Her yolculuk kendi çizgileri içinde bir başka yolculuk gizler:
sapılmayan dönemeç, unutulan açı.
Kayda geçirmek istediğim yolculuklar bunlar işte.
Yaptıklarım değil de yapmış olabileceklerim ya da belki başka
bir zamanda başka bir yerde yapmış olduklarım.
Size günlüklerde, haritalarda, seyir defterlerinde bulabileceğiniz
biçimiyle anlatabilirim gerçeği. Tüm gördüklerimi, işittiklerimi,
o yolculukların üstünden parmaklarınızla geçebilir,
gittiğim yerlere kırmızı bayrakçıklar dikerdiniz.
Eski Yunanlar gizli yaşamları için görünmez mürekkep kullanırlarmış.
Sıradan bir mektup yazar, satır aralarına ise süt ile yazılmış başka
bir mektup eklerlermiş. Kâğıt görünüşte son derece masummuş,
sırrı bilen biri üstüne kömür tozu serpinceye kadar.
Mektubun ne hakkında olduğunun önemi kalmazmış.
Önemli olan, farkedilmeden içinden fırlayan hayatmış.
Farkedilmeden…
Şair zaten şiirleriyle çok seviliyor ama sahibini arayan mektuplar, pastanın üzerine krema gibi olmuş. Şiir mi okuyorsunuz, mektup mu karışıyor. İnsanın duygusunun dile gelmesi bu olsa gerek. Franz Kafka'nın Milena' ya Mektuplar'a rakip olup fark bile atar. Okunmalı.
SPOİLER
Ölüm olmasaydı, ertesi gün, ertesi gün ve ertesi gün de kimse ölmeseydi? Bu düşünüldüğü gibi iyi mi? Tartışmaya açık, ancak henüz gençken bile yaşlılığı düşündüğümzde iyi hissetmiyorsak sonsuz yaşlılığa kim katlanabilir?
Peki ölüm bıraktığı görevine başka bir yolla devam etse? Mesela öleceğimizi bir hafta önce kapımıza gelen mektupla
Birisi Mevlânâ'ya:
"Sen ne biçim Müslümansın, dinin de bir izzeti var. Müslüman'a gel, Yahudi'ye gel, Mecusi'ye gel, tövbeni bozsan yine gel... Olur mu öyle şey!" Mealinde uzunca bir mektup yazmış.
Mektubu sabırla okuyan Mevlânâ şu cevabı göndermiş;
- Sen de gel!
Züleyha, Yûsuf'a bir mektup yazmaya başlayınca. Yûsuf diye başladı, Yûsuf diye bitirdi. Gördü ki hitaptan öteye geçemedi. Anladı ki aşkın nâmesinde ser-nâmeden öte kelâm yok.Ve Züleyha'nın lügatinde Yûsuf'tan öte sözcük yok.
"Orada burada savaşlar, bir avuç toprak için cinayetler, özgürlüklere faşist baskısı, daha bir sürü canavarlıklar sürüp gidiyor. İçimizdeki çocuğu yok ettik, onun saflığını saklayamadık, aydınlıklar alacakaranlığa dönüştü."
bir mektup mu?evet sadece bir mektup.kitabın tamamı sadece bir mektup.bir kadının,insan için en zor anında,en ağır acıyı yaşadığı bir zaman ve mekan da yazdığı,duygusal ve dramatik bir mektup.okuyun.