Oblomov ‘u yıllar sonra ikinci kez okudum.Ona yakışır şekilde öteleyerek ,zamana yayarak...
Kitabı kapattığımda Oblomovluk’un bir tercih olduğunu düşündüm.Sonucu bildiğimiz ama eylemsizliği yeğlediğimiz bir tercih.Oblomov da ileriyi görüyor fakat hayatı bu kadar iş yapmaya değer bulmuyor.Hayallerini,işlerini erteliyor.” Zamanı saatlerle, dakikalarla değil, güneşin doğup batmasıyla değil, onunla ölçüyordum: “Onu gördüm görmedim, göreceğim ,görmeyeceğim, gelecek gelmeyecek..”dediği sevdiğinden bile vazgeçiyor.
Eserdeki Doğu Batı meselesi Tanzimat edebiyatımızla benzerlik gösteriyor.Tanzimattaki Batı hayranlığı burada daha çok Doğu Batı farklılığı yönünde kendini gösteriyor.Eserde eski -yeni çatışması kitabın merkezine yerleşmiş. Oblomov ve onun beceriksiz,pis,dedikoducu,tembel,sakar hatta hırsız olan uşağı eskiyi;zeki ,çalışkan,düzenli,disiplinli Ştoltz yeniyi temsil ediyor.Eserin sonunda eskiyi tercih edenler tükenerek bitiyor ve yeni kazanıyor.
Zaman zaman Oblomov’a kızdım ona acıdım ama sevdim ben iyi yürekli Oblomov’u.
“Birçok zorluklarla karşılaştı,donuklaştı,uyuştu neşesi ,zevki bozuldu,yaşama gücünü yitirdi.Ama yüreği hiçbir sahteliğe düşmedi,lekesiz kaldı.”