Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Melis Esim Çatal

Yenilgi, yenilgim, benim ölmez cesaretim sen ve ben fırtınada birlikte güleceğiz ve biz ikimiz, derin mezarlar kazacağız içimizde ölmekte olanlara Halil Cibran
Reklam
Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım Öyle çok değerliymiş ki zaman Hep acele etmem bundan. Jose Martì
Fotoğraf
Westry aniden bir adım geriledi. "Kendine bir bak," dedi. "Rüya gibisin. Fotoğrafını çekeceğim." Sırt çantasından bir fotoğraf makinesi çıkardı ve duvara yaslanmamı söyledi. "İşte," dedi, flaş patladıktan sonra. "Mükemmel." "Şimdi sıra sende," diyerek fotoğraf makinesini elinden aldım." Ben de senin fotoğrafını çekmek istiyorum. Bu geceyi, bu anı hatırlamak istiyorum." Westry kabul etti ve tıpkı benim yaptığım gibi duvara yaslandı. Objektifin ardından gözlerine bakıp düğmeye basmadan önce bu anı sonsuza dek hatırlamayı umuyordum.
Sayfa 160Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Zavallı hafıza! Günden güne yaşlandığını hissettiğimiz vücutlarımız, şu toprak yığınının üzerinde sürekli ayakta kalmaya çalışır durur. Bir hüzünlü bakışı yıllarca unutmaz. Bir sözü bir tebessümü yıllarca saklar. Etrafında, baş dönmesini andırır bir hızla geçen hatıraları korur. Bu duruma tahammülün yavaş yavaş bitmesiyle, bize ümit veren gelecek de biter. Hayatımıza yoldaş olan geçmiş, unutulmuş denizinde mahvolur. O zaman öldürücü bir şekilde kanayan bir yara gibi bizi mezarın kapısında bırakarak hizmetini terk eder.
Reklam
Minik eller
Zavallı çocuklar! Sizin o mini mini elleriniz Asya vahşetinin ortaya çıktığı ve birkaç asırdan beri insanlığın boynuna dolanan tutsaklık zincirlerini kırmak için değil, belki kendiniz gibi küçük kuşları, güzel çiçekleri okşamak içindir.
Beklemek
Her gelmenin gelmek demek olmadığını, haliyle de her gitmenin aslında gitmekten sayılmayacağını daha bebeyken öğrenmiştim. İlk annem gitmişti benden. İki yaşındayken abiydim çünkü ve kardeşimin ona benden daha çok ihtiyacı vardı. Tamam dedim çaresiz, sıramı beklerdim. Ama sıra hiç gelmezdi. Çünkü sıranın bana gelecek gibi olduğu zamanlarda bir sürü kardeşim daha oldu. Öyle öyle büyüdüm işte... Anladım hep durumu ve hak verdim anneme. Ne kızdım ne sitem ettim. Bekledim yine de... Dizimi masanın köşesine çarptığımda, mahalledeki çocuklardan dayak yediğimde, babam ilk tokatı attığında... İçime içime ağladım hep. İçime içime ağladım ve bekledim. Annemi bekledim. Koşup gelseydi annem, sarılsaydı bana, yapıştırsaydı kafamı göğsüne, ortalığı ayağa kaldırırcasına ağlardım. Ama annem hiçbirine gel-e-medi. Hep çok işi vardı çünkü! Öyle öyle, kimselere göstermeden içime içime ağlamayı öğrendim. Demem o ki ben şimdi sana kalk gel demem. Beklerim hep ama gel demem. Diyemem. Çünkü öyle öğrendim. Canım çok yanıyor şu an. Eğer gelirsen, sarılırsan bana, yapıştırırsan kafamı göğsüne, ortalığı ayağa kaldırırcasına ağlarım. Ama gel demem. Diyemem. Öyle öğrendim çünkü. Öyle büyüdüm. Gelmezsen işi vardır derim. Oturur beklerim. Gelirsen ne iyi edersin. Gelmezsen bir şey demem. Beklerim...
Sayfa 333
Uzaklarda bir yerlerde hiç yaşanmamış güzel günler, serüven duygusunu akılla birleştirebilecek insanları bekliyor. Don Kişot, Che ve sen, bence bu insanlığın öncülerindensiniz. Sizi düşündüğümde, yüzümü gölgeleyen endişe bulutları kayboluyor, sevinçle doluyorum. İnsanlık biraz daha güzel görünüyor gözüme. Seni tanımış olmak hayatımdaki en büyük ayrıcalıklardan biridir. Çünkü sen, yaşamı güzel kılan o ender insanlardan birisin.
muhalefet
Bizi güzel kılan yanımız, muhalif olmamızdı. Kaybeden taraf olmamız. Bana kalırsa, devrimciler hep muhalefette kalmalı, hep aykırı olmalı. İktidar; kirletiyor. Biz dünyanın dönüşümünü, iktidara gelmeden gerçekleştirmeliydik.
Kaybetmek
Hikayemin bitiş noktası burasıydı. Aşık olmuş ve kaybetmiştim. Ama en azından sevmiştim. Her şey altüst olmasına rağmen bu karanlık, ıssız gecede beni rahatlatan tek gerçek buydu.
Sayfa 233Kitabı okudu
Reklam
Fotoğraf
Fotoğraf makinesini hiç yanından ayırmaz, daha sonra baktığınızda içinizi acıtacak siyah-beyaz bir kareye sizi tutsak edebilirdi her an.
Sayfa 102Kitabı okudu
kargo
Sana buraya bir şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun! Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun.
Yara almıştık bir kere. Kaderimiz belliydi artık.
Ertuğrul Gazi
Koca bir Ertuğrul Gazi de olsan, elden ayaktan düştün mü, uzakları özlersin besbelli... Gitmeyi canının çekip gidemediğinden...
Saatler de böyledir. Sahiplerinin mizaçlarındaki ağırlığa, canı tezliğe, evlilik hayatlarına ve siyasî akidelerine göre yürüyüşlerini ister istemez değiştirirler.
623 öğeden 601 ile 615 arasındakiler gösteriliyor.