Malumunuz günümüzdeki en büyük sorunlardan biri özentilik... Müziğimiz, dizilerimiz, yeme-içme kültürümüz, aile yaşantılarımız, değer yargılarımız hep yozlaştı mı? Evetttttt (!) şimdilerde nasıl İngilizce kelimelerle Türkçeyi katlederek konuşan ve o kültürü benimseyerek yaşayan bir kesim varsa o dönemde de aynı şeyler varmış. Bu kitapta da 19.yy Osmanlı Devletindeki gençler arasında yayılan Fransız hayranlığını ağır bir dille eleştirilmiş. Babadan muhteşem bir mirasa konan mirasyedi Bihruz beyin trajikomik hikayesini anlatıyor. Frenkler gibi süslenip gezen, sırf gösteriş olsun diye Fransızca gazete okuyan, sürekli Fransızca kelimelerle konuşan ve bunun kendine asalet kattığını zanneden Bihruz bey. Tek aktivitesi Beyoğlu’nda, Kadıköy’de, Çamlıca’da her gece pahalı arabasıyla, markalı özel dikim kıyafetleriyle boy göstermek ... ve bitmez dediği o servetin hopppppp biranda suyunu çekmesi ve bir de tutulduğu umarsız bir aşkı anlatıyor.. Ben okurken çok sinir oldum çünkü o dönemde Türkçeyi edebiyatı olmayan, değeri olmayan kaba bir dil olarak görmüşler Ama Bihruz beyin başına gelenleri hep gülerek okudum çünkü onada gıcık oldum. Türk edebiyatının ilk realist romanı olması dolayısıyla ve o dönemde ki sosyal kültürel hayat hakkında bilgi edinmek için bence okunması gerekir. İçerisinde çok fazla Fransızca kelime olduğu için kitabı alırken kelime anlamlarının hemen sayfanın altında mı yoksa en arkada mi verildiğine bence dikkat edilmeli diğer türlü okumak zorlaşabilir.