Onun için pek kifayetsiz kaldığımızı hisseder, biz konuşurken sanki sıkılmış,geçmişe özlem duyan,hüzünlü bir havaya büründüğünü fark ederiz ; bizimle birlikteyken üzerine iç karartıcı bir gök gibi özensiz kılıklar geçirdiğini, başlarda bizi büyülemek için giydiklerini ise başkalarına sakladığını fark ederiz.
"Okuyan mı çok bilir, gören mi tartışmasına yanıt verecek olsam, gören okuyana göre daha çok etkilenir, diye cevaplardım. Görmek hissetmekti, okumaksa hayal etmek."
Eğer bildiğim bir şey varsa bunun "bakmak" olduğuna inanıyorum ve her bakış tıpkı koklamak gibi sahtelik kaynağıdır, çünkü en küçük bir garanti vermeden, bizi kendimizden en çok dışarıya atan şeydir.