La Bruyère bir yerlerde, “Yalnız olamamanın büyük mutsuzluğu!” der, kendi kendilerine katlanamamaktan korkarak kalabalıkta kendilerini unutmaya koşanları uyandırmak ister sanki.
La Bruyère bir yerlerde, “Yalnız olamamanın büyük mutsuzluğu!” der, kendi kendilerine katlanamamaktan korkarak kalabalıkta kendilerini unutmaya koşanları uyandırmak ister sanki.
Pope şöyle demiş:
Çoğu kadın kişiliksizdir.
La Bruyère de:
Kadınlar uçlardadır, erkeklerden daha iyi ya da daha kötüdürler.
Birbiriyle çağdaş olan iki keskin gözlemcinin tamı tamına zıt fikirleri. Eğitim alacak yetenekte mi kadınlar, değiller mi?
Napoléon yetenekleri olmadığını düşünüyordu. Dr. Johnson ise tam tersini. Ruhları var mı, yoksa yok mu? Bazı vahşiler, olmadığını söylüyorlar. Bazıları da tam tersine, kadınların yarı-kutsal olduklarını söyleyip bu nedenle onlara tapıyorlar. Hikmet sahibi bazı kişiler kadınların beyinlerinin sığ olduğunu söylüyorlar; kimileriyse bilinçlerinin daha derin olduğunu. Goethe kadınları el üstünde tutardı, Mussolini ise nefret ederdi. Nereye baksanız erkeklerin kadınlar hakkında düşündüğünü görürsünüz, ve hepsi de farklı düşünürler.
La Bruyère bir yerlerde, “Yalnız olamamanın büyük mutsuzluğu!” der, kendi kendilerine katlanamamaktan korkarak kalabalıkta kendilerini unutmaya koşanları uyandırmak ister sanki.
La Bruyère bir yerlerde, “Yalnız olamamanın büyük mutsuzluğu!” der, kendi kendilerine katlanamamaktan korkarak kalabalıkta kendilerini unutmaya koşanları uyandırmak ister sanki.