– Michael: Abi arkanda ayı var.
– Hurley: Haa yedik biz de.
– Michael: Abi hem de kutup ayısı.
– Hurley: Güney Kutbu mu, Kuzey Kutbu mu? Ehiy ehiy. (Akabinde ayı Hurley’i yer.)
Sonra Sawyer ve Jack, Kate için ince ince çekişiyorlar. Kız da ona öpücük, buna cilve hesabı, bunları hafiften idare ediyor.
Sawyer da, Jack de Türk olsa; odunla, tuğlayla, sopayla yirmi defa girdilerdi birbirlerine.
– Yengene sarkma olum.
– Leen doktorum diye bana hava yapma, dalarım. Kız, ya benim olur ya kara toprağın.
Jack doktor ya, Türk olsa adada yarım gün doktorluk yapıp öğleden sonra kendine sazdan, bambudan yaptığı muayenehanede çalışırdı. Bir de ufak tefek operasyon yaparak adadakilerden bıçak parası alırdı.
Adanın her tarafında iplere asılı çamaşır, çorap ipleri olurdu. Her sahili, bir kişi gecekonduyla kapatırdı, kimse giremezdi o sahile.
Bu Jin’le Sun var ya, adada kaldıkları süre boyunca kimseye Koreli olduklarını anlatamazlardı bir türlü. Gözü çekikse bizim için Japondur arkadaş.
– Leen Capon.
– Ben Koreliyim, Kore, Kore.
– Ya Capon, len sende göz kapağı yok ya, çapak da olmuyordur sende, ehi ehi.