Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Kölelik, eski zamanlardan beri varola gelmiş bir sınıftır. Köle sınıfı, savaşlarda elde edilen esirlerden oluşuyordu. Bunlar, o dönemlerin bütün ülkelerinde olduğu gibi, insanların en çok ezilen sınıfını teşkil ediyorlardı. Hattızatında onları bir "sınıf" olarak tanımlamak bile doğru değil. Çünkü onlar, insan değil, doğrudan doğruya eşya olarak kabul ediliyor; kendilerine ona göre muamele ediliyordu. O günkü dünya şartlarına göre köle, devletlerin, hatta aşiretlerin en büyük gelir kaynaklarından birini teşkil ediyordu. Çok köle sahibi olmak, aynı zamanda zenginlik alametiydi. Ne zaman, ve nasıl konduğu kesin olarak bilinmeyen "Uluslararası kölelik kanunu'na göre köle, insan değil, evin sıradan eşyaları arasında addedilen bir nesneydi!..
Sayfa 112Kitabı okudu
Üzümleri biz eziyoruz, şarabı başkaları içiyor. Darıyı biz ektiğimiz halde tabaklarımız bomboş. Zincirlerimiz olduğu halde kimsenin gözü onları görmüyor, köle olduğumuz halde insanlar bizi hür sanıyor.
Sayfa 15 - can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
50'yi aşkın yıl önce köleliğin bittiğini sanıyordum.
Baş kaldıran bütün köleler gibi ben de ,durum nasıl olsa mutsuz olduğu için çarpışmayı son kerteye kadar götürmeye kararlıydım.
Sayfa 18 - JaneKitabı okudu
Tepede kendisini tanrılaştırmış olan kral, ya da diktatör kendini ve rejimini koruyucu kanunlar çıkartarak dokunulmazlık, eleştirilmezlik gibi prensipler koyar ve bunları değiştirilmeleri teklif bile edilemez bir hale sokarak piramitin alt tabakalarını kendisine bağımlı kılar; onları hafife alır ve şahsiyetlerini kaybettirerek, tamamını birer uydu insan şeklinde sokar.
320 syf.
·
Puan vermedi
Köleliğin karanlık tarihine ışık tutması açısından ilgimi çeken bir kitaptı. Tarih boyunca kölelik insanlık adına belki de bir kara leke olarak hafızalarımızdaki yerini alacaktır. Köleliğin net olarak yasaklandığı tarihler olarak Arabistan'da 1962 tarihlerini baz aldığımız vakit, bu kara lekeyi çok da ardımızda bırakmış sayılmayız. Tarihteki
Orta Doğu’da Irk Kavramı ve Kölelik
Orta Doğu’da Irk Kavramı ve KölelikBernard Lewis · Akılçelen Kitaplar · 201763 okunma
Reklam
Köleliğe farklı bir bakış açısı
Bazen iklimin sıcaklığı öylesine aşırı olur ki, artık vücut da tam manasıyla bitkin düşer. Bu bitkinlik ruha da geçer; kişide ne bir istek, ne soylu bir davranış, ne de mert bir duygu kalır; eğilimlerinin tümü edilgen bir hal alır; kişi mutluluğunu tembellikle bulur; şöyle içten gelen soylu bir davranıştansa cezaya çarpılmayı, kendi kendini yönetmek için kafasını işletmektense köle olarak yaşamayı seçer.
Sayfa 381 - Seç yayın dağıtım 2011Kitabı okudu
Artık köleler, kendilerinin efendisiydiler. Artık tepelerinde kılıcıyla duran bir efendileri yoktu. Ama illa bir efendiniz olacak yoksa yaşayamazsınız; böylece yeni efendiler çıktı içinizden: Büyük, asil ve güçlü adamlar değil, kurnazlıklarıyla örümcek ağı gibi her tarafı saran tüccarlar ve tefeciler. Sizi tekrar köle yaptılar. Ama açık söylemek gerekirse, dürüst ve asil adamlar gibi kollarının gücüyle değil de, gizliden gizliye, örümcek ağı yöntemiyle, yalan dolanla, tatlı dille kandırarak. Köle yargıçlarınızı satın aldılar, köle vekillerinizi baştan çıkartıp doğru yoldan saptırdılar, şimdi de çocuklarınıza kölelikten çok daha ağır bir dehşeti dayatıyorlar.
Önceden insanların kişisel kölelere sahip olabilmeleri iş­lerine geliyordu ve bu yüzden bu kölelik ile ilgili kanunlar çı­kardılar. Ondan sonra toprak sahibi olmak, vergi toplamak ve ele geçirdikleri şeylerin mülkiyetini almak işlerine geldi ve bu doğrultuda kanunlar yaptılar. Şimdi ise var olan iş bölümünü ve yöntemleri korumak insanlara kârlı geliyor ve bu yüzden şim­diki iş bölümünde insanları zorla çalıştırmaya yönelik kanunlar tasarlıyorlar. Bu yüzden de köleliğin temel sebebi kanundur ve kanun yapmaya gücü olan insanların olmasıdır.
Güney Carolina kıyısında bir yerde, köle avcılarının ortaya getirdiği İbo kabilesi kendilerini göle bırakmıştı. Su onları buraya getirdiyse eve de götürebilirdi, buna inanıyorlardı. Köle olarak yaşamaktansa kendilerini suya bırakmanın daha iyi olduğuna...
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
"Arabistan'da Türklerin ya da yerel yöneticilerin idaresinde olan her yerleşim biriminde bir köle pazarı var ve köle talepleri bu pazarların artmasına yardımcı oluyor. Güçlü bir erkek köle Mekke'de kırk dolara alınabilirken bunların fiyatı şimdi altmış dolar oldu. Doğuda titiz, kölelere karşı insanca davranan bir köle taciri henüz görülmedi, köleler değerli olurlarsa efendileri tarafından korunuyorlar. Kölesine kötü davranan ve onu inciten köle sahibi, aynı zamanda atına zarar vermiş gibi oluyor. Araplar kendi çıkarlarının nerede olduğunu çok iyi biliyorlar. "
Sayfa 178
"Türkler Mekke Valisine köle ticaretini yasaklayan emri gönderince kriz başladı. Şeyh Cemal bir fetva yayınladı ve köle ticaretinin yasaklanmasına itiraz ettiklerini bildirdi ve bunun İslam hukukuna aykırı bir hareket olduğunu bildirdi. Osmanlı ayrıca kadınların boşanmak için mahkemeye başvurabileceğini ve peçesiz de dolaşabileceğini söylüyordu ki bunlar Türklerin Müslümanlık dışına çıktığının göstergesiydi onlara göre. Onların öldürülmesi caizdi, bunun için ceza verilemez ve çocukları da köle yapılabilirdi. "
Sayfa 175
Bunları düşündükçe içime bir huzur yayıldığını fark ettim. Köle, köleliğini düşündükçe aslına dönüyor ve kendini yeniden buluyordu. Bütün ömrümü köle olarak geçirmiştim ve bu durum, içine gömülüverdiğim ılık bir hamam gibi beni rahatlatıyordu. Doğduğumdan beri dayak yemiş, adam yerine konmamış, bacaklarının arasındaki organları kesilmiş, horlanmış, aşağılanmış, emir verilmiş, hakaret edilmiş, sövgülerle anılmış, tiksinilmiş, eline değmemeye çalışılmış bir adamın, son dakikalarında kendi gerçeğine dönmesinin huzuruydu bu.
Sayfa 73
"Mekke'de köle sahibi olmayan aile pek yok. Erkek ve kadın köleler, zenciler, genellikle Sowakin'den getiriliyorlar; cariyeler ise her zaman Habeş kadınları oluyorlar. Mekkeli zengin erkekler tutkularını her zaman ev huzurunun üstünde tutuyorlar ve yasal eşleriyle beraber cariye de alıyorlar. Mekkeli erkeklerin çoğu Habeş cariye alıyorlar, Arap kadınlarını daha pahalı ve erkeğine karşı yeterince uysal bulmuyorlar. Hicaz'da kısa süre kalan yabancılar bile aynı şeyi yapıyorlar. Geldikleri zaman giderken satmak üzere bir kadın cariye satın alıyorlar ama bazen ikamet süreleri uzuyor, o esnada kadın çocuk doğuruyordu. "
Sayfa 193
"Evlilik ve cariyelik kurumları birbirinden tamamen ayrı tutuluyordu. Köle kadın sahibi Müslüman erkekler onlarla cinsel ilişki kurma konusunu doğal karşılıyorlardı. Batıda cariyelik kurumu yasalarla, dinsel ve toplumsal olarak yasaklanmıştı ve bu işler gizli gizli yapılıyordu. İslam'da ise cariyelik kurumu onaylanmıştı, Kur'an'da bile yeri vardı. Bir erkek isterse cariyeden olan çocuklarını kabul edebilir, anneye ve onlara yasal haklar tanıyabilirdi. "
Sayfa 194
113 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.