Tutunmak istediğim dallar,
Ahuzarı efkara kaldı.
Hoyrat bir rüzgara gitti mektuplar,
Yetişilmezliğin esrarında yandı kelimeler.
Koştuklarım ezilmiş bir kayanın altında
Bitmez artık evvelden boğucu bu nefessizlik.
Yürünmez kimsesiz kayıp ve kirli yollar
Geçmez zihnimdeki zincirden halatlar
Sorgusuzluğun yaşandığı bu çağda
O yürek bu yüreksizliğe nasıl katlandı.
Saklandı mı duvarsız bahçe artlarında.
Bir secdeye sığdı mı o ağır baş
Geçti mi kirli ve ıssız sokaklardan hayallerimiz.
ruhumun uçurumda kalan elerinden koptum.
Yitirdim zihnimin kayıp denizlerini.
Bir şeyler eksildi.
Yetişemediğim sualsiz hatırların bağrında.
Bağıramadım...
Susmanın erdem olduğunu öğrenmiştik.
Bir kez daha yetişseydin,
Pembe uçurtmanın ipini gösterseydin.
Ve mor bir fanilanın arkasindaki ayak izlerimi geçseydin...
Ulaşabilseydin yazgıma,
İsmini işleseydin ruhumun kayıp mısralarına.
Yaşamaktan bir nefes verseydin,
Bir kez daha gülmelerin ardına iletseydin çocukluğumu
Kahraman Tazeoğlu'ndan okuduğum ilk kitap. Popüler yazarımızın popüler romanı.
Terkedilişlerin, ihanete uğramanın, sitemlerin romanı. Sanki roman değil de şiir kitabı okuyormuş hissine kapıldım. Şiirsel anlatımın içinde öyle bir kayboldum ki, olay örüntüsünden koptum. Şiirsel anlatıma, süslü cümlelere, estetiğe o kadar çok önem verilmiş ki hikaye kurgusu zayıf kalmış, sıradanlıktan kurtulamamış. Cümlelerde anlam kayması, anlamsızlaşma oluşmuş. Tam bir alıntı cenneti.
Kahraman Tazeoğlu lütfen roman, hikaye yazma şiir yaz sen biz okuruz diye içimden geçiriyordum ki son hikayesi fikrimi değiştirdi. Konusu sıradandı ama anlatımı gayet güzeldi.
Böyle iki arada derede kalan kitaplar yoruyor beni. Bu kitabı seve seve okuyacak zamanım geçmiş galiba.
BukreKahraman Tazeoğlu · Destek Yayınları · 201321,1bin okunma
Her geçen gün geçmişimi yeniden hatırlıyorum. Aile dediğim insanlar sağolsun beni her gün eskiye götürüyorlar. Ben bittim artık ya. Neden bunu kimse görmüyor. Geçmişimle iç içe yaşıyorum. Hani "Geçmiş geçmişte kalıyor" du.. Kalmıyor işte. Biliyorum ki en ufacık hatama, yanlışıma bakıyorlar yine. Bana her gün yaşattıkları cehennem
Az buçuk spoiler bulunur..
Sevgili Alice, Aliye ve Ali...
Bu yazdıklarımı okur musunuz bilemiyorum ama yazılan her şeyin okunsun diye yazılmadığını biliyorum. İşte bu yüzden yüreklere dokunan bir kalemin kahramanları olan sizlere, bu satırları karalıyorum.
Alice,
Yıldızlar ne kadar güzel değil mi? Bize kalan aşkları, anıları ve yalnızlıkları
Çoook uzun ve yorucu bir hikayeden koptum geldim. Zor oldu, okuması, anlaması, sindirmesi... Tuğla gibi kitaptı, zira kolay olmadı.
İçerisinde yoğun tarih, yoğun felsefe olan aynı zamanda -ilahiyatçı olan bana bile fazlasıyla ağır gelen- yoğun dinler tarihi içeren bir kitapla karşı karşıyayız. Gülün Adı bana bir çok şeyi şeffaf olarak gösterdi.
“Aslan Asker Şvayk” son dönemde okurken en zorlandığım kitaplardan biri oldu. Hala da hakkında ne düşündüğüme tam karar verebilmiş değilim; “bu kitabı gerçekten sevdim mi?”, “bayağı bulduğum için mi rahatsız oldum?”, “peki insanlar neden bu kadar beğenmiş de popüler olmuş?” soruları kafamda dolaşıp duruyor.
Hasek son derece özgür, hatta serseri
Bulgakov'un Usta ile Margarita'sının çizgi roman uyarlamasını saymazsam okuduğum ikinci kitabı Şeytani. Roman sayılmaz, biraz uzunca bir öykü bu. Genç Bir Doktorun anılarında "Bu kitap için Bulgakov'un yazım tarzını yansıtmadığı söyleniyor" demiştim. Bu hikaye tam olarak Bulgakov gibi geldi bana.
Kitap Aziz Nesin hikayeleri tarzında