Okullar başladığından beri üniversitemin kütüphanesini sömürdüğümden aylardır kitap almaya gitmiyordum. Bugün, arkadaşımla bir kitapçının önünden geçerken giriyim bakıyım fiyatlar ne olmuş, dedim. Gözlerime inanamadım. Artmış olmasını bekliyordum, bekliyordum da bu neymiş artık? İlk, elim Alfa yayınlarının meşhur ansiklopedi serisinden
Suç Kitabı'na gitti. Kaç kere fiyat değişikliği olmuşsa üst üste bilmem kaç tane etiket yapıştırılmıştı, son karar kılınan fiyat 220 tl. Sonra yine Alfa yayınlarından
Mandarinler'e elim gitti, 85 tl. Yuh artık, diyip yakınlarımda bulabildiğim en ince kitabın fiyatına bakmaya karar verdim ve
Bilinmeyen Adanın Öyküsü'nün de fiyatının 30 tl olduğunu görünce mağazada daha fazla bağırmamam için arkadaşım tarafından dışarı çıkarıldım.
2021'de 192* kitap okudum. Bu 192 kitaptan rahat bir 40'ı İngilizceydi. Hadi onları da dolarla satın almamışım gibi yapalım, sizi mi kırıcam. Bu kitapların hepsinin sıfırını satın almış olsaydım, şu anki fiyatlarla 192x50=9600 lira para mı verecektim yani, en iyi ihtimalle?
Kitap okumanın artık hobi değil, golf gibi bir zengin meşgalesi olduğunu gördüm. Artık zengin eş arayanlar da "yılda en az 150 kitap okuyan birini istiyorum" diye gezebilir.
*1000kitap üzerinde bu sayı daha az görünüyor çünkü eksik kitabın eklenmesi 1 hafta sürüyor, yıldım. Bazı kitapları "ay bunla mı uğraşıncam," diyip ekletmiyorum.
"...Hayatta kalabilmek, yaşamın öte yanında olabilmek; çok rahat 1duygudur bu. Hiç1şey beklemezsiniz, hiç1şeyden korkmazsınız; geçen tüm saatler 1anıdır artık!!!"
...İnsan ya kayıtsızlığa kapılıp gider ya da etrafındaki her şeye yeniden kavuşur: Kayıtsızlığa kapılmamıştım!
Mademki yüreğim çarpmaya devam ediyor, 1şeyler için, 1ileri için çarpmak zorunda.
Sağır olmadığıma göre yeniden çağrılar alacağım. Kim bilir! Belki 1gün yeniden mutlu olacağım. Belki de... Kim bilir?...
“...İnsanın düşlerini her şeyin üstünde tutması, aslında kendini beğenmişliktir. Ama bunun farkına bile varılmaz. Daha ölçülü olunsa da 1yanda gerçeğin, öte yanda da kocaman 1hiçin yer aldığı anlaşılır.
Bence en büyük yanılgı da
boşluğu gerçeğe yeğlemektir...”