Kokteyl adı nereden geliyor?
Kimi etimolojistler içinse kelimenin kaynağında "horoz tüyleri" yatmakta. Kuşkusuz garipsediniz. Hemen açıklayalım. Manhattan adasına yerleşen ilk Amerika öncüleri hazırladıkları basit içki karışımlarını yuvarlarken, içki içme arzularını artırmak amacıyla horoz tüylerini (Cock-talis) bir çeşit kırmızı bibere bulayarak gırtlaklarını gıdıklarlarmış.
Sayfa 64
New York, reklamcılık mesleğinin uluslararası başkentidir ve imaj sektöründe çalışan kişileri diğer New Yorklular şıp diye tanır. Medya insanları, ciddi bir yöneticiden çok, paralı bir ressamın görünümüne özenirler: Siyah ipek gömlekler, siyah takımlar; yani bol miktarda pahalı siyah. Meslekteki kadınlar da erkekler de, öğle yemekleri, bar randevuları, kokteyl partiler ve kulüpten kulübe gezmelerden oluşan bir network içinde yaşar. Şehirde yaşayan bir imaj uzmanı bana, New York’taki medya işinde gerçekten iyi konumda olan kişilerin sayısı beş yüzü geçmez -hepsi dışarıda ve göz önündedir- demişti; bürolarda eziyet çeken diğer binlerce çalışansa adeta Sibirya sürgünlerinin hayatını yaşar. Elitin içinde bulunduğu network ise, şehirde gece gündüz akan, yüksek voltajlı dedikodu akımının elektriğiyle çalışır.
Sayfa 81
Reklam
Belki ilginç bir kokteyldir
Buzdolabından yeşil limon ve kızılcık suyu aldı, kokteyl karıştırma kabına bir ölçü triple sec şurubu bir ölçü de absolut citron koydu tezgahın başına gidip biraz buz attı içine.Metal kap buz gibi olana kadar çalkaladı çalkaladı çalkaladı.
Sayfa 207Kitabı okudu
Beyinlerimiz aptal değil. Bilişsel önyargılarımıza rağmen zamanın büyük çoğunluğunda hayli etkin ve verimli olmayı başarsak da, Watsonvari dikkat yeteneklerimizin de olmasının bir nedeni var aslında. İnsan olarak bizler her şeyi fark edemeyiz, çünkü her sesi, kokuyu, görüntüyü, dokunuşu, yani kısaca her şeyi fark etsek, deliririz (hatta filtreleme
Bakışlar
《Hepimizin, bakışlarını üzerimize dikecek birilerine gereksinimimiz var. Hangi tür bakışlar altında yaşamak istediğimize göre dört kategoriye ayırabiliriz: İlk kategori sayısız ananim gözü, başka bir deyişle, kamuoyunun gözlerini özlüyor. Alman şarkıcının, Amerikalı kadın oyuncunun, hatta uzun boylu, büyük çeneli, hafifçe kamburu çıkarak yürüyen editörün durumunda bile bu böyle. İkinci kategori bir sürü tanıdık göz tarafından seyredilmek için dirimsel bir gereksinim duyan insanların oluşturduğu kategoridir. Bunlar kokteyl partilerle yemeklerin yorulmaz ev sahipleridir. Seyircilerini kaybettiklerinde yaşam odalarında ışıkların söndüğü duygusuna kapılan birinci kategoridekilerden daha mutludurlar.(Ki bu, birinci kategoridekilerin er geç başına gelir.) İkinci kategoridekiler gereksindikleri gözleri her zaman bir yerlerden bulup çıkarırlar. Bir de üçüncü kategori var; sevdikleri insanım gözü önünde olmak isteyenlerin oluşturduğu kategori. Onların durumu birinci kategoridekilerin durumu kadar tehlikelidir. Bir gün sevdiklerinin gözleri kapanacak ve oda kararacaktır. Ve son olarak da dördüncü ven en ender görülen kategori, varolmayan kişilerin düşsel gözlerinde yaşayanların oluşturduğu kategori var. Bunlar düşçülerdir. Franz örneğin. Sadece Sabina için Kamboçya sınırına kadar gitti. Otobüs Tayland yollarında sarsıla sarsa ilerlerken Franz, Sabina'nın kendisine dikilmiş dalgın bakışlarını üzerinde hissediyordu.》
Sayfa 288 - Can ModernKitabı okudu
İkinci bölümde bahsettiğimiz, hani saçında mavi gölge olan kızla şu adını bile hatırlamaya zahmet etmediğiniz çocuğun olduğu partiyi hatırlıyor musunuz? Şimdi kendinizi tekrar o grubun içinde, insanlarla sohbet ederken hayal edin. Etrafa bakın. Sizin gibi odanın içine dağılmış başka gruplar olduğunu göreceksiniz. Ve tıpkı sizin gibi onlar da koyu
Reklam
743 öğeden 601 ile 610 arasındakiler gösteriliyor.