Her iki yanda uzanan birbirine benzer çiçek tarhları renk renk lale ve sümbülle doluydu. Lalelerin bazıları sapsarı, bazıları parlak kırmızı veya mor renklerdeydi. Bazıları ise alacalı karışık renklerdeydi. Sümbüller beyaz ve uçuk pembe, açık ve koyu mavi, soluk mor ve açık sarı renklerdeydi. Hatta bazıları âdeta camdan yapılmışçasına narin ve şeffaftılar. Çiçek tarhının kenarları menekşelerle çuha çiçekleri süslüyordu. Bir başka tarafta yaban çiçekleriyle nergisler açmıştı. Orada burada ilk tomurcuklarını vermiş muhteşem beyaz zambaklar da göz alıcıydı.
Ve tıpkı o eski
acıklı hikayelerdeki
yalnayak, karlı yollara düşmüş, yetim bir çocuk gibi bu yürek,
mavi gözleri ıslak,
kırmızı, küçücük burnunu çekerek
senin bağrına sokulmak istiyor.
Mavi kareli gömleğiyle hatırladıkça babamı
Kırpıp kırpıp fotoğrafları, döküyorum başımdan aşağı
Sanırım ben assolist oldum maviş anne
Şimdi mutluyum
Geçmişini mi yok ettin kızım diye soran
Bir babadan kurtuluşumu kutluyorum
Babama söyle, o gelmesin maviş anne
Birileri mutsuzsa, mutsuzlara nergis yolla,
Bir kırmızı battaniye,
onlara bir mutluluk çadırı yolla
sonra belki, ben de gelirim.
-Didem Madak
"Kalbimin doğusunda bir yalan dünya vardı.
Okyanusları mavi olmayan.
Benim için hayat,
Kalbi kalpazanlıktan kırk sene yatmış çıkmış bir adamdı.
Geçmişim acıyor şimdi, yalnız benim değil
Benim ülkemin geçmişi de acıyor mesela.
Bilirdim oysa ilk badem ağaçları çiçek açar baharda.
Bilirdim çiçek satan çingene kızlarını
Onlar bütün şimdileri, bütün zamanlara
Bir gül parasına satardı.
Oğlan kıza bir gül alsa
Bilirdim odur en kırmızı zaman.
Adına aşk diyorlardı
Kalbimin doğusunda bir yalan dünya vardı."
Işıktan gölgeler uçuşuyor. Kırmızı, yeşil, mavi, turuncu ışıklar. Işığa da benzemez, öyle bir şeyler. Bu şehri ışıklarla döşemişler. Yıldızlar, ışıklı pencereler, kapılar, dağ gibi yapılar.
-SPOİLER İÇERİR.-
-Güzellik, kalpteki karanlığı ve kötülüğü gizler mi ya da yeterince güzelseniz iyi olmak İcap etmez mi? Unutmayın kardeşlerim Kibir bir güzelliği çirkinleştiren tek şeydir.-
Bir kitap düşünün okumaya başladığınız ilk satırlardan son satırlara kadar sizi etkisi altına alan ve muazzam bir sürükleyicilik ile sizi içine
“Bir mavi, bir sarı, bir kırmızı, bir de yeşil kutu var; gözü kapalı, maviyi bulma ihtimali nedir?” sorusuna olasılık kullanarak %25 diyenler devrimci, ‘ya açarım, ya açamam’ diye düşünerek %50 diyenler anarşisttir.
Mavi yıldızlar genç ve kızgındırlar, sarı yıldızlar orta yaşlıdırlar ve çoğu bu sınıfa girer, kırmızı yıldızların çoğuysa yaşlı ve ölgündürler, küçük beyaz ya da siyah yıldızlar da ölümün eşiğindedirler.
1. İnsanın algıları sınırlıdır.
Göz, kulak, burun gibi duyu organları olmak üzere, dünyayı algılamak için kullandığımız tüm yollar, belli fiziksel ve zihinsel sınırlara sahiptir. Örneğin kulağımız yalnızca 20 Hertz ile 20.000 Hertz (Hz) frekans aralığındaki sesleri duyarbilmektedir.
Şekilde, insan gözü 380 ile 700 nanometre dalga boyutuna sahip radyasyonu algılayabilir. Bu da kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, mor ve arasındaki renkleri görmek demektir. Bunun üstündeki ve altındaki renkleri çıplak gözle görmek mümkün değildir ama bu, o renklerin olduğu gerçeğini değiştirmez.
!! Yani aynı ortamda bulunan iki kişi, farklı nesnelere odaklanırsa, ortama dair algıları farklı olabilir.
Hayatımdan memnundum. Hayattan da memnundum. Her şey ışıl ışıldı. Her şey mavi, akşama doğru kırmızı, sonra lacivert oldu.
Bugün kimse ölmesindi. Bugün dövüş edilmesin, bugün kimse ağlamasındı.