Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Doğu'yla Batı arasında ne oluyorsa, Derda'yla Stanley'nin arasında da o oldu: Tahdit ve teklif. Ceza ve ödül. Umursamazlık ve şiddet. Sadizm ve mazoşizm.
531 syf.
7/10 puan verdi
·
53 günde okudu
Hakan Günday'ın Piç'ten sonra okuduğum kitabı. Günday'ın ilk kitabı ve lise zamanlarında başlamış yazmaya. Bazı kitapları, altını çizmeden okuduğum zaman yeterince sindiremediğimi düşünürüm. Kinyas ve Kayra da sindirilecek o kadar çok satıra sahip ki. Tespitler ve kelime oyunları ile kendini okutturabiliyor. Hakan Günday'ın kitapları, insanın kendisini basit hissedecek bir megalomanlığa, marjinalliğe ve nihilistliğe sahip oluyor. Gene de Kinyas'ı da Kayra'yı da seviyor insan. Günday'ın ilk romanı olduğundan herhalde bazı konulardaki eğretiliği hissediyor insan. Aksiyonun yer yer mantık çerçevesinden çıkması, fazla sadizm ve mazoşizm gibi. Ama en önemlisi de Piç'de olduğu gibi ana karakterlerin birbirine çok fazla benzemesi ve hatta karıştırılması. -Azıcık spoiler olabilir.- Karakterlerin sonlarının tahmin edilebilir kurgulanması, Hakan Günday'ın olay örgüsü içinde rakısıyla beraber olması, Anita ve Melis'in aslında aynı olması ve yardımcı karakterlerin de en az ana karakterler kadar ilgi çekici olması da kitaptaki diğer hoş ayrıntılar. -Azıcık spoiler olabilir.- Diğer bir yandan da bu kitaptan çıkarılacak en önemli düşünce benim için, insanın seçimleriyle var kalabilmesi/olabilmesidir. Kitap, hayatımın gençlik döneminde Kayra'nın güzelliğiyle hatırlanacak bende. "Varlığıma nedensizlikten delirdim ben."
Kinyas ve Kayra
Kinyas ve KayraHakan Günday · Doğan Kitap · 202226,9bin okunma
Reklam
Yeşilçam Sineması
Bu kitapta toplumsal iktidarın duygular alanındaki hareketini Türk sinemasında takip etmeye çalışıyorum. Bizi biz yapan, kendimiz üzerine düşünmenin ve kurduğumuz hayallerin sınırlarını çizen, bizi ev ve ulus fikrinin eşiğine bırakarak mutlu sona kavuşturan hikâyelerin gücünün, toplumsal iktidarla duygular evreni arasındaki sıkı fıkı ilişkinin
Sayfa 11 - Metis Yayınları
Tanrı, kötülüğe geçit vermeyen bir özgürlük yaratabileceğine göre, kötülüğü istediği sonucu çıkıyor. Ama kötülük onu incitiyor. Demek ki, bayağı bir mazoşizm durumu bu.
Mazoşizm
Bayan Şigisava haklıydı; çünkü Şunkin zengin bir ailenin kızıydı, güzeldi ve üstelik bekârdı... Öğrencilere uyguladığı sert disiplin belki de, dalga geçmek amacıyla etrafında toplanan kurtlar sürüsünü kendinden uzaklaştırmak için başvurduğu bir taktikti. Fakat ne kadar ilginçtir ki, bazen umduğunun tam tersi oluyordu; Şunkin’in bu haşin davranışları onun cazibesini artırıyor gibiydi. En ciddi öğrencilerinin arasında bile bu güzel kör kadından oklava yemekten zevk, hatta rahatlık duyanlar az sayılmazdı. Yani etrafında Jean-Jacques Rousseau gibi eziyet edilmekten hoşlanan mazoşist bir genç grubu vardı.
Birlikte-yaşamanın edilgen bir biçimi, boyun eğme, ya da klinik bir terim kullanarak söylersek, mazoşizm'dir. Mazoşist kişi o dayanılmaz ayrılık ve yalnızlık duygusundan kurtulmak için kendisini yöneten, yol gösteren, koruyan, bir bakıma onun yaşamı, oksijeni olan birisine sığınır; onun bir parçası olur.İnsan olsun, Tanrı olsun sığındığı kimsenin gücünü, olduğundan çok büyütür; o, her şeydir. bense hiçimdir; onun bir parçası olmaktan başka değerim yoktur. Bir parçayımdır ama büyüklüğün, gücün, keskinliğin bir parçasıyımdır. mazoşist birisinin karar vermesi, tehlikeye girmesi gerekmez; hiçbir zaman yalnız değildir o - ama bağımsız da değildir; bir bütünlüğü yoktur, tam olarak doğmamıştır henüz.
Reklam
Egonun talepleri yüzünden din bir hastalık haline gelmiştir, din nevrotikleşmiştir. Ego tamamen zor bir şey ister ki böylece, ona erişirsen özel bir ayrıcalık haline gelsin -ona sadece sen eriş-tiysen, başkası değil. Hakikatin Everest zirvesi veya ayda yürümek gibi bir şey olmasını ister; senin talep edebileceğin kadar özel bir şey olmasını ister.
Bu güzel metaforların şifresini kendi başına çöz; derinlemesine düşün onlar hakkında. Bu yüzden hikayeler üzerinden konuşuyorum. Onlar üzerinden hiç kimse konuşmamıştı. Niçin ben bu küçük hikayeler üzerinden konuşuyorum? -sadece nasıl düşüneceğine dair sana birkaç ipucu vermek için. Bunlar bu hikayeler üzerine yapılan yorumlar değiller; ben bir
9. BÖLÜM SONSUZ SABIR Bir zamanlar cennet meyvesini işitmiş olan bir kadın vardı. Ona tamah etti. Adına Sabar diyeceğimiz bir dervişe sordu, “Bu meyveyi nasıl bulabilirim ki böylece mevcut bilgiye erebileyim? “Sana verebileceğim en iyi tavsiye benimle çalışman olur,” dedi derviş. “Fakat böyle yapmazsan, kararlı bir şekilde ve bazen yerinde
656 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Dikkat spoiler içerir. Erwan Morvan, Gaelle adında oyuncu olmaya çalışan fahişe bir kız kardeşi, Loic adında borsa uzmanı ve kokain bağımlısı bir erkek kardeşi, çok hoşlandığı bir yengesi, Kongo'da meşhur Çivi Adam adlı seti katili yakalayan bir polis babası olan bir polis detektifidir. Babası tarafından Fransa'da askeri okulda öldüğü söylenen Wisse adında bir gencin ölümünü soruşturmak için görevlendirilir. Ancak yakınlarda bir komutan olan De Groce intihar eder ve Wisse'nin cinayet sonucu öldüğünü öğrenir. Groce, Lontano adında bir not bırakmıştır ve cinayetler ardı ardına işlenmeye başlar. Baba Morvan, Kongo'da Coltano adında bir şirketin hissedarıdır ve cinayetler hep onun çevresi ve geçmişi ile ilgilidir. Yardımcısı Kripo, Audrey ve diğerleri ile soruşturmayı hızlandıran Erwan, sakatlığı bulunan bir kaç kişi ile temasa geçer. Ve en sonunda Çivi Adam'ın kanından ilik nakli yapıldığını öğrenir. Çatışmada şüpheliler ölü olarak ele geçirilir. Her şey bitti zannedilir ancak Çivi Adam'ın zamanında Arno adında bir çocuk çırağı olduğu ortaya çıkar. Acaba Arno yaşıyor mudur? Katil kimdir? Morgan ailesi hala tehlikede midir? Katil hiç beklenmedik bit isimdir. Erwan, babasının soruşturmasında bit açık yakalar ve kitabın sonunda bunu araştırmak için Afrika'ya gideceğini söyler. Sado mazoşizm, Afrika büyüleri, heykel sanatı ile ilgili olarak pek çok bilgi veren üçlemenin bu ilk kitabı mutlaka okunması gereken kitaplardan biri.
Lontano
LontanoJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20163,960 okunma
Reklam
Tolstoy..
Tolstoy’un gündelik günahları Tolstoy kendini yazarak eğitti, kendisiyle yazarken hesaplaştı. Geride bıraktıklarının büyüklüğüne ve ehemmiyetine bakılırsa, büyük günah saydığı şehvetini bastırmış veya bastırmamış olsun (14 çocuğun babasıydı), sıkı çalışma yönteminin faydasını gördü. 1850 yılı yazar için zor bir yıldı. Geleceğin zaferlerini
234 syf.
10/10 puan verdi
Yazar özgürlük kavramını analitik olarak incelerken özgürlüğü farklı boyutlarla ele almış, aktörün ruhsal yapısı ve iç dinamiklerinden hareketle aktörün psikolojik tutumlarının topluma yansıyan yönünü değerlendirmiştir. “ Özgürlük" ancak ve ancak çağdaş insanın kişilik yapısının bütünüyle çözümlenmesi temel alındığında tam anlamıyla
Özgürlükten Kaçış
Özgürlükten KaçışErich Fromm · Payel Yayınları · 19961,557 okunma
1.060 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.