidir. _Bir kişiye yapılan haksızlık, tüm topluma yöneltilmiş bir tehdittir. _Hür bir milletin kurtarıcısı olabilir. Köle bir milletin ise başka bir efendisi çıkar ortaya. _Sadece mutlu olmayı istesek kolay olacaktı ama biz başkalarından daha mutlu olmak istiyoruz. Bu da oldukça zor, çünkü onları daima
_Marki de Sade, kendisinden başka benzeri olmayan biridir. Hayatından ibaret bu acı deneyin en belirgin çizgisi, başkalarıyla arasında hiçbir bağ kurmamış olmasıdır. Sade, doğuştan hükümlü olduğu yalnızlığına öyle keskin, öyle aşırı erotik oyunlar doldurmuştur ki, suç ortakları bile ona karşı olmuşlardır. Kendine karşı bölünmüştü ve herkese
Kan Yüzüğü
Adam , otelin salonuna girdi. Salonda ikişer üçer kişi oturuyorlardı. Tek başına oturan kız, kendisine mektup yazıp bugün burada buluşmak üzere söz veren kız olmalıydı. Kız, arkası kapıya dönük oturmuştu. Adam kızı görüyordu. Adamın ilk gözüne çarpan, kızın saçlarıyla ayakkabıları oldu. Kauçuk tabanlı, bej derili spor ayakkabı ve koyu sarı saçlar…
Reklam
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
BABİL'İN DÜŞÜŞÜ
Vahiy 17:1-3 ve Vahiy 21:9-10'da sözü edilen iki kadından biri gelin, diğeri ise büyük fahişe olarak adlandırılır. Vahiy 17:1'de şöyle yazılıdır: "Yedi tası alan yedi melekten biri gelip benimle konuştu: “Gel!” dedi. “Sana engin suların kenarında oturan büyük fahişenin çarptırılacağı cezayı göstereyim." Vahiy 21:9'da
Sayfa 102 - AKARSU YAYINLARIKitabı okudu
O andan itibaren sanki aralarındaki meseleleri halletmek için buluşmuş, yüzleşmeye başlamış iki kişiydiler. Ve yazarın hapsolduğu kuyulardan biri de anlaşılma kaygısı. Bu kaygı öz benliğimizle varoluşumuzun en derininde yatan özgül değerlerle aramızdaki mesafeyi büyütür. Sözcüklerle kendine mezar kazmaya başlarsın. Bu dipsiz karanlıktan nasıl kurtulacaksın? Hallac olarak. Hallac-ı Mansur olmak,benliğin özünde yanan harlı ateşe çıplak ellerle dokunmak demektir. O ateşe dokunmak ve sonunda ateşin kendisi olmaktır. Orası mesafelerin sona erdiği yerdir. Başkasının ne anladığı bütünüyle önemini yitirir. Kelimelerin hükmü ortadan kalkar.Her şey bir ve aynıdır; insan, tanrı, ağaç, kuş ,nehir... Derini soymaya başladıklarında, bilmeden sana iyilik yapmış sayılırlar. Seni öldürerek ölümsüzleştirirler. Her darbede bir can daha bulursun. O andan itibaren seni öldürebilecek olan düşmanın taşı, Hançeri, kurşunu değil sevgilinin incinmiş yüreğidir. Bize düşmanın attığı taşlar değil, dostlarımızın attığı gül yaralar. Ben kalemimi hallac gibi tutuyorum. Kendi kelimelerimle derimi soyuyorum. Vücuduma ateşe atıyorum. İnsanların karşısına çırılçıplak halimle çıkıp En'el Hak diyorum. Böylece onları aciz bırakıyorum. Kelimelerimle gökyüzünü dolduruyorum, ve nereye bakarlarsa benden bir izle karşılaşıyorlar. Kaçamayacaklarını anlayınca nefretleri de öfkeleri de büyüyor. Hiçliğe eriştiğim anda anlatılmak veya anlaşılmamak umurumda değil.
Agâh Sırrı Levend'in mükemmel yazısı
MEHMET EMİN YURDAKUL'UN KİŞİLİĞİ Agâh Sırrı Levend Bir toplumda beliren yeni düşünce akımlarını, değişen edebiyat ve sanat hareketlerini, kendilerini meydana getiren nedenleri incelemeden, yalnız görünüşlerine bakarak açıklamaya çalışmak çok yanıltıcı olur. Kişisel bir heves ürünü gibi görünen bir eserin bile, sonradan yeni bir devrin
Reklam
SEVGİ -2
Allah seni başanya erdirsin, bilmesin ki, sevgi (muhabbet) ilahi bir makamdır. Allah onunla kendisini niteleyerek el-Vedud (Seven) diye isimlenmiştir. Bir rivayette ise ‘el-Muhib’ adı geçer. Tevrat’ta Musa’ya vahyedilen şeylerden biri de şudur: ‘Ey Ademoğlu! Senin hakkın için ben sevenim. Senin üzerindeki hakkım için de sen beni sev.’ Hadiste
Tanrı'ya Bağlılığın Ödülü - Tanrı'dan Uzaklaşmanın Cezası
Tanrı'ya Bağlılığın Ödülü “ ‘Put yapmayacaksınız. Oyma put ya da taş sütun dikmeyeceksiniz. Tapmak için ülkenize putları simgeleyen oyma taşlar koymayacaksınız. Çünkü Tanrınız RAB benim. Şabat günlerimi tutacak, tapınağıma saygı göstereceksiniz. RAB benim. “ ‘Kurallarıma göre yaşar, buyruklarımı dikkatle yerine getirirseniz, yağmurları
Sayfa 189 - Yeni Yaşam YayınlarıKitabı okudu
Ya Eba Bekir! Ben ağlamayayım da kim ağlasın? Ümmetimin önünde çok uzun ve tehlikeli bir yol vardır, hem de ümmetim boyuna kadar masiyette, günaha dalmışlardır. Rikkat ve merhamet mâdeni Hazret-i Ebû Bekir'in de gözleri dolu dolu oldu, gönül ocağına bir ateştir düştü: - Ey Allah'ın Resûlü; dedi, senin mukaddes canın müsterih olsun, sen
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.