Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Laf dokundurmayı bırakırsan daha huzurlu olursun.
Sayfa 207Kitabı okudu
Deliliğe karşı aynı tutkuyu, ruhun bu farklılığına olan aynı eğilimi paylaşıyorlardı. Neden hiç anlaşamamışlardı? Neden kırıcı laf dokundurmalar, sert tartışmalar olmadan sakince konuşmayı başaramamışlardı?
Reklam
Ahaliye burun kıvırıp tepeden bakarlar, ona buna takılıp laf dokundurmak için fırsat kaçırmazlardı
Sayfa 30
İlim yok irfan yok, lafı neresinden dokundurmaya kalksan adam umursamıyor.
Sayfa 164Kitabı okudu
"İmalı ve kinayeli sözlerle insanlara laf dokundurmayı, jest ve mimikleriyle onları alaya alıp aşağılamayı huy edinmiş her kişinin vay haline!"
Sayfa 224Kitabı okudu
İnce ince laf dokundurmalar
«Yakında mı dönüyorsunuz, Londra'ya?» «Londra'ya dönmüyorum, Miss Hickey. Henüz Dört Mil Suyu'ndan bıkmadım.» «Bu kadar beğendiğiniz için, Dört Mil Suyu gurur du­yuyordur muhakkak.>
İnanılmaz Öç öykusunden
Reklam
küsünce..
Karşılıklı beklentiler, sitemler, hayal kırıklıkları, laf dokundurmalar ....
Sayfa 57 - Doğan KitapKitabı okudu
RESÛLULLAH SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEMİN ASHÂBINA SÖVMENİN YASAKLANMASI
“Aslâ ashâbım aleyhinde konuşmayın. Aslâ ashâbım aleyhinde konuşmayın. Benden sonra onlara kesinlikle laf dokundurmayın. Onları seven, beni sevdiği için sever. Onlara düşmanlık eden, bana düşmanlık beslediği için onlara düşman olur. Onlara eziyet eden, bana eziyet etmiş olur. Bana eziyet eden, Allah’a eziyet etmiş olur. Allah’a eziyet edenin ise çok geçmeden Allah belâsını verir.”
Aynı bilgiyi, deliliğe karşı aynı tutkuyu, ruhun bu farklılığına olan aynı eğilimi paylaşıyorlardı. Neden hiç anlaşamamışlardı, neden kırıcı laf dokundurmalar, sert tartışmalar olmadan sakince konuşmayı başaramamışlardı?
Sayfa 199Kitabı okudu
Bir gönüle dokunmak ile laf dokundurmak arasındaki farkı anlatmaya kelimeler yetmez. Biri yapıcı, diğeri yıkıcıdır.
Reklam
Peygamber efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Asla ashâbım aleyhinde konuşmayın. Asla ashâbım aleyhinde konuşmayın. Benden sonra onlara kesinlikle laf dokundurmayın. Onları seven, beni sevdiği için sever. Onlara düşmanlık eden, bana düşmanlık beslediği için onlara düşman olur. Onlara eziyet eden, bana eziyet etmiş olur. Bana eziyet eden, Allah'a eziyet etmiş olur. Allah'a eziyet edenin ise çok geçmeden Allah belâsını verir." | Tirmizî, Menâkıb 58, nr. 3862
Sayfa 155 - Tahlil Yayınları
“O Rus, Bu Abd”
O ülkenin başka taşaklılan da yavaş yavaş taşak yarışına girmeye başladılar. Özellikle ülkenin taşaklı aydınları, basındaki taşaklı gazeteciler, taşaklı bilimciler ve sanatçılar yönetimi ele geçirmiş bulunan sahte taşaklılara ucundan kıyısından laf dokundurmaya başlamışlardı. Bu aydınların çoğu terbiyeli iyi aile çocukları olduklarından ve terbiyeleri müsait olmadığı için doğrudan “taşak” diye yazamıyorlar, bunun yerine “Taş ak olmalı, kara taş olmamalı.” gibilerden çok ağır başyazılar, köşeyazıları yazıyorlardı.
Sayfa 127 - İğdiş Edilmiş İnsanlar Ülkesinde Ayıp Yeri Yerinde Kalmış BiriKitabı okudu
Efsane laf dokundurmalar
Onlar o kadar iktidar hastasıdırlar ki, iktidarı bırakmamak için bir gün bakarsınız, olumlu işler görmeyi bile göze alabilirler.
Sayfa 16 - Yky
Terör'e vermiş olduğum destekten bahsedicem ve geçmişe götürücem yine sizleri bu Pazar yazımda.. Büyük destek vermiştim Terör'e, hatta o dönemler de Terör'ü büyüttüğümde söylenebilir.. Lise 2'de sınıfta kalıp, iki yıl ara verdikten sonra tekrar Bafra İmam-Hatip'in kalabalık koridorlarına, üçer kişi oturulan, 40-50 kişilik sınıflarına yeniden
Ahmed-i Dâi
Nasîhatlar kılur zâhid baña her dem be-mestûrî Velî bilmez ki bu 'âşık olupdur 'ışk ma'zûrı (Zahit bana kapalı olarak öğütler verir, fakat bu âşığın aşk özürlüsü olduğunu bilmez.) Klâsik şiir geleneğinde "zâhid" [= koyu sofu], dinî kaidelere sımsıkı bağlanıp taviz vermeyen ve kendisi gibi olmayanlan sürekli ikaz ve rahatsız eden bir tipi sembolize eder. Kıyafeti, davranışları, çevresine savurduğu tehditleri ile rindler tarafından hemen hiçbir zaman hoş görülmeyen bu tip, aynı zamanda bu konumunu şahsî menfaatlerine alet etmek ve samimî olmamakla itham edilir. Şairler onu bu haliyle dinen en büyük günah kabul edilen 'riya' kirine bulaşmış olmakla kınarlar. Sosyal hayatta daha çok imam ve vaiz gibi mesleklerle karşımıza çıkan bu tip, zaman zaman camiye uğrayan "rind" tipine kapalı üslûpta nasihatlar veya iğneleyici sözler dokundurmayı özel bir zevk hâline getirdiğinden, eski şiirimizde rint ve zahidin bu sürtüşmeleri orta oyununu andıran bir üslûp içinde binlerce beyitle sürüp gider. "Be-mestûri" kapalı olarak demektir. Bu ifadesiyle şair, zahidin kendisine "mestur" [= kapalı] bir üslûpla her fırsatta lâf dokundurduğunu ima etmektedir. Ardından da kendisinin âşık olduğunu, aşkın gam ve kederini defetmenin tek yolunun da içmek olduğunu belirterek bu sebeple mazur görülmesi gerektiğini öne sürmektedir. Dikkat edilecek olursa bu cevap aslında dinen hiçbir zaman geçerli kabul edilemeyecek bir mazeret olup aslında "zâhid"i çileden çıkartmak için özellikle sarf edilmiştir.
Sayfa 16 - YKY
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.