Ferdinand savaş karşıtı olduğu için İsviçre’ye yerleşen bir ressam. Ülkesinden gönüllü askerlik çağrısı gelmesiyle görev ve özgürlük kavramlarının başlattığı duygusal çatışmaları anlatan bir kitap.
Duygulari , korkuları, endişeleri ve savaşa karşı duyduğu nefret ile yazarin kendi hayatina benziyor. Kendisi de benzer seyler mi yaşadı, aynı şekilde mi düşündü ?
Kısa ama duygu yoğunluğunu yüksek bir kitap. Ferdinand'in yaşadığı endişeyi her satırda hissediyorsunuz. Okurken yazarin hayatını düşünerek , karakterin yerinde Zweig var ve o anlatıyor gibi okudum.
Ferdinand ile karısı Paula arasındaki konuşma , Zweig 'in iç dünyasındaki çelişki ve mücadelenin bedenleşmiş hali gibi. Düşüncelerindeki tereddütler, karşıt fikirler iki kişinin konuşması ile hayat buluyor.
Çıktığı yolculukta kendisiyle yüzleşmesi , iç çatışmalarını da sonlandırmasiyla bitiyor kitap. Kendi verdiği kararı da destekleyen ve umudun kazandığı bir son .
Gitmek mi, kalmak mi?
Kitapta sorgulanan vatan sevgisi değil savaş aslında.
Sf 18 Ben sadece insan olmayı ve çalışmayı kabul ediyorum; benim için görev budur. Benim tek vatanım insanlık.
Sf 19 Dünya yıkılıp giderken, her şey kötüleşirken insanın kendi yararina çalışması büyük bir suçtur. ( bu cümlesi yazarin hayatını sona erdirmeye karar vermesinin arkasında yatan düşünce olmali )
Kitap hakkında bilgi :
Birinci Dünya Savaşı sırasında karısıyla birlikte ülkesinden ayrılan yazarın o dönemde yaşadıklarından esinlenerek kaleme aldığı roman, ilk kez 1920 yılında özgün dili Almancada orijinal adı "Der Zwang" olarak yayımlanır.