Coetzee'nin anlatımıyla geçtiğimiz aylarda 'Utanç' kitabıyla tanışmıştım. Coetzee insanların yapabileceği kötülükleri, yaşayacağı utançları çat çat yüzümüze vuruyordu. 'Barbarları Beklerken' de yine bize düşündürten, sorgulatan bir kitap olmuş.
Hayali bir ülkede, hayali bir imparatorlukta saldırmasından korkulan barbarları engelleme hikayesi diye giriş yapabiliriz. Ayaklanacağı düşünülen barbarları durdurmaktan için impatorluktan bir ordu imparatorluğun en uç bölgesine gönderiliyor. Albay Joll ve emrindekiler baskın engelleme amacıyla bölge insanlarına işkence, eziyet ve her türlü kıyımı yapıyorlar. Tüm bu yaşananları o bölgede görevli Sulh Hakimi'nin anlatımıyla okuyoruz.
Kitap boyunca düşündüğüm tek şey asıl barbarların kim olduğuydu. Hangi tarafın kötü olduğuna karar veremiyorsunuz. İmparatorluğun devamı için görevlendiren, işkence ve kıyım yapan ordu mu? Yoksa barbarlardan bekledikleri mi? Barbarlar gerçekten var mı bunu bile bilemiyorsunuz. Çünkü tek söylenen 'Barbarlar geliyor'.