Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Baudelaire, "Aşkla değil yaşamla sarhoş ol," der.
Aşkla sarhoşluk. Baudelaire, "Aşkla değil yaşamla sarhoş ol," der. Her zaman sarhoş olmalı. Her şey bunda: Tek sorun bu. Omuzlarınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken Zaman'ın korkunç ağırlığını duymamak için, durmamacasına sarhoş olmalısınız. Ama neyle? Şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz Ama sarhoş olun. Ve bazı bazı, bir sarayın basamakları, bir hendeğin yeşil otları üzerinde, odanızın donuk yalnızlığı içinde, sarhoşluğunuz azalmış ya da büsbütün geçmiş bir durumda uyanırsanız sorun yele, dalgaya, yıldıza, kuşa, saate sorun, her kaçan şeye, inleyen, yuvarlanan, şakıyan, konuşan her şeye sorun, "Saat kaç?” deyin; yel, dalga, yıldız, kuş, saat hemen verecektir karşılığını, "Sarhoş olma saatidir." Zamanın inim inim inleyen köleleri olmamak için sarhoş olun durmamacasına! Şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz.
Yılgınlık yok. İçli bir yüreği olması, insanın imtihanını zorlaştırabilir ama ALLAH dağına göre kar yağdırır. Kaldıramayacağımız yükü yüklemez İNŞAALLAH. Elinden geleni yap, emek ver, şartları zorla ve İlâhi kadere teslim ol. RABBİNİN yazısına teslim ol. Bazen kazanmak da bir imtihandır. Bazen kaybetmek de güzeldir. İnsan, kazanan ve kaybedendir. Bazen olmaz. Olmaması gerekiyordur. Öyle güzel olacaktır. Keder ve tasaları kuş kanatlarına, Gökteki bulutlara yükle ve teslim ol.
Reklam
Borçlar içindesin. Öyle diyorlar. Sana zamanında el uzatmışı, uzatmamışı, yanında olmuşu, olmamışı, akrabaların arkadaşların, telefon defterinde isimleri olan kimler varsa, tanış oldukların, küs oldukların, bildiklerin bilmediklerin, herkes senin onlara borçlu olduğunu mırıldanıyor. Ömür bitiyor senin şu borçlu halin bitmiyor. Sen vicdan azabı çek istiyorlar. Onlara kul köle ol istiyorlar. Ağla istiyorlar. Mutsuz ol ve onlardan af dile istiyorlar. Sözüm ona seni yoklukları ile cezalandırmak istiyorlar. Çok önemli, şahsiyetler olduklarını düşünüyor ki onlarsız bir yaşama seni mahkum ediyorlar. Kulağımın Kenarları....
Gösterişe kaçma be Ne isen 'ben buyum' de Ya kuş ol, ya çekirge Uçacaksan doğru uç.
Sen de, bir bağrı yanık şairi ol, (Dâ'vâ) mın, Kuş olup uçmalı, tâ (Arş)'a kadar ilhâmın!.. Şi'rin andırmalı, Cennetteki şen bahçeleri, Her seher, bir yeni neş'eyle açan gonceleri!.. Seyre daldıkça, gönüller dolu nûr ülkesini, Okuyan duymalı, (Hak)'kın o ilâhî sesini!.. Yaş dökerken, şu perîşan beşerin mâtemine, Hislerin uçmalı, bir şanlı zafer âlemine!..
Saatler/Geyikler
bana gelince ben mutluyum sensiz neden bilmiyorum ama öyle işte. bedenim tanımıyor aorta/amor’u. daha korkunç şeyler bildim çünkü delilik gibi... deliliğin ülkesinde bilekler kesilmez. saatlerden geyik kanı akmaz. deliliğin ülkesinde hiçbir şey olmaz. saatler geçmek bilmez. bütün saatler pırlanta kesiği bilekler gibidir geyikler
Reklam
Suyu arayan adam değil Suyun aradığı adam ol sen de Sen doğru olursan güneş sana gelecektir Sen kuşluk olursan kuş sende ötecektir
İbrahim kırılmak puttan eskidir, bilmiyorsun bilmiyorsun yakmayınca ateş seni burada yangınlar ne turuncu ne zebercet ne ah u figan. İbrahim bir uzağın sırtı gibiyim Yakışmıyorum dünyanın hiçbir penceresine sorma kanser hücreliyorum sorma bulsa beni ölmeye yatıracak o katilin işini aksatmışım fazladan yaşıyorum. Beni bıçağına ısmarla ibrahim,
İbrahim kırılmak puttan eskidir, bilmiyorsun bilmiyorsun yakmayınca ateş seni burada yangınlar ne turuncu ne zebercet ne ah u figan. İbrahim bir uzağın sırtı gibiyim Yakışmıyorum dünyanın hiçbir penceresine sorma kanser hücreliyorum sorma bulsa beni ölmeye yatıracak o katilin işini aksatmışım fazladan yaşıyorum. Beni bıçağına ısmarla ibrahim,
Avare İlhamlar
I Kader celladına Sessiz uzat boynunu; Acıma ne kendine, ne de gelecek günlerine Yalnız bir düşünceye yum gözlerini Son darbe inmeden evvel, en son anda Bir çiçek, bir kuş, bir tebessüm ol;
Reklam
Şimdi krallara bir sözüm var, Ne kadar söz bilir kişiler olsa da krallar. Atmacanın biri alaca boyunlu bülbüle demiş, Bülbülü sıkarken yaman pençeleriyle, Zavallıcık inlerken keskin tırnaklar gövdesinde, Şöyle demiş atmaca bizimkine hışmıyla: "Ne bağırıyorsun be, pis ufaklık? Senden daha güçlü birinin elindesin. Ne kadar güzel türkü söylersen söyle, Seni ben götüreceğim istediğim yere, Orada ya yiyeceğim seni kıtır kıtır, Ya da dilersem, serbest bırakacağım seni. Kendinden güçlüsüne ayak direyen zırdelidir: Acı çeker, kepaze olur boşuna. " Böyle demiş yel kanatlı atmaca, Yüce göklere uçan kuş. Ama sen Perses, doğruluktan yana ol, Aşırılığa kaptırma kendini. Biz zavallılara iyi gelmez aşırılık...
Bu dünyada yaralı bir kuş gibi, ay sonunu getiremeyen bir kiracı gibi yaşarlar. Kanatları ol masa uçmak gibi bir dertleri olmayacağı için, yolculuğu fark etseler eğlenip kalmayacakları için belki de mutlu olacaklardır. Ama hem uçmanın ne olduğunu bilip kanatları kınık olduğu için uçamadıklarından hem de yolu bilip yolcu olduklarını unutarak kaldırım taşlarında oturup kalışlarından mutsuzdurlar. Mottoları yoktur; sayıklamaları şudur: "Bu dünya yalan, hayat çok kısa, yaşamak dediğin bu değil!"
Sayfa 22
“Bizimle oyun oynama . Kuş-Kız, çünkü seni koruyoruz biz.Bir daha dünyaya hayranlık duyarsan, bizim karanlığımıza düşmeye hazır ol.”
Neden babacığım? Neden? Küs müsün hâlâ bana? Kendimi affettirmek için daha ne yapabilirim, söyle. En azından senin için çabalarken, nasıl bir yol izlemem gerektiğini anlat, rehberim ol. Bir kez olsun gir rüyama, bağır, çağır, dök içini... Ama bitsin artık bu eziyet! Senin çilehanende, kaldığın yerden nöbeti devralıp, senin çileni doldurmaya çalıştığımı görmüyor musun?
Sayfa 366Kitabı okudu
1.301 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.