Literatür taraması tadında olan kitap her bölümünde ayrı bir tat veriyor. Psikiyatrinin tarihi sürecinden varoluşçu psikiyatrinin temellerine, psikoterapi sürecinin nasıl ilerlemesi gerektiğinden psikoterapistin özelliklerinin neler olması gerektiğine, anlam arayışından narsisizme, yaşam ve ölüm dualizminden yaratıcılık ve psikiyatri bağlantısına çok geniş bir yelpaze açıyor Engin Geçtan. Alanında çok iyi insanların aforizmalarını, sorgulamalarını, tanımlamalarını alıp kendi kişisel deneyimleriyle önümüze koyuyor. Hepimiz varoluş üzerine sistemsiz düşünürken bize bir taslak sunuyor. Varoluş vakumu, varoluş nevrozu, ‘ben-sen’ ilişkisi, kolektif narsisizmin doğuşu, şişmik benlik imgesi, yabancı anksiyetesi, varoluş suçluluğu… Varoluş anksiyetesini pozitif güdüleyici olarak ileri sürüyor. Psikoloji ilgi alanınıza giriyorsa, akıcı ve anlaşılır dil arıyorsanız bu kitabı mutlaka okumalısınız.