Dünya çölünde vücut buluşumuzu takiben, etrafımızı umutla kuşatan mini çöller arasından çöl seçiyoruz ömür boyu. Neden-sonuç ilişkisinin nihayetinde, içinde bulunduğumuz çölde, konfor kalelerimizi oluşturuyoruz durmaksızın. Ölüm yokmuşcasına verdiğimiz mücadelede, hırsla örüyoruz ilmek ilmek kale duvarlarını.
*
An geliyor, günlük hayat rutinimizin dışına çıkmak adına daha önce yaşadığımız çöle yerleşmeye karar veriyoruz. Artık oraya yabancı ve oranın yabancısı olduğumuz gerçeği çarpıyor suratımıza. Rutinin dışına taşmak için yeni bir çöl arayışına giriyoruz bu sefer. Ancak onun bilinmezliğiyle örülü potansiyel tehditler şevkimizi kırıyor.Bilinene duyulan güven bilinmezin cazibesine yeğ geliyor. Velhasıl, rutinden her kafayı kaldırdığımızda, iniyor tokmağı başımıza, umulmaz engellerin.
*
'Yolcuyuz biz' diyerek yerleştiğimiz kalede, umut beklentisini içip sabır katığını yanımıza alarak bekliyoruz nöbette. Çok kişileri uğurluyoruz da sonunda kalıyoruz varlığımız yük bir şekilde kalede. İsteğimiz en başında gitmekken, zorla kapı dışarı ediliyoruz tam umuda kavuşacakken. Hayat böyledir be. Bir Tatar Çölü, bir Bastiani Kalesi, biraz da zaman... Dahasına ne gerekti?