Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ülkemizde 400 binden fazla kahvehane bulunurken, tüm illerde Kültür bakanlığına bağlı 394 kütüphane bulunmaktadır.
Sayfa 156Kitabı okudu
"Benim yaşadığım memlekette eskiden Cuma günleri, insanlar Cuma namazına gitmeden önce dükkanlarını kapatmaz, kapının önüne bir sandalye veya örtü atarlar, açık bırakıp giderlerdi. Şimdi böyle bir şey yaptığınız zaman dükkanı boşaltıyorlar. Bu aslında kültür yozlaşmasının en temel göstergelerinden bir tanesi."
Sayfa 154Kitabı okudu
Reklam
Kültür ve ahlak yönünden geri kalmış olan Medeni milletlerin yaşayışını ters yönden öğrenmeye kalkışan milletleri takip etmeyiniz...
Her iyi şeyin başlangıcı ve temeli damak zevkidir. Bilgelik ve kültür bile bundan köpük olarak ele alınamaz.. İyi felsefe yapmak demek bedensel zevkler konusunda kılavuzluk etmek demektir
Geniş pazar ağı
Kapitalist bir toplum, imgelere dayanan bir kültür gerektirir. Satın almayı hızlandırmak, sınıfsal, ırksal ve cinsel zedelenmeleri uyuşturmak için sonsuz miktarda eğlence sunmak zorundadır.
Reklam
400 syf.
7/10 puan verdi
Büyülü gerçeklikle yazılmış. Bugünden geçmişe gidiyor, Hindistan’dan Osmanlı’ya uzanıyor. Birkaç aydır kitap okuma alışkanlığımı kaybetmiştim. Bu kitap sayesinde kısır döngümü kırdım. Sonunu merak ettim ancak kitabı kapattığımda kitabın bana hiçbir şey katmadığını fark ettim. Hani bir cümle okursun, sonra bir daha okursun, bir daha okursun. Sonra biraz duvarı izlersin. Artık hayata başka bir gözle bakıyorsundur. İşte böyle bir cümle hiç olmadı. Bu kadar kişiyle 9 puanı nasıl yakalamış anlayamadım, biraz popüler kültür kitabı gibi geldi. Bazı yerlerde iskender pala okuyormuşum gibi geldi. Ama dili o kadar değişken ki, geçmiş gelecek farklı kültürler derken yazarın standardı ne anlayamadım. Butimar kitabını da merak ediyordum, bir de ona şans vereceğim. Kitaba odaklanma sıkıntımı yenmeme yardımcı olduğu için 7 veriyorum.
Uzakların Şarkısı
Uzakların ŞarkısıKaan Murat Yanık · Everest Yayınları · 20172,914 okunma
Kültür ithal edilebilirdi ama Solya'nın sevdiği şeyler geçmişte, Bulgaristan topraklarında kalmıştı.
Sayfa 179Kitabı okudu
İlâhi emaneti yerine getirmek, kültür ve medeniyeti kurup geliştirmeyi hedef alır. Barışı sağlamak, hayatı ve malı güvenceye kavuşturmak, insanları gıda üretip ürettiklerini yeterli miktar ve evsafta işleyecek, depolayıp dağıtacak tarzda örgütlemek, bir çatı, sıcaklık ve rahatlık, haberleşme ve kolaylık temin etmek, bu amaçları gerçekleştirecek âletleri yapmak ve hizmete sunmak, nihayet eğitim ve kendini ispatlama, istirahat ve bedii zevkin tatmini için imkânlar hazırlamak hilafetin içeriğinin özünde bulunmaktadır. Bu, kültür ve medeniyet kurmakla hayat ve dünyanın gereklerini yerine getirmekle eşdeğerdedir. Allahu Taala bütün bunların yapılmasını emretmekte ve bunun, dünyayı yaratmasının sebebi olduğunu bildirmektedir.
İlerici ve devrimci bir kadronun Halkevleri'nde yönetime gelmesi, ülkede değişik tepkilerle karşılanıyor ve demokrasi alanında büyük bir hoşnutluk göze çarparken hükümete yakın sağ kesimler ve devletin bürokratik yapısı, Halkevleri'ne karşı tutumunu olumsuza doğru çeviriyordu. Devlet bürokrasisinde dalga dalga yayılan bu olumsuz tutum, yurt düzeyinde genişleyince bu kez vali ve kaymakamlar da halkevi çalışmalarına karşı sert tutum içine giriyordu. Tam bu sıralarda Gaziantep'te yaşanan olay, bu açıdan önemli bir örnek olarak kamuoyunun gözleri önüne geliyordu. O dönemin Gaziantep valisi, kendi ilindeki halkevine karşı bir oyuna giriyordu. Vali, seçilmesine yardımcı olduğu halkevi başkanının iş birliğiyle, halkevi çalışmalarına izin vermiyor, izin vermediği bir gösteriyi söz konusu ederek Halkevi'ni bastırıyor ve gene yapılma- yan geceyi gerekçe göstererek Gaziantep Halkevi'ni kapatıyordu. Gelişen olaylar sonucunda Atatürk'ün kurduğu devlet, yine Atatürk'ün kurduğu kültür kuruluşları olan Halkevleri'ne karşı bir duruma geliyordu.
Sayfa 42 - İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
27 Mayıs Devrimi, Kemalizm'in temel felsefesi ne, devrimci ve ilerici doğrultusuna dönmüştür. 27 Mayıs Devrimi'nin hemen ertesinde, Behçet Kemal Çağlar'ın başkanlığında Atatürkçüler ile eski Halkevciler bir araya geldi ve örgütlenme konusunda anlaştı. Devrimin önderi Cemal Gürsel'in de uygun görmesi üzerine 1960 tarihinde, Türk kültür ve bilim insan larıyla sanatçıları, "Türk Kültür Derneği"ni kurdu. Behçet Kemal ve arkadaşları, Halkevlerinden yetiş- miş kadrolarla ilişki kurarak; Türk Kültür Derne ğini tıpkı Halkevleri benzeri biçimde ülke düzeyinde geliştirmek için çalışmaları yoğunlaştırdı. Türk Kültür Derneği, daha sonra 12 Nisan 1961'de, kamu yararına dernekler arasına alındı. Türk Kültür Derneklerinin çalışmaları kısa zamanda genişleyince ilgili çevrelerde yeni bir Halkevleri arayışı gündeme geldi. Dernek içi çalışmalar gelişince yeni bir tüzük komisyonu kuruldu ve Ceyhun Atuf Kansu'nun başkanlığında hazırlanan yeni tüzükte Türk Kültür Derneği'nin halkevi veya halkodası adı altında şubeler açabileceği benimsendi. Cemal Gürsel ve arkadaşları, doğacak tepkilerden çekindiği için Halkevi adının kullanılmasına karşı çıkıyor; Türk Kültür Derneği'nde toplanan aydınlar ise Halkevleri'nin yeniden canlandırılabil mesi için halkevi ve halkodası adı altında örgütlen- meyi savunuyordu. Yeni tüzük tasarısı, iki kesimin isteklerini uzlaştırıcı biçimde hazırlandı; hem Türk Kültür Derneği adı korundu hem de Halkevleri'nin yeniden açılması benimsendi.
Sayfa 37 - İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE YAYINLARIKitabı okudu
Bazı bölgelerde ise halkevi kitaplıklarındaki tüm yayınlar, kamyonlara doldurularak alanlarda yakılıyordu. Kitaplıklar boşaltılırken buralar başka amaçlı kullanıma açılıyor, içindekiler bazen depolara kaldırılıyor ve halkın okuması engelleniyordu. Halkevi binaları, bazı yerlerde resmî dairelere, karakollara ya da okullara dönüştürülüyordu. Radikal kesimler, siyasal iktidarın düzenlediği bu yağmadan nasibini almak üzere toplu saldırılar düzenliyordu. Kars ve Doğubeyazıt Halkevleri, bu grupların yağmalamasına sahne oluyordu. Merkezdeki bazı halkevi binaları, genel tuvalet olarak bile kullanılıyor ve Atatürk'ün bu kültür kurumlarına en ağır hakaret anlamına gelebilecek işlemler, iktidarın desteğiyle yürütülüyordu.
Sayfa 36 - İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE YAYINLARIKitabı okudu
1949 yılında ülkedeki hava, DP milletvekillerince Meclis'e getirilmiş ve Halkevleri'nin durumu eleştiri konusu yapılmıştı. Afyon Saylavı (milletvekili) Hasan Dinçer, Halkevleri'nin CHP'ye ait bulunduğunu ya ödeneklerinin kesilmesi ya da bu kuruluşların halka mal edilmesi gerektiğini vurguladı. Manisa Saylavı Muammer Alakant; halktan toplanan paraların kamu hizmetine harcanması gerektiğini, CHP'nin yararlandığı Halkevleri'ne devlet bütçesinden yardım etmenin Anayasa'ya aykırı olduğunu ve bu kuruluşların hemen belediyelere devredilmesi gerektiğini ileri sürdü. Afyon Saylavı Hazım Bozca; Halkevlerine yardım edilebilmesi için bunların tüzel kişiliğe sahip bulunması gerektiğini, tüzel kişiliği olmayan bir kuruluşa para veren maliye bakanının sorumlu olacağını, Halkevleri'nin birer kültür yuvası olmaktan çıkarak politik merkezler durumuna geldiğini ve bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı'na devredilmesi gerektiğini belirtti.
Sayfa 33 - İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE YAYINLARIKitabı okudu
1.500 öğeden 15bin ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.