Ben Sana Mecburum

Attila İlhan
Bizi en ince yerimizden yakalıyor hep; birimizi, bazılarımızı değil, hepimizi... Kendini anlatıyor ama, dizelerinde hepimiz kendimizi buluyoruz, üstelik onlarda sadece biz varız sanarak. Öznel sevdalarımızı, "bize ait olanı" duyuyoruz onun sesinde. Hepimiz onun şiirinin kahramanlarıyız; bir türlü layıkıyla söylemeyi beceremediğimizi üç kelimeye sığdırıveriyor o: "Ben sana mecburum!" Attila İlhan şiirinin tek teması aşk değil elbette; bu kitapta beş bölümde topladığı şiirlerinde, dönemin siyasi havasını, çalkantılarını, gerilimi, direnişi, başkaldırıyı, imkansız aşkları ve özgürlük özlemini bulacaksınız.
156 sayfa · İlk Yayın Tarihi: 1960
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Attila İlhan; kelimenin tam anlamıyla “ bu topraklara ait” bir şair,yazar,romancı,gazeteci, fikir adamı. Doğu-Batı meselesinin üzerine kafa yoran, hayatı da bizzat bu meseleyle yoğrulmuş, “hangi?”
Ben Sana Mecburum
Ben Sana MecburumAttila İlhan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201912bin okunma
160 syf.
8/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
Özgür ruhlu Attila İlhan'ı herkes aşk şairi sansa da o önemli bir toplumcu şairdir. Şiirlerinin her kelimesi yaşanmışlıkla dolu. Onu Attila İlhan yapan da bu sanırım. Kitabı bitirmeniz şiirleri hazmetmiş anlamına gelmiyor. Tekrar tekrar okuyabileceğim ve her okuduğumda başka anlamlar yükleyebileceğim şiirler bütünü.
Ben Sana Mecburum
Ben Sana MecburumAttila İlhan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201912bin okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
Belki de sen bana mecbursundur, belki de sen mısra mısra özlüyorsundur, sen de tutuyorsun bu kitabı elinde belki de kim bilir... Ah Atilla İlhan; yakıyorsun, söndürüyorsun, sarıyorsun, hoş ediyorsun ama mecbur da bırakıyorsun..
Ben Sana Mecburum
Ben Sana MecburumAttila İlhan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201912bin okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Yaşanmışlık kokan şiirleri olan bir ustanın, işinin ehli bir kişinin kitabı “Ben Sana Mecburum”. Bir şiir derlemeler kitabı. Baş üstünde taşınan şiirlerin toplandığı bir kitap. İçerisinde bulunan pek çok yayınlanan şiir klibi haricinde ben sana mecburum şiiri ulusal başarıyı aşmış, dillerde dolaşmış ve piyes haline getirilmiş. Ben Sana Mecburum kitabı bu ve bunun gibi pek çok başarılı şiiri içeren bir kitap Şiir yazmak, daha doğrusu duygularını hislerini şiire dökmek bambaşka bir şey... Şiiri herkes sevmez, okumaz, okuyamaz, anlamlı bulmaz. Ama ben "şiirin kalbin aynası" olduğunu düşünüyorum. Ve gerçekten duyguları mısralara işleyipte okuyucunun beğenisine sunmak sıradan birşey değil.  Atilla İlhan da mısralara işlemiş, düşüncelerini, duygularını. Birbirinden bağımsız gibi duran ama kendini kaptırınca akışına kapılıp illa bir yerde yolunu diğer şiirlerin içinde kesiştiren, harflerin büyülü dünyası ile karşılaşacaksınız. Keyifle okuyun
Ben Sana Mecburum
Ben Sana MecburumAttila İlhan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201912bin okunma
160 syf.
7/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Güzel bir kitaptı. okurken zevk aldım. Daha burda yeniyim ama birçok inceleme beni bekliyor. Şiir çok severim. okuması anlam yükleyip paylaşmak güzel burada okurlarla.
Ben Sana Mecburum
Ben Sana MecburumAttila İlhan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201912bin okunma
·
Puan vermedi
·
Beğendi
su korkusuna uğradığım geceler yıldızsız geceler ıssız bir ova ıslığıyla kulaklarıma dolan artık ne bir tek satır yazıyorum ne bir tek satır okuyorum herhangi bir kitaptan gözlerim sonuna kadar karanlığa açılmış bir deniz feneri inat ve çalışkanlığıyla durup durup kırık sakallı bir dağ köylüsüne bakıyorum damarları düğümlü kuvayı milliyeci ellerine ve göz kapaklarının arkasından bir yeraltı nehri gibi gizli gizli akan devler yorgunluğuna utanıyorum
Ben Sana Mecburum
Ben Sana MecburumAttila İlhan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201912bin okunma
160 syf.
9/10 puan verdi
Şiir kitabına yorum yazmak zor ya, şimdi aklımdan geçenler şöyle..: Bir şiir kitabını okudum deyip kütüphaneye kaldırmak olmaz bence. Yani güzel bir şarkıyı bir defa dinleyip "tamam beğendim" deyip bir daha dinlememeye benziyor bu durum. Evet bu kitabı okudum ama bu şiirleri daha çoook okurum. Gece evde el ayak çekilince bir iki tek eşliğinde mesela... Ülkemizin yetiştirdiği nadir entelektüellerinden olan şairimizi, TRT2'de yayınlanan programı Zaman İçinde Yolculuk'la hatırlarım, çok kaliteliydi, özlerim... Kelime ustası Attila İlhan, tabi şiirleri de usta işi, en derin anlamları en güzel kelimelerle buluşturmuş şair. Okuyanda, kendinden bir şeyler buldurtur şiirlerinde ve tatlı bir tebessümle, hüzünlü bırakır öylece... Bol şiirli günler dilerim.
Ben Sana Mecburum
Ben Sana MecburumAttila İlhan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201912bin okunma
Bir şiirin hikayesi..
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 saatte okudu
Bu bir şiir kitabı değerlendirmesi değil. Bence şiir, çok bireysel bir tür. Ve değerlendirme yapmak da ayrı bir ustalık gerektirir. Bana hep şöyle gelir, şairin kendinden koparıp attıklarıyla okurun
Ben Sana Mecburum
Ben Sana MecburumAttila İlhan · Bilgi Yayınevi · 199212bin okunma
160 syf.
7/10 puan verdi
Lisede edebiyat hocam sayesinde tanışmıştım
Attila İlhan
Attila İlhan
'la. Ben Sana Mecburum şiiri o zamanlarda da beni derinden etkilemişti. Şimdi diğer şiirlerini okumuş olmak kendimi çok daha iyi hissetmeme vesile oldu. Açıkçası başta ya diğer şiirlerini sevmezsem korkusu vardı. Bir tek ben mi böyle şeyleri kafaya takarım bilmiyorum ama bir şiirini veya bir pasajını çok sevdiğim bir yazarın diğer eserlerini beğenmek zorundaymışım hissine kapılıyorum. Çünkü o yazara ait çok özel bir şeye sahibim ve ondan alacağım her cümle aynı özelliğe sahip olmalı. Bu yüzden hala
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
kitabına başlayamıyorum. Ama bir yandan eminim, Oğuz Atay da Attila İlhan gibi bende olan yerini koruyacak.
Ben Sana Mecburum
Ben Sana MecburumAttila İlhan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202112bin okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
·
82 günde okudu
Kıymetli bir arkadaşım tarafından hediye edilmişti. 160 sayfaya karşın 80 küsür günde okumaya mahzar oldum. Aslında şiirlerini bir çırpıda okuyup bitirmiştim fakat arka bölümdeki notları okumamıştım. Bugün biraz vaktimi vererek onları da okudum ve hemen incelememi yapmak üzere 1000K'nın yolunu tuttum ve evet; işte burdayım. Çok uzatmadan şunları söyleyeceğim: - Şiirleri okuyup geçmemek lazım; iki kere, üç kere, dört kere yahut anlayasıya kadar, bir çıkarım yapasıya kadar okumak lazım ki bazı şiirlerde çıkarım yapmak bile çok zor. Misal Attila İlhan, bazı şiirlerinde tablo betimler gibi betimlemeler yapmış. Okur bundan ne çıkarabilir, nasıl etkilenebilir ki? Şahsen ben anlamak için çok uğraştım, anlayamadım. Ancak şairin arka sayfada şiirlerini açıklamak için ayırdığı kısımda bir şeyler anladım. Keşke önce orayı okusaydım diyorum. - Modernist tarzda yazdığı çok açık; İstanbul'un ve İzmir'in kent yaşantısını duyumsuyorsunuz okurken. - Şiirlerin hemen hemen hepsi toplumun sorunlarını kentleşme yönünden ele alıyor. Bu nedenlede toplumcu türde eserler vermiş Atilla İlhan. - Alıştım artık; kafiye, redif, hece ölçüsü, aruz ölçüsü gibi edebi kaidelere uyulmamış. Serbest nazım kullanılmış. Aslında serbest nazımı severim de bu nazım türünde eserler vermek zor, bence her yazar da bunu yapamıyor.
Ben Sana Mecburum
Ben Sana MecburumAttila İlhan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202112bin okunma

Yazar Hakkında

Attila İlhan
Attila İlhanYazar · 61 kitap
Attilâ İlhan (15 Haziran 1925 - 10 Ekim 2005), Türk şair, romancı, düşünür, deneme yazarı, gazeteci, senarist ve eleştirmen. Aydın çalışmalarıyla Türk edebiyat ve düşünce dünyasına önemli katkıları olmuştur. 15 Haziran 1925'te İzmir, Menemen'de doğdu. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı bölgelerde tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi'nin birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nazım Hikmet şiirleriyle yakalanmasıyla 1941 Şubat'ında, 16 yaşındayken tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Üç hafta gözaltında kaldı. İki ay hapiste yattı. Türkiye'nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi'ne yazıldı. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanında Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü pek çok ünlü şairi geride bırakarak aldı. 1946'da mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu. Üniversite hayatının başarılı geçen yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayımlanmaya başladı. 1948'de ilk şiir kitabı Duvar'ı kendi imkânlarıyla yayımladı. Paris yılları 1948 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Nâzım Hikmet'i kurtarma hareketine katılmak üzere ilk kez Paris'e gitti. Bu harekette faal olarak yer aldı. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan birçok karakter ve olaya temel oluşturmuştur. Türkiye'ye geri dönüşünde başı sık sık polisle derde girdi. Sansaryan Han'daki sorgulamalar ölüm, tehlike, gerilim temalarının işlendiği eserlerinde önemli rol oynamıştır. Şair bu gerilim havasını ilk şiirlerinde olmasa da özellikle Bela Çiçeği gibi kitaplarında eski günlerini yâd ettiği ya da eleştirdiği şiirlerini yayımladı. Birkaç kez gözaltına alındı. Attilâ İlhan, "Kaptan" lakabının kendisine Paris yıllarında bir dönem sakal bırakması üzerine arkadaşları tarafından yakıştırıldığını belirtmiştir. Lakabın yayılmasında beş bölümden oluşan Kaptan şiiri etkili olmuştur. İstanbul-İzmir-Paris üçgeni 1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı soruşturmaya uğrayınca Paris'e tekrar gitti. Fransa'daki bu dönem, Attilâ İlhan'ın Fransızcayı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır. 1950'li yılları İstanbul-İzmir-Paris üçgeni içerisinde geçiren Attilâ İlhan, bu dönemde ismini yavaş yavaş Türkiye çapında duyurmaya başladı. Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953'te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlamıştır. Sanatta Çok Yönlülük 1957'de gittiği Erzincan'da askerliğini yaptıktan sonra İstanbul'a dönüş yapan Attilâ İlhan, sinema çalışmalarına ağırlık verdi. On beşe yakın senaryoya Ali Kaptanoğlu adıyla imza attı. Sinemada aradığını bulamayınca, 1960'ta Paris'e geri döndü. Sosyalizmin geldiği aşamaları ve televizyonculuğu incelediği bu dönem, babasının ölmesiyle birlikte yazarın İzmir dönemini başlattı. Sekiz yıl İzmir'de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler dizisinden Bıçağın Ucu yayımlandı. 1968'de Biket İlhan ile evlendi, 15 yıl evli kaldı. İstanbul'a dönüş 1973'te Bilgi Yayınevi'nin danışmanlığını üstlenerek Ankara'ya taşındı. Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak'ı Ankara'da yazdı. 1981'e kadar Ankara'da kalan yazar Fena Halde Leman adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul'a yerleşti. İstanbul'da gazetecilik serüveni Milliyet (2 Mart 1982 - 15 Kasım 1987) ve Gelişim Yayınları ile devam etti. Bir süre Güneş gazetesinde yazan Attilâ İlhan, 1993-1996 yılları arasında Meydan gazetesinde yazmaya devam etti. 1996 yılından 2005 yılına kadar köşe yazılarını Cumhuriyet gazetesinde sürdürdü. 1970'lerde Türkiye'de televizyon yayınlarının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber Attilâ İlhan da senaryo yazmaya geri döndü. Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar ve Yarın Artık Bugündür halk tarafından beğeniyle izlenilen diziler oldu. İlk romanı Sokaktaki Adam yayımlandığında 10 roman yazmıştı. Bunlar hiç gün ışığına çıkmadı. Attilâ İlhan bunun sebebini bir söyleşide şöyle açıklıyor: "... birçok roman yazdım daha önceden. Ama neden yayınlamadım? Çok akıllıca bir sebebi vardı. Çünkü biliyorum ki yazarlar ilk romanlarında kendilerini anlatırlar. O da romancılık değildir. Günlük tutmaktır." (Düşün, Haziran 1996). Roman serüvenine başladığında döneminin diğer yazarları daha çok yerel ve kırsal olayları, kişileri işlerken Attilâ İlhan şehir insanını Türkiye'nin yakın dönem tarihini siyasal, ekonomik ve sosyal yanlarıyla ele alan bir yapı içerisinde işliyordu. Sadece İstanbul ve İzmir gibi Türkiye'nin büyük şehirlerini, işlediği dönemin yaşam tarzını, ekonomik ve sosyal sorunlarını kahramanlarının gözüyle yansıtmakla yetinmiyor; aynı zamanda, batı kültürünün Türkiye'ye ne şekilde yansıdığını, olumlu ve olumsuz etkilerini, çizdiği karakterlerle ve Avrupa'daki şehirlerle örtüşen bir yapı içerisinde inceleniyordu. Hazırlık ve arayış dönemi Romanda "hazırlık ve arayış dönemi" diye nitelendirilebilecek dönemde, yayımladığı Sokaktaki Adam ve Zenciler Birbirine Benzemez'de yazarın Paris'te yaşadığı yıllara ait deneyimlerinin ve gözlemlerinin karakterlere yansıdığı görülür. Yazıldığı yıllarda Türkiye'deki Batılılaşma uğruna toplumdan kopan kişilerin bocalamaları Sokaktaki Adam'da ele alınırken, Zenciler Birbirine Benzemez'de Avrupa'da komünist ve antikomünist mültecilerle karşılaşan, hayal kırıklığına uğramış bir devrimci anlatılır. Her bölümün farklı bir karakterin ağzından aktarıldığı Sokaktaki Adam, Attilâ İlhan'ın edebiyatımıza getirdiği yeni bir söylem olarak alınabilir. Daha sonraki romanlarında da görüleceği gibi, diyalektik bir yaklaşımla işlenen olaylarda kahramanlar güçlü ve zayıf yanlarıyla okura ulaşır; birbirlerini suçlamaz ve okuyucuda ön yargı oluşturmazlar. Attilâ İlhan, Zenciler Birbirine Benzemez için şunları söylemiştir: "Kitap 'soğuk savaş'ın en belalı döneminde yazıldı, yayınlandı. Çok ikircikli bir sorunu tartışıyordum. Romanın kahramanı, İstanbul'daki ve Paris'teki 'solcu' çevrelerle düşüp kalkıyor, bunlarla ilişkilerini ve tartışmalarını anlatıyordu, her şeyi olduğu gibi yazmak, romanın yayımlanmasından vazgeçmekle eşitti. Bu bakımdan, içeriğine hafif flu bir hava verdim." Romanın dilinin farklılığını ise yazıldığı dönem içerisinde yoğun Fransızca çalışmasına bağlayan yazar, bazı cümleleri Fransızca düşünüp Türkçe yazmıştır. Olgunluk dönemi Yazarın "olgunluk dönemi" diye tanımlanabilecek edebiyat süreci Kurtlar Sofrası ile başlar. Sokaktaki Adam'da ne istediğini değil, ne istemediğini bilen biri anlatılırken; Zenciler Birbirine Benzemez'de Mehmed-Ali istedikleri ile istemedikleri arasında mütereddit bir karakteri yansıtmaktadır. Oysa Kurtlar Sofrası'nda Mahmud ne istediğini çok iyi bilen bir karakteri çizer. Bu üç romanıyla Attilâ İlhan Türk aydınına farklı açılardan bakar, fikirlerini diyalektik-materyalist bir sentez içinde derleyerek Türkiye için bir sentez önerir – ki sonradan yazdığı yedi kitaplık Aynanın İçindekiler serisi de bu zemine oturmaktadır. Bıçağın Ucu, Sırtlan Payı, Yaraya Tuz Basmak, Dersaadet'te Sabah Ezanları, O Karanlıkta Biz, Allah'ın Süngüleri: Reis Paşa ve Gazi Paşa bu seriyi oluşturan romanlardır. Her romanda yer alan karakterler, Türkiye'nin tarihinde köşe başlarını oluşturmuş dönemlere ayna tutan aydınlardır. Tarihi olaylar, politik ve sosyal dengelerle ele alınır. Birbirleriyle bağlantısı olan karakterlerden her biri bir romanda ön plana çıkar ve olaylar onun gözlemleriyle aktarılır. Bu serinin bütünü irdelendiğinde yine, yazarın Türk aydınına yakın tarihimize bir bakma şansı tanıdığını ve kendi toplumcu-gerçekçi bakış açısıyla önergeler sunduğu görülür. Ölümü Attilâ İlhan ilk kalp krizini 1985 yılında geçirdi. Bu tarihten sonra kardiyolojik sorunları devam eden İlhan'ın 2004'ten itibaren sağlık durumu daha da bozuldu. 10 Ekim 2005'te İstanbul'daki evinde geçirdiği ikinci kalp krizi sonucu hayata veda ettiğinde 80 yaşındaydı. Tiyatro ve sinema sanatçıları Çolpan İlhan'ın ağabeyi ve Kerem Alışık'ın dayısıdır. 2003 Sertel Demokrasi Ödülü'ne layık görülmüştür. 1946 CHP Şiir Yarışması İkinciliği, 1974 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü Tutuklunun Günlüğü ile, 1974 Yunus Nadi Roman Armağanı Sırtlan Payı ile, vefatından sonra 2007 yılında kurulan Attilâ İlhan Bilim Sanat Kültür Vakfı çalışmalarına devam etmektedir. Kaynak: tr.wikipedia.org/wiki/Attilâ_İlhan
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.