Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Yeniden Bak...”
O olmadan yaşayamam deme! Yaşarsın. Hatta o olmadan, daha çok, daha iyi yaşarsın. Çocuğu ölen anneler nasıl yaşıyorsa, Renkleri göremeyen biri nasıl umut ederek hayatta kalıyorsa, Sen tüm dünyayı gezme şansına sahip iken, bir adım bile yürüyemeyen insan nasıl hayatın içinde var oluyorsa, Doksan yaşında insanlar hâlâ çalışıyor, didiniyorsa, Yıldız Tilbe, sevdiği adamın evli olduğunu öğrenip nasıl kanser oldu ve yine de unuttuysa, öyle yaşarsın. Adım at! Pencereyi aç. Seni kahreden müziği değişir. Gerçekten şartları hiç olmadığı halde mücadele eden insanları hatırla. Aç artık perdeyi! Yeni bir gün, yeni bir sen doğsun. Bugün yeniden yaşamaya başladığın ilk gün olsun.
"Sevdalık çekerken nasıl oluyorsa artık, insanın aklı çalışmıyor.Vallaha çalışmıyor."
Reklam
Halbuki, insan bir özne' olarak sevilmek ister.
Ama soyutlamasını sevenler, bir 'nesne' olarak severler bizi. Bir proje olarak. Yahut, kafalarındaki projenin bir parçası olarak. Burada da, yine bir 'soyutlama' sevgisi çıkar karşımıza. Asıl sevilen biz değilizdir, biz, zihindeki soyutlamaya uygunluğumuz, o projenin gerçekten işgören bir parçası oluşumuz, bir nesne olarak bizden bekleneni vermemiz ölçüsünde bir anlam taşırız. Ve artık bir işe yaramayan 'nesne'lerin yeni mekânı nasıl çöp tenekesi oluyorsa, aynı şekilde 'nesne' olarak, 'işe yaradığı' ölçüde sevilenler, işi bittiği anda soyutlama apartmanının proje dairesinden alınıp sevgi çöplüğüne bırakılır çarçabuk.
Sayfa 75 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Yaşamın , surekli bir cephe almak oldugunu, Mahmud'dan ogrendim. Hiç bir seyin bir dakikada olup bitmis ve mükemmel olmadığını ; her şeyin her dakika yeniden kurulması ve kurtarılması gerektiğini. Yoksa dayanamazdım . Herkes nasıl , yaşamasının bir yerinde, olup bitmis mutlak bir mutluluk umuyor ve ulaşamadan oluyorsa, bende öyle ümitler bekliyordum. Şu kadar yıl ıstırap , şu kadar yıl zahmet cekecegim; sonra mesut olacağım . Artık hep mesut. Devamlı ve surekli olarak. Kesintisiz. Bu yanlış tutum insanı çürütüyor . Dayanıksızlıgın nedeni bu. Istırap uzuyor,genişliyor,yayılıyor; zahmetle oraya buraya buladiyor,yapışıyor. Saadet bir türlü gelmiyor. Kurulmuyor,kurulamıyor . Halbuki insan hayal imkanlarını direnme gücü ve yaşama sevinciyle orantılı olarak ayarlamalı. Yaşamasını bir mucadele dengesi haline getirmeli. O zaman yenilmek yok. Hic olmazsa yenilginin bir bozguna , kan kusturucu bir paniğe dönmesi yok.
Sayfa 403 - T.İş. Bankası YayınlarıKitabı okudu
Herkes nasıl, yaşamasının bir yerinde, olup bitmiş mutlak bir mutluluk umuyor ve ulaşamadan ölüyorsa, ben de öyle ümitler besliyordum. Şu kadar yıl ıstırap, şu kadar yıl zahmet çekeceğim; sonra mesut olacağım. Artık hep mesut. Devamlı ve sürekli olarak. Kesintisiz. Bu yanlış tutum insanı çürütüyor. Dayanaksızlığın nedeni bu. Istırap uzuyor, genişliyor, yayılıyor; zahmetler oraya buraya bulaşıyor, yapışıyor. Saadet bir türlü gelmiyor.
Sayfa 403
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sevdalık çekerken nasıl oluyorsa artık, insanın aklı çalışmıyor.
----197 ---- İYİ Kİ VARSIN İyi ki varsın, Sen varken, ne oluyorsa bu tadı kaçmış hayatta olsun varsın... Sen yanımdasın ya, varsın cümle âlem çarpıp kapılarımı en uzak şehirlere varsın.
Sayfa 158Kitabı okudu
İnsanların özgürlükleri kısıtlayan koşul ve baskılara ne denli çabuk alıştıklarına bakarak dehşete kapılıyorum. Evet, insanlar doğal yaşamlarında bazı değişiklikler olduğunu, başlangıçta bunun pek farkına varamadıklarını, gerçeği daha sonra anladıklarını, ama o zaman artık iş işten geçmiş olduğunu soğukkanlılıkla söyleyiveriyorlar. İşitme ve tat alma duygusunda zamanla nasıl bir yozlaşma oluyorsa, baskıya dayanamamak bilinci de zamanla yozlaşıyor olmalı. Kişi kendisine yöneltilen saldırılara karşı koymak için çırpınır ve didinirken yavaş yavaş o saldırıları unutuyor ve hiçbir şey olmamış gibi davranmaya başlıyor.
Birkaç ay içinde oldukça değişebiliyordu odalar, her şey yerli yerinde kalsa bile. Ne kadar eski püskü olsalar da, nesneler yine de, artık nasıl oluyorsa, eskiyecek gücü buluyorlardı bir yerlerden.
Sayfa 687
170 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.