Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
77 syf.
·
Puan vermedi
Bireyi prangalara bağlayan dört zindandan (naturalizm, sosyolojizm, historizm ve "kendim") kurtuluş yollarını irdeleyen, bireyi düşünmeye, "insan olmaya" yönlendiren ve bunları anlaşılır bir dille anlatan Ali Şeriati'nin, bir konferansından kitaba aktarılmış okunması gerekli bir kitaptır. Ayrıca Bilim-Din ilişkisi, bütünlüğü, sonuç kısmında açıklığa kavuşturulmuştur.
İnsanın Dört Zindanı
İnsanın Dört ZindanıAli Şeriati · Fecr Yayınları · 20174,944 okunma
512 syf.
8/10 puan verdi
Emile Zola'nın okuduğum ilk romanıdır. Naturalizm'e nasıl yaklaşmam gerektiğine karar veremediğimden (bu akım bazen abartılmış ruh halleri gibi geliyor bana ve okurken yoruyor) bu kitap beni biraz zorladı. Buna rağmen Zola, tarzına saygı duyduğum bir yazardır ve Nana'nın başarılı bir roman olduğunu düşünüyorum. Okunması ve eleştirilmesi gereken bir kitap.
Nana
NanaEmile Zola · İş Bankası Kültür Yayınları · 20214,337 okunma
Reklam
Büyük Yunan fikri hamlesi üç büyük filozoftan başlar; Sokrat, Platon, (Aristo)... Sokrat, "neden", "niçin" den evvel, "nasıl" ı getirmiş olan adamdır. Buraya çok dikkat edin, buna metot derler. Felsefede ve ilimlerde metot başta gelir. Mesela, hadis ilmi, usul-ü hadis vardır. Hukuk ve usulü vardır. Usul ölçüsünü dünya yüzüne getiren Sokrat'tır. Çünkü esas olan onun neticesinde elde edilir. Platon, (ide)ler alemini getirdi, idealizm... Onca bütün eşya ve madde göklerde, coğrafi manada değil, itilalarda, yükseklerde mevcut fikirlerin suretlerinden ibarettir. Madde diye bir şey yoktur. Fikir vardır. Fikrin doğuşlarıdır madde... Buna idealizm derler. Onun için maddeciler şiddetle itiraz ederler idealizme... Onlarca yalnız madde vardır... (Aristo) da maddeye yönelik ilmi getirmiştir. Realizm, Rasyonalizm ve Natüralizm... Müessir üzerinde derinleşmiştir...
Émile François Zola (2 Nisan 1840 – 29 Eylül 1902), Fransa'da natüralizm akımının öncüsü olan ünlü bir yazardır. Zola'nın edebiyat dışındaki şöhreti ise, Dreyfus Davasında takındığı aydın tavrından kaynaklanmaktadır. 1897 yılında Fransız ordusunda Yahudi olması nedeniyle askeri yargının duyarsızlığına kurban giden yüzbaşı Dreyfus’u hükümetin bütün baskılarına rağmen savunan ve Fransa devlet başkanına hitaben “İtham Ediyorum” makalesini yayınlayan Zola, baskılardan dolayı Fransa'yı terkedip bir süre Londra'da yaşamak zorunda kaldı. Çabaları sonucunda Dreyfus Davası'nın yeniden görülüp adaletin yerini bulması sonucu yurduna döndü. Émile Zola, 1902 sonbaharında, kaldığı otelin yatak odasında duman zehirlenmesinden öldü. “Nana”, “Germinal” ve “Meyhane” en tanınmış romanlarıdır. Tüm romanlarında,doğal ve gerçekçi bir tarzla, hayatın zorluklarından bahsedilir. Örneğin Nana adlı romanda yokluktan dolayı batağa sürüklenen bir genç kızın dramı, büyük bir gerçekçilik ve dramla anlatılır.
Natüralizm
Ünlü natüralist evrimci biyolog J. B. S. Haldane, şu sözleriyle natüralist paradigma içerisinde zihne güven duymanın zorluklarını itiraf etmektedir: “Eğer zihinsel süreçlerim tamamen beynimdeki atomların hareketleri tarafından belirleniyorsa, inançlarımın doğru olduğunu varsaymam için hiçbir gerekçe yoktur… ve dolayısıyla beynimin atomlardan oluştuğunu varsaymak için de hiçbir gerekçem yoktur.”
77 syf.
9/10 puan verdi
''Şeriati, baştan sona bir başkaldırıdır.'' Ali Şeriati, okudukça fikirlerine aşina oldukça beğendiğim birisi. Hala kendisiyle Hallac-ı Mansur'la alakalı görüşlerinde hemfikir değilim. Kitap kısa olmasına rağmen içindekiler oldukça uzun. Şöyle ki; Şeriati bir kapı aralıyor. Araştırmaya, sorgulamaya açık. Tabiat, tarihsel, toplumsal ve bireysel sorgulamalar. Bunların kurumsal isimleri ise: Naturalizm, Historizm , sosyolojizm,ve İnsanın kendisi. İlk üçünden kurtulmanın yollarından bahsederken dördüncüsünün zorluğuna dikkat çekiyor. Kendi zindanında kalmak. Burada kendisinin değindiği gibi bende Sartrevari bir hava gördüm. Zannediyorum ki Şeriati'nin birçok eserinde bu hava mevcut. Ve Nietzsche üzerinden örneklemesi çok hoşuma gitti. 20.yüzyıl yabancılaşması konusunu da anımsatıyor sonlara doğru. Din-bilim, din-toplumsal ilişki, din ve kadercilik, din ve bireysellik vb. konuları çoğaltabiliriz. Şeriati, hiçbirine değinme amacı gütmeden hepsine dair paylaşımlarda bulunuyor. Bu yüzdende kısa hacimli kitap alt başlıklarla (yazarın söylediği, okurun düşündüğü ama kitapta bulunmayan) uzuyor gidiyor.
İnsanın Dört Zindanı
İnsanın Dört ZindanıAli Şeriati · Fecr Yayınları · 20174,944 okunma
Reklam
‘’ Aslında ben ne Naturalizm'i, ne Sosyolojizm'i, ne de Historizm'i tümüyle yadsıyorum; üçünü de kabul ediyorum. Ancak benim kabul edişim şu anlamdadır: İnsan -ki asıl onu anlatmak istiyorum-, bu varlık seçebilir, seçme yeteneği ve imkanı vardır. Bu varlık kendi gelişim ve olgunlaşma süreci içinde gerçekten de bir açıdan ve bir bakıma doğal ve maddi bir oluşum, bir görüngü, bir bakıma Tarih'in biçimlediği bir görüngü, bir bakıma çevre ve toplumunun biçimlediği bir görüngüdür. Bir boy (aşiret) düzeni içinde, boy düzeni yaşama biçimi bireylerin üzerinde ruhsal ve düşünsel özellikler meydana getirebilir, boy düzeninde yaşayan bu yaşama biçimini seçmiş değildir, hiç kimse bunu seçmemiştir, özel bir toplum ve üretim düzeni onları ister istemez çadırda oturan göçebeler durumunda kılmıştır, üretim düzenleri bunu gerektirmiştir. Tabii şartlar da bir başka topluluğun avcılığa koyulmalarına, avcı olmalarına. ormanda yaşamalarına yol açmıştır.‘’
Emile Zola
Émile François Zola (2 Nisan 1840 – 29 Eylül 1902), Fransa‘da natüralizm akımının öncüsü olan ünlü bir yazardır. Zola'nın edebiyat dışındaki şöhreti ise, Dreyfus Davasında takındığı aydın tavrından kaynaklanmaktadır. 1897 yılında Fransız ordusunda Yahudi olması nedeniyle askeri yargının duyarsızlığına kurban giden yüzbaşı Dreyfus’u hükümetin bütün baskılarına rağmen savunan ve Fransa devlet başkanına hitaben “İtham Ediyorum” makalesini yayınlayan Zola, baskılardan dolayı Fransa'yı terkedip bir süre Londra'da yaşamak zorunda kaldı. Çabaları sonucunda Dreyfus Davası'nın yeniden görülüp adaletin yerini bulması sonucu yurduna döndü. Émile Zola, 1902 sonbaharında, kaldığı otelin yatak odasında duman zehirlenmesinden öldü. “Nana”, “Germinal” ve “Meyhane” en tanınmış romanlarıdır. Tüm romanlarında,doğal ve gerçekçi bir tarzla, hayatın zorluklarından bahsedilir. Örneğin Nana adlı romanda yokluktan dolayı batağa sürüklenen bir genç kızın dramı, büyük bir gerçekçilik ve dramla anlatılır. Kaynak: Wikipedia
95 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ali Şeriati'nin 1970 Abadan-İran, Petrol Üniversitesi'ndeki konferansı. Beşer ve İnsan tanımını son derece çarpıcı buldum. Daha önce başka Düşünürler tarafından da bu şekilde tanımlanmış mıydı bilmiyorum ama ben ilk kez karşılaştım ve büyülendim. Tanımdan ne anladığımı ''Beşer şaşar fakat insan (olmak) şaşmamaya doğru yapılan bir yolculuktur. Üstün vasıfları içselleştirme maratonudur.'' şeklinde ifade edebilirim. Kısaca ''Beşer doğulur, İnsan olunur.'' da diyebilirim. Güzel Sanatlara baktığı noktadan bakıldığında, Sanatı ve Sanatçıyı artık yepyeni bir pencereden görebiliyoruz. Ayrıca Sosyolojizm, Materyalizm, Naturalizm ve Historizm akımlarının insan üzerindeki etkilerinin irdelendiği bölümleri de ilgi ile okudum. Ali Şeriati'yi okumaya devam etmek ve bu düşünceyi anlamak istiyorum.
İnsanın Dört Zindanı
İnsanın Dört ZindanıAli Şeriati · Fecr Yayınları · 20174,944 okunma
Gerçek şu ki bilim, teizmle naturalizmden çok daha iyi uyuşur. Her şeyi hesaba katarsak, teizm bilime karşı naturalizmden çok daha fazla misafirperverdir, ona çok daha iyi bir yuvadır. Gerçekten de “bilimsel dünya görüşü” diye adlandırılmayı hak eden teizmdir, naturalizm değil.
Sayfa 178 - İstanbul yayineviKitabı okudu
Reklam
208 syf.
·
Puan vermedi
Türk edebiyatında çok az naturalizm örneği var. Zehra bunlardan biri. Akım benlik bir akım değil. Sevemedim. Gerçi yazıldığı dönemin romandaki yeniliğini de düşünmek gerekir romanı değerlendirmek için. Bu akımın bizim edebiyatımızda nasıl şekillendiğini görmek için eseri okumak bir fikir verebilir.
Zehra
ZehraNabizade Nazım · İskele Yayıncılık · 201811,3bin okunma
304 syf.
8/10 puan verdi
Meyhane, Emile Zola' nın ŞİMDİLİK okuduğum tek kitabı malesef. Natüralizm akımının Fransa' daki ilk öncülerinden olarak görülen Zola, bu kitabı yüzünden çok fazla eleştiriye maruz kalmış. Çünkü kitapta kendisininde 22 yaşına kadar yaşadığı yoksulluk ve yoksulluk yüzünden batağa batmış, rezil hayatları anlatmış. Yoksulluk yüzünden kopmuş aile bağlarını, yapılan ahlaksızlıkları, bu yoksul şehirlerde, mahallerde yaşayan ayyaşları, sarhoş ve düşkünleri yazması onu okların hedefi haline getirmiş. Bu sebepten dolayı Zola bu kitabı için: "Gerçekleri yazdım, romanın kahramanları kötü insanlar değiller, sadece eğitimsiz ve yaşadıkları ortamın yıprattığı insanlar..." diye savunma yapmış. Ama gösterilen onca tepkiye rağmen kitap fazlasıyla ilgi görüp, hatırı sayılan klasikler arasına girmiş. Gervaise Macquart' ın küçük bir taşradan, Paris banliyösüne gelişini, sıkıntılı durumlardan çıkıp, yükselişini ve tekrar çöküşünü anlatan acıklı bir hikaye. Alkolin bitirdiği hayatları anlatan en iyi romanlardan biri sanırım. Beğenerek okudum.
Meyhane
MeyhaneEmile Zola · İskele Yayıncılık · 20203,791 okunma
94 syf.
10/10 puan verdi
·
36 saatte okudu
Edebiyatçılar ve kalem sahibi olma yolunda ilk adımlarını atmak isteyenler için çok faydalı, yön verici, vazgeçilmez bir eser olduğu kanaatindeyim. Biri genç, diğeri ona nisbeten daha yaşlı olan iki yazarın ana karakter olarak karşılaştırıldığı dört perdelik piyestir. Genç Treplev yazmaya hevesli, yeni biçimler arayışında olan dekadan bir yazardır. Ona göre daha yaşlı olan (tam belli değil 35-40 yaş arası) Trigonov ise dünyaca ünlü, kendini kanıtlamış, hiçbir edebi akımı önemsemeden özgürce yazabilmeyi savunan yazardır. Bu iki yazar karakter üzerinden 19. yüzyılda Avrupada ortaya çıkan Dekadanlık, Sembolizm ve Naturalizm gibi edebi akımlara işaret edilerek genel değerlendirilmesi yapılmıştır. Bu akımları eleştirmiş ve Trigonov karakteri üzerinden kendi görüşünü ortaya koymuştur. "Martı" Anton Çehov kaleminden edebiyat ve sanat değerlendirmesidir. Kısacası Çexov'un "Martı"sından aldığım mesaj şöyle: Edebiyat(Sanat) biçimlerle, akımlarla sınırlandırılmamalı, özgürlük alanı olmalıdır. Düşünce kalıplaştırılmamalıdır. İçinden geldiği gibi, hangi biçim ve türde yazdığını düşünmeden özgürce yazmalıdır. Zamanın nabzı tutulmalı, bilim takip edilmeli, canlı karakterler oluşturlmalı ve karakterini yaşamalıdır. "Martı"ya doyamadım; üst üste iki kez okudum, altını çizdiğim yerleri defalarca okudum. İmkanım olsa ezberlerim. Edebiyat nasıl değerlendirilir veya değerlendirilmeli ben bunu Anton Çehov'dan öğrendim.
Martı
MartıAnton Çehov · İş Bankası Kültür Yayınları · 201620,3bin okunma
966 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.