Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
o dünya seyyahı, kendi aklına dedi ki: Madem bu kâinatın mevcudatıyla mâlikimi ve hâlıkımı arıyorum. Elbette her şeyden evvel bu mevcudatın en meşhuru ve a'dasının tasdikiyle dahi en mükemmeli ve en büyük kumandanı ve en namdar hâkimi ve sözce en yükseği ve akılca en parlağı ve ondört asrı faziletiyle ve Kur'anıyla ışıklandıran Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'ı ziyaret etmek ve aradığımı ondan sormak için Asr-ı Saadete beraber gitmeliyiz diyerek, aklıyla beraber o asra girdi. Gördü ki: O asır, hakikaten o zât (A.S.M.) ile, bir saadet-i beşeriye asrı olmuş. Çünki en bedevi ve en ümmi bir kavmi, getirdiği nur vasıtasıyla, kısa bir zamanda dünyaya üstad ve hâkim eylemiş.
Damada nasihat ❀
Peygamberimiz Hz. Ali’ye dedi: “Ey Ali! Kızımı sana cariye olarak veriyorum, ama unutma ki sen de onun kölesisin.” Kadın, ailede zaten hep hizmet edendir. Ama köle olamayan eşler, o cariyeyi çoğu zaman ezerler. Peygamberimiz aile içerisinde eşit bir konum belirlemekteydi. Cariye olmaya karşılık, köle olmak. Aslında köle daha çok hizmet edendir. O, çocuklarına Adl ismi ile yönelen adaleti seven bir Babaydı (a.s.m.)...
Reklam
Enes b. Målik (ra)'dan nakledildiğine göre Allah Resülü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Üç şey vardır ki; bunlar kimde bulunursa o kişi imanın tadını alır: Allah ve Resûlü (s.a.v)'i her şeyden çok sevmek. Sevdiğini sadece Allah için sevmek. Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra, tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak kadar korkunç ve tehlikeli görmek" (el- Buhari, "Îman", 14: "İkrah", 1; "Edeb", 42; Müslim, "Îmân" Ayrıca bkz. et-Tirmizi, “İmân", 10 [2624]). Bu hadisin şerhi bağlamında Muhammed Taki Osmani Inamu'l-Bari adlı eserinde şöyle dedi: "Bir şeyin tatlı olması kelimenin tam anlamıyla onun şekerli olduğu anlamına gelir. Ancak buradaki "tat"tan kasit seker ve melas değildir. İmanın gerekliliklerini yerine getiren kişinin karşılaştığı zorluklardan zevk ve keyif almasıdır. Bu zorluklara katlanmak artık o kişi için keyifli ve zevklidir. Allah'ın emirlerini yerine getirmekten dolayı duyulan haz, neşe ve memnuniyet dünyevi zevkleri aşan bir şeydir. Bu, Allah'ın ancak seçkin kullarına bahşettiği bir hâldir. İmanın tadı denilen şey de budur."
Çiştiyye'yi ehl-i bid'at olarak etiketleyen kişilerle ilgili olarak Eşref Ali et-Tehä nevi Melfüzát'ında şöyle dedi: "Gerçek şu ki Çiştiyye tarikatı Sünnet'e sıkı sıkıya bağlıdır. Bu hususu gözler önüne seren hadiselerden biri şudur: Celälüddin Panipati hastalandığında yataklara düştü. Doğrulmak bile onun için çok güç hale geldi. İlacı getirildiğinde hizmetçisinden kendisini yataktan yere indirmesini istedi. Hizmetçinin Şeyh'in emrini yerine getirmekten başka çaresi de yoktu. Yere oturdu, ilacını aldı ve şöyle dedi: "Bildiğim kadarıyla Nebi (s.a.v) in sünnetinde yataktayken bir şey yemek veya ilaç içmek sabit olmamıştır." SübhanAllah! Hasta ve mazur birisi için yatakta yiyip içmek caiz olmasına rağmen Celålüddin Panipati Sünnet'e muhalif davranmamak amacıyla zor olanı tercih etti. Sünnet'e muhalif davranmaktan bile kaçınan bu insanlar nasıl olur da Din'de bid'at ihdas etmekle itham edilir? Kendisi gibi düşünmeyenleri bid'atçı ilan etmek ne yazık ki günümüz insanının adeti haline geldi. Imdadullah et-Tehånevi'nin, "Bir günah işlerseniz derhal tevbe edin ve sålih amel işleyerek bunu telafi edin. Tevbeyi asla geciktirmeyin" şeklindeki sözüne Muhammed Taki Osmani şunu ekledi: "Günahı nerede işlediyseniz hemen orada tevbe etmelisiniz ki mahşer günü tevbe ettiğiniz yer tevbenize şahitlik etmiş olsun"
Hz. Muhammed (s.a.v.) dedi ki : Ben ilmin şehriyim, Hz. Ali(k.v.) ise kapısıdır.
Ebû Talip ölmek üzereyken, Resulullah (s.a.v.) ona şöyle dedi: La ilahe illallah de ki, kıyamet gününde bu sözleri senin lehine şahitlik edeyim. Ebû Talip şöyle cevap verdi: Kureyş beni ayıplayıp da, “ölüm korkusu ona bunu söyletti” Demeyecek olsaydı, onu söyleyerek seni sevindirirdim. Bunun üzerine Yüce Allah sen sevdiğini hidâyete erdiremezsin, bilakis Allah dilediğine hidayet verir. Hidâyete girecek olanı en iyi O bilir. Müslim, İman, 42;Zâdu’l-mesir, 6/231
Sayfa 1943 - İZ YayıncılıkKitabı okuyor
Reklam
Peygamber'in (sav) Huneyn Savaşından sonra ganimet dağıttığı sırada yaşananları örnek olarak verebiliriz: Ganimetlerin en çok Kureyşlilere, yani kendi ailesine ve akrabalarına verildiğini biliyoruz. Halbuki o güne gelinceye kadar savaşlar Medinelilerin yardımıyla yapılmış, hatta Mekke'nin fethi bile o sayede olmuştu. Dağıtımdan hoşnut olmayan bazı Medineli gençler, "Muhammed akrabalarını buldu, bizi unuttu." dedi. Ravi diyor ki: "Bu sözler üzerine Peygamber o kadar kızdi ki alnındaki damarlar kabardı. Fakat sonra kendi kendine, "Musa'ya kavmi bundan daha ağırını söylemiști de o sabretmişti." dedi. Efendimiz (sav) burada bir anlık öfke ve hayal kırıklığıyla hareket etmemiş, Musa a.s'ı kendine örnek almış, ilkeleriyle hareket ederek sakinleşmiş ve gerekeni yapmıştır. Kıssaların işlevi budur. Bir olay ânında gereken model, hafiza arşivinden çıkarılarak örnek alınır. Bu sebeple kıssaları çok iyi hazmedersek günlük hayatın içerisinde, ihtiyacımız olduğu anda onları hatırlayabilir ve örnek alabiliriz. Kıssalar hayatın içerisinde bize yol gösteren haritalardır. Bizden önce bu yollardan geçen ve ayağı kaymadan menzile ulaşanların örneklikleridir. Bu nedenle kıssalar, başkalarına peygamberler tarihini anlatmaktan çok kendimize ilkelerimize göre yaşamamız gerektiğini hatırlamak içindir.
Hadis Bezzâr
Rivayete göre Rasulullah (s.a.v.)' denildi ki: Falanca kişi gece namaz kılıyor, sabah olunca hırsızlık yapıyor. Rasulallah (s.a.v.): " Namazı onun böyle yapmasına engel olacak." dedi. Namaz, mükemmel bir şekilde kılındığında, sahibini kötülüklerden alıkoyar. Onu, Allah'tan uzaklaştırmaz, bilakis daha da yaklaştırır.
Sayfa 1980 - İZ YayıncılıkKitabı okuyor
insana verilen dört temel meziyet, insanlık tarihinin dönüm noktaları olarak yaşanmıştır. Peki, bu peygamberler bunları yaptılar da Efendimiz Aleyhisselâm ne yaptı? Bunu görebilmek için bugün elimizde bulunan Matta İncili'ni okuyarak bu gerçeğe ulaşılabilir. Orada şu sözler yer alıyor: "Ne zaman havariler İsa Aleyhisselâmın ayrılacağını hissetiler, o zaman üzülmeye başladılar. O da onlara dedi ki; Bakın ben ayrılıyorum diye üzülmeyin. Ben ayrılacağım ki her şeyi tanzim edicinin gelmesine zemin hazırlansın." Peki, kim o? Tabii ki Efendimiz Aleyhisselâm. Yani diğer peygamberler ayrı ayrı insanlık tarihinde yeni safhalar açmıştır. Ama Son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.) her şeyi tanzim etmiştir. İlmi, ahlakı, ekonomiyi ve hukukun temel kuralı olan adaleti düzenlemiştir. İşte bundan dolayıdır ki Efendimiz Aleyhisselâm bütün insanlığın en önemli şahsiyetidir, dönüm noktasıdır.
Sayfa 47
O, bir taraftan ağlıyor, bir taraftan da: "Ey Talha! Yıldız dolu şu semanın altında seni toprağa serili görmek bana çok ağır geldi." diyor, (İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, c. 7, s. 242) eli ile Talha'nın yüzünde ve sakalında oluşan tozları temizliyordu. Birkaç kez bu cümleyi Hz. Ali tekrarladı ve sonra Hz. Hasan'a dönerek dedi ki: "Keşke baban, yirmi yıl önce ölseydi de bu günleri görmeseydi." (Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, c. 9, s. 150)
Reklam
Efendimiz Hz.Muhammed Aleyhisselam
* Efendimiz, hilm sahibiydi. Tahrik edici sebeplere rağmen son derece vakar ve sebatkâr davranırdı. * Acı ve eziyetlere dayanır, sabırla hareket ederdi. * Hiç kimseden kendi nefsi adına intikam almamış, fakat konu Din olduğu zaman gerektiğinde şiddet ve celadet göstermişti. * Nefsi için asla öfkelenmez, çok çabuk hoşnut olurdu. * Gelmiş ve gelecek
... mızrağının ucu da insanla konuşmadıkça kıyamet gerçekleşmez.
Ebû Saîd el-Hudrî anlatıyor: Kurdun biri, koyuna saldırarak onu yakaladı. Çoban, koyununu kurdun elinden kurtarmak istedi ve çekip aldı. Kurt, ön ayakları üzerine dikilerek çobana şöyle dedi: "Allah'ın bana gönderdiği rızkı elimden çekip almakla Allah'tan korkmuyor musun?" Çoban: "Çok tuhaf, bir kurt benimle bir insan gibi konuşuyor." dedi. Kurt: "Ben sana daha ilginç bir şey söyleyeyim mi? Muhammed, Medine'de, gelmiş ve geçmişten haberler veriyor." dedi. Çoban, koyunlarını önüne kattığı gibi Medine'nin yolunu tuttu. Sürüyü bir yere bıraktıktan sonra, Allah Resûlü'nün huzuruna gelerek başına gelen olayı anlattı. O sırada Allah Resûlü'nün emri üzerine namaz için insanlara çağrı yapıldı. Daha sonra, Efendimiz dışarı çıktı ve çobandan, başına gelenleri cemaate de anlatmasını istedi. Allah Resûlü şöyle buyurdu: "Doğru söyledi bu adam. Allah'a yemin ederim ki; vahşi hayvanlar, insanlarla konuşmadıkça kıyamet kopmaz. Hatta, ayakkabısının bağı ve mızrağının ucu da insanla konuşmadıkça kıyamet gerçekleşmez."
Sayfa 417Kitabı okudu
Lisanda hafif, mizanda ağır duâ
سُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ، سُبْحَانَ اللَّهِ العَظِيمِ Sübhân’allâh ve bi hamdihî, sübhân’allâhi’l-‘azîm. Ma‘nâsı Allâh’a hamdederim. Yine büyük olan Allâh’ı, tekrar tesbîh ederim” demektir. (Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhî, 12. c., 429. s., 2189 numaralı Hadîs-i Şerîf.) Ve yine bu mevzûda Ebû Zerr (r.a.) Resûlullâh (s.a.v.)’in şöyle buyurduklarını rivâyet etti: “Allâh’a sözlerin en sevimli olanını sana haber vereyim mi?” dedi ve devâm ederek: “Allâh’a sözlerin en sevimli geleni şübhesiz ki: Sübhânallâhi ve bi hamdihî” cümlesidir.” (Müslim)
Mirac
Hakk'ın, şanlı elçisine büyük bir hüzün gelmişti, Onun, bütün semaları gezeceği gün gelmişti. Akılların ermediği binbir lutuf, binbir nimet Görülecek kutlu gece ermiş idi en nihayet. Ağırlamak üzre onu, o sevgili Peygamber'i, Yere, göğe emir gitti, ne yapılsa vardı yeri. Toprakla su âleminde, hüküm süren kanunlara, "Çalışmayı
30.Bölüm: Medine'nin En Hüzünlü Günü: Resûlullah'ın Vefatı
"Bakışlarını semaya doğru kaldırdı ve bir şey söylemeden dakikalarca öyle durdu. Sonra birden, 'Kardeşlerimi çok özledim!' dedi. İçimizden biri sordu: 'Ya Resulallah! Kardeşlerin bizler değil miyiz?' Efendimiz (s.a.v.) şöyle yanıtladı: 'Hayır, sizler benim ashabımsınız. Kardeşlerim onlardır ki beni görmedikleri hâlde bana iman ettiler, sesimi işitmedikleri hâlde davetime koştular. Benimle aynı zamanı, aynı zemini paylaşmamalarına rağmen, sanki ben içlerinde yaşıyormuşum gibi benimle beraber yaşadılar.' Bir müddet sessizlik oldu. Sonra Efendimiz (s.a.v.) dedi ki: 'Ben o kardeşlerimi, kıyamet günü o dehşetli anlarda tanıyacağım."
Sayfa 332 - Profil KitapKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.