Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Şehrin gürültüsüyle beraber ay ışığı sızıyordu odama: müzik dolapları, otomobiller, küfürler, köpek havlamaları, radyolar... Hep beraberdik. Aynı bok çukurunun içindeydik hepimiz. Kaçış yoktu. Zamanı geldiğinde sifonumuz çekilecekti.
Weimar Cumhuriyeti
İki savaş arası Almanya'ya dair algımızın Nazizmden kaçan, II. Dünya Savaşı ve diktatörlük travmalarını üzerinde taşıyan bir tarihçi kuşağı tarafından belirlendiğine dikkat çeken ve yakın tarihli bazı araştırmalar sayesinde Almanya'nın ilk demokratik cumhuriyetine yönelik olumsuz ve karamsar tablonun biraz olsun hafiflediğini söyleyen Storer, dönemin olumsuzluklarının yanı sıra şunların da göz önünde bulundurulmasının daha doğru olduğunu savunuyor: 1-) Weimar Cumhuriyeti, Britanya, Fransa ve ABD'den önce kadınlara eşit oy hakkı tanıdı ve 1920'lerin ortalarında yerleşik demokrasilerden çok daha fazla kadın parlamentere sahipti. 2-) Eşcinselliği yasaklayan yasa neredeyse kaldırılıyordu. Avrupa'nın birçok yerinden eşcinselin, o dönem daha özgür oldukları Almanya'ya taşınması bunun kanıtı. 3-) Ayrıca Weimar Cumhuriyeti rakipsiz bir bilimsel ve sanatsal güce sahipti; kuramsal fizik ve felsefe alanında geliştirilen yeni kuramlar insanlığa büyük fayda sağladılar. 4-) Weimar Cumhuriyeti, son derece etkili yeni müzik, mimari ve görsel sanat tarzları da sağladı. Dönemin Alman sineması Hollywood'la yarışıyordu ve sinemanın bir sanat biçimine dönüşmesine yardımcı olan, teknik ve biçimsel yenilikler getirdi.
Sayfa 98 - Weimar Cumhuriyeti'nin Kısa Tarihi-Colin Storer (kitap tanıtımı)Kitabı okudu
Reklam
" Bütün gün ne yapıyorsun Yatakta kalıyorum Çok kötü bu Yok değil. Hoşuma gidiyor Bu acıyor mu? Devam et , mühim değil Bütün gün yatakta kalmanın nesi hoş? Kimseyi görmek zorunda kalmıyorsun İyi bir şey mi bu sence? Evet, tabii Ne yaparsın yatakta Bazen radyo dinlerim. Ne dinlersin Müzik, konuşmalar Kızları düşünür müsün? Tabii.ama onlar bitti benim için Böyle düşünmemelisin. “
Sayfa 103 - Metis Yayınları
-ne güzel bir tanımsın-
“Romancılar garip insanlar,” dedi, “öyle olmasa dünyanın içinde kendilerine başka dünyalar kurmaya kalkışırlar mıydı?” “Aman bunu her yerde söyleyip romancıları kızdırmayın, peki siz nasıl romanları seversiniz?” diye sordum. Biraz düşündü, “Bilmem, galiba en çok tavan arası gibi olanları...” dedi. “Tavan arası mı?” “Evet, darmadağınık, bir sürü eşyayla dolu, sihirli bir tavan arası gibi,” dedi, “okurken kendinizi orada kaybeder, bütün o eşyanın içinden kendinize göre bir şeyler bulursunuz ama sonunda bir bütün olduğunu anlarsınız...” Sigarasından bir nefes aldı, “Zaten hayatımızda böyle değil midir?”
Sayfa 84
Rahmetli hocam Şevki Sevgin
Kendileri gece yarısından sonra sabaha karşı kalkarak ibadet ve zikirler ile meşgul olur, sabah namazından sonra da bahçedeki 200 civarındaki gülü sulayıp bakar ve güneş doğduktan epey sonra yatıp öğleye kadar istirahat eder, yemeğini yedikten sonra da radyoya Öğle arası programlarına katılmak için giderdi. Yetiştirdiği güllerden Radyodaki eş dost ve sevdiklerine hediye eder Radyo camiası ve tanıdıklarının yanında "Gül Baba" ismi ile tanınırdı
Sayfa 9
Josephine Pesaresi/Eşinin Ardından...
İnsanlar ilk andan itibaren nedenini öğrenmek istedi. Neden? Neden? Tanrım,bu sorudan nasıl da nefret ettim. Benden yüreğimi yerinden söküp atan bir olayı açıklamam bekleniyordu.İntihara iliştirilen damga,o korkunç damga yaşadığımız dayanılmaz acıyla birleşti. Onu kaybetmiş olduğumuzun farkına varışımla birlikte suçluluk ve sorumluluk duygusu başladı. Kendimi kocamın ıstırabının derinliğini anlayamamakla ve onu hastaneye yatırmamakla suçladım. Çocuklarımız onunla olan ilişkileri yüzünden suçluluk hissetti. Oğlumuz ergenlik çağındaydı ve babasıyla arası pek iyi değildi. Büyük kızımız bu felaketin olacağını hissettiğini, o gün yüzmeye gitmek yerine hislerini dinleyip babasının yanında kalmış olması gerektiğini söyledi. Küçük kızımız babasının bulunduğu odayı kendi odasında müzik dinlemek için terk etmemesi gerektiğini düşündü. "Suçluluk" ve "keşkeler" çoğaldı, Sanki sonsuzdular,özellikle benim için. Bu olaydan önce bize çok yakın olan kocamın anne babası onun depresyonu için beni suçladı ve evimize gelmeyi reddetti(((
Ayrıntı Yayınları
Reklam
Cemal Süreya Gözünden Ahmet Arif
AHMED ARİF «Bir şair: Ahmed Arif  Toplar dağların rüzgârlarını  Dağıtır çocuklara erken» «Hasretinden Prangalar Eskittim» kitabıyla Ahmed Arif’in şiiri de gün ışığına çıktı. Böylece Ahmed Arif’in Türk şiirinde zaten öteden beri sağlamış bulunduğu yer, okurun gözünde de matematik bir kesinlik kazandı. Sanırım, bu yer, bundan sonra en az
Karyolama oturup kendime bir içki koydum.Kapımı açık bırakmıştım.Şehrin gürültüsüyle beraber ay ışığı sızıyordu odama:müzik dolapları, otomobiller, küfürler, köpek havlamaları, radyolar... Hep beraberdik.Aynı bok çukurunun içindeydik hepimiz.Kaçış yoktu.Zamanı geldiğinde sifonumuz çekilecekti.
"..., sihirli bir tavan arası gibi," dedi, "okurken kendinizi orada kaybeder, bütün o eşyanın içinden kendinize göre bir şeyler bulursunuz ama sonunda bütün bu karışıklığın, dağınıklığın aslında bir bütün olduğunu anlarsınız..." Sigaradan bir nefes aldı, "Zaten hayatımız da böyle değil midir?"
Aşk Arası
Seni seviyorum! Okulun koridorlarında yürürken başını yerden kaldırmamanı seviyorum. Ürkek adımlarla dolaşmanı, her an başına bir kötülük gelecekmişçesine tedirginlikle yürüyüşlerini, öğrenci eylemleri başladığında gözlerinde biriken korkuyu, iki kızın dışında arkadaş edinmemeni seviyorum. Ablalarına olan saflık derecesindeki bağlılığını
Sayfa 110Kitabı okudu
166 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.