Bir zamanlar birbirlerinden ayrılmak, birbirlerini kaybetmek ihtimalinin korkusunu çekmiş olmasalar, belki de birbirleri için ne kadar kıymetli olduklarını hâlâ bilmeyeceklerdi. Hayatları o kadar birbirinin içinde kaybolmuş, birleşmişti.
Düzelteyim: Ben ,Ülker abla .Diriyim.Şimdilik" diye başliyor Ülker abla hikayesine. Kadının bu gezegende yaşama çabasına şahitlik eden bizler her sayfayi cevirdigimizde şimdi ölecek Ülker abla diye beklerken,Ülker abla yeni bir kimlikle Ülkeri öldurup òlen ( öldürülen)başka bir kadinin kimligiyle yeniden hayata tutunuyor ;
Ben: Ayşe Çetin.Diriyim.Bir sure daha " diye hikayesini noktaliyor.Bize de gezegene hoşgeldin Ayşe abla demek kaliyor.
Peki yazar Şahiner'in kalemine ne demeli?
Kadin olmanin zorluğuna mizahini kalkan ederek yaklaşıyor kadin yazarimiz.
Allah'im, beni ecel süsü verebileceğin bir cinayetle öldür" derken ,ogullarinin baba katili olmamasi için yalvaran bütün "Anne kadinlarinin" sesi oluyor
Değer ile kalıcılığı birbirine karıştırma bu yol nihilizme çıkar ", diye mırıldanıyordu Ernest .En iyi bildiği ihtimallere başvurdu; "Her şey zamanla silinir" diye hatırlattı kendine ."Yaşantının tabiatıdır bu .Hiçbir şey daim olmaz Daimilik bir yanılsamadır ,gün gelip Güneş sistemi de Paramparça olacaktır"
Insan demek bu demek.
Bir duvar yapmak, bir ev ,bir baraj kurmak ona, İnsan'dan bir şey katmak, o duvardan, evden ,barajdan da İnsana bir şey almak. Ağırlık kaldıra kaldıra sert kaslar edinmek, düşüne düşüne net çizgi ve şekiller bulmak.
Çünkü insanın bu evrendeki organik olsun, inorganik olsun başka hiçbir şeye benzemesinin nedeni ,yaptığı işin