"Yeni eşimle yanyana yüksekçe bir kayaya tünedik. Pek yorgun değildim; birkaç yerde, su kıyılarında dinlenmiştik. Kuzeydeki köyden sabahleyin gün doğarken çıkmıştık; sağlığım yerindeydi, sevinçliydim. Bir yaştan sonra duymadığım bir kıpırtı vardı içimde; yeni bir yaşam, bir serüven kıpırtısı: Dört günlük eşimle güneye gidiyordum. Yolda ona alıkça bir gösterişe bile kalktım. Öğle sonu yoğun havadan yukarlara, güneşe doğru, başım dönünceye dek yükseldim; o baş dönmesiyle yükseklerde uçtum bir süre; tüylerim bedenimden ayrılıyor gibiydi; sonra kanatlarımı, bacaklarımı koyverdim, kendi yelimin uğultusuyla iniyordum; bir nokta gibiydi eşim, yaklaştı, büyüdü, hızla geçtim önünden yeryüzüne doğru, toplanıp döndüm yanına geldim. "Ne güzel!" dedi. Yüreğim çarpıyordu."