Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İstanbul'da mühim addolunacak teşebbüslerden biri İngiliz muhipleri Cemiyeti idi. Bu Cemiyeti teşkil edenler, kendi şahıslarını ve menfaati şahsiyetlerini sevenler ve şahıslarıyla menfaatlerinin masuniyeti çaresini Lloyd George hükümeti marifetiyle İngiliz himayesini teninde arayanlardır. Bu cemiyete intisap edenlerin başında Osmanlı padişahı ve halife-i ruy-i zemin unvanını taşıyan Vahdettin, Damat Ferit Paşa, Dahiliye nezaretini işgal eden Ali Kemal, Adil ve Mehmet Ali beyler ve Sait Molla bulunuyordu.
Emperyalist katillere övgü
Din-i İslam’ı Hıristiyan dinine kıyas edip Avrupa gibi dine lakayıd olmak pek büyük bir hatadır. Evvela: Avrupa dinine sahiptir. Başta Wilson, Lloyd George, Venizolos gibi Avrupa büyükleri, papaz gibi dinlerinde mutaassıp olmaları şahiddir ki, Avrupa dinine sahiptir…”
Sayfa 312
Reklam
308 syf.
·
Puan vermedi
Taha Akyol'un 1912-13 Rumeli'ne Elveda ve 1914-15 Türkler ve Ermeniler kitaplarından sonra 1919-20 kitabı... Belgesel tadında, hatta gerçekten de belgesel özelliği olan bir kitap... Akyol'un bütün kitapları gibi bu da çok başarılı. Hem içerik hem de dil olarak fevkalade. Kitap, Türk tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden biri olan 1919-20 senelerini anlatıyor. Harpten mağlup çıkılmıştır ve işgaller başlamıştır. Ve büyük Atatürk sahne alacaktır... Tabii ki tek başına değil. Büyük komutan, vatanperver Kâzım Karabekir Paşa, Rauf Orbay gibi değerli şahsiyetleri burada daha da tanıyoruz. Arap isyanları, Milli Mücadelenin filizlenmesi, yaşanan güçlükler, dünya siyaseti, işgal kuvvetleri, mandacılar, Wilson prensipleri, kongreler, Istanbul hükümetleri, pasif ve çaresiz padişah, azınlıkların tavırları ve daha pek çok şeye rastlıyoruz. Fanatik Türk düşmanı İngiliz başbakanı Lloyd George, ondan aşağı olmayan Fransız başbakanı Cleamenceu, muhteris Yunan Venizelos, isyancı Arap emiri Hüseyin gibi tiplerle birlikte gerçek bir vatan haini prototipi olan Damat Ferit gibiler de kitapta yer buluyorlar.
1919-1920 Mondros, Sevr ve Kuva-yı Milliye
1919-1920 Mondros, Sevr ve Kuva-yı MilliyeTaha Akyol · Doğan Kitap · 201655 okunma
Fransız yazar Henri Barbusse, Stalin'in sade yaşam tarzını şöyle betimliyor: ''Birinci kata çıkıldığında üç pencerede beyaz perdeler asılı olduğu görülür. Stalin'in evinde üç pencere var. Minik holde bir kepin altında bir çiviye uzun bir askeri pelerin asılıdır. Bu salona ek olarak üç yatak odası ve bir yemek odası vardır. Yatak odaları
Lenin, Hitler defalarca hayranlığını dile getirmiş. Düşmanı Lloyd George hayran, Amerikalılar hayran. Time dergisi kendisini kapak yapıyor. Kapakta şöyle yazar: “Kendi efendisi olan bir Türk var mı?” O zamana kadar yok çünkü. Atatürk ile beraber herkes kendi efendisi oldu Türkiye’de. Bunu milletine armağan edebilmiş bir insan Atatürk.
Ingiltere başbakanı Lloyd George görevinden istifa etmiş ve ayrılırken şunları söylemişti: "Arkadaşlar! Yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizlige bakin ki o büyük dahi cağımızda Türk ulusuna nasip oldu ve kader onu bizim karşımıza çıkardı."
Sayfa 239Kitabı okudu
Reklam
Stratejik Önder
Lüzumlu esas meziyet olan, yani 'mücadele zihniyeti' mevcut olmadıkça ne eğitim ve terbiye ne de terfi usulleri hatta ne de sağduyu, savaş önderini meydana getiremez. Ne kadar hata işlemiş olurlarsa olsunlar, Birinci Dünya Savaşı'nın gerçek büyük şeflerinin hepsinde ki bunlardan örnek yalnız Clemenceau, Foch, Lloyd George ve Haig'i zikrediyorum; müşterek bir özellik vardı: 'Yılmayan ve pes etmeyen bir ruh.' Bu şeflerden biri diyor ki: "Savaş önderi pes etmedikçe, bir muharebeye kaybolmuş denilmez."
İngilizler savaşmaya niyetlenecek olurlarsa, Türklerin yenilgisi kesindi. Fakat acaba savaşmak niyetinde miydiler? Yoksa blöf mü yapıyorlardı. Bütün sorun bunun anlaşılmamasındaydı. Fransız ve İtalyanlar, İngilizlerin blöf yaptığını söylüyorlardı. Ruslar da öyle; fakat onlara pek güvenilmezdi. İngiliz gazeteleri savaşa, loyd George’a karşı feryat ediyorlardı. Lloyd George savaşmakta kararlıydı, ama pek çok kişi artık onun sonunun geldiğini ve İngilizlerin onun peşinden gitmeyeceğini ileri sürmekteydi. Burada durumu belirleyecek etken, İngiliz kumandanı Sir Charles Harrington’ın tutumu olacaktı.
Yirmi altı yaşında öldürmek için hayatımdan vazgeçeceğim Mustafa Kemal için on dokuz yaşındayken canımı verebilirdim.Tek bir kelimesiyle, İngiltere'ye gider ve Lloyd George denilen herifin alnına bıçağımı saplayabilirdim.Çünkü Mustafa Kemal benim kahramanımdı.Kahramansız büyümüş biri olarak, içimde birikmiş olan bütün hayranlık, dökülecek deniz arıyordu.Mustafa Kemal'in gözleri o denizle aynı renkte bakıyordu.
Sayfa 190Kitabı okudu
Lord Curzon'un uğradığı muamele ve Fransa'nın Çanakkale olayında İngiltere'yi desteklememesi, Türklerin kararlılığı Lloyd George'un bütün ümidini kırdı. Yine yeniliyordu. Ayağa kalktı."Ne yapalım."dedi, "..yüzyıllar nadir olarak dâhi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakınız ki o büyük dâhiyi yüzyılımızda Türk milleti yetiştirdi. Hiçbir çabamız sonuç vermedi, M.Kemal Paşa'ya yenildik."
Sayfa 675 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Türklerin kararlılığı Lloyd George'un bütün ümidini kırdı. Yine yeniliyordu. Ayağa kalktı. "Ne yapalım." dedi, "..yüzyıllar nadir olarak dâhi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakınız ki o büyük dâhiyi yüzyılımızda Türk milleti yetiştirdi. Hiçbir çabamız sonuç vermedi, M. Kemal Paşa'ya yenildik."
Sovyet Rusya İle Münasebetler
Öte yandan, 1919 yılının sonu ile 1920'nin başında ortaya çıkan bir Türk-Sovyet yakınlaşması ihtimali özellikle İngiltere'de büyük bir endişe ile karşılanmıştı. Ve hatta 1920 Mayıs ayında Londra'da bir Sovyet-İngiliz anlaşmasının görüşmeleri yapılırken Başbakan Lloyd George bu anlaşmaya, Sovyetler'in "Kemalistlere" yardım etmemesi şartını koydurmak istemiş ve Sovyetler de bunu reddetmişlerdir.
Sayfa 278 - Timaş Yayınları, 20. BaskıKitabı okudu
924 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.