Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Düșüncelerin değișimi; edebiyat, sanat ve felsefe alanlarında daha da hızlı tecrübe edilir. Romantizm, natüralizm, mistisizm gibi akımlar birbiri ardına ortaya gikip tarihe karışırken bir gün önce alkışlanan bir sanatçı yahut yazar, ertesi gün șiddetle hor görülür.
Eski Yunanlıların büyük plastik keşfi, derinliği bulmalarıdır ve onlar, düzlem-geometriyi ortaya koyduktan sonra katı cisimlerin hacmini ölçme yönteminin ilkelerini de saptamışlardı. Sınırsız mekanın üç boyutlu bir sisteme indirgenebileceğini kavramak için onların akılsal düşüncesinin ortaya çıkması gerekliydi. En eski çapların sezgisel Natüralizm, yunan sanatında akılsal olarak planlanan bir gerçeklik haline geldi. Eski Yunanlılar, her formu şekillendiren orantı, ölçü, kompozisyon ve ritim kavramlarını, sayı yasalarına göre sağlam bir biçimde saptadılar. Onların estetiğinde, bir bütünün tüm parçaları bir denklik içindedir ve ortak bir ölçeğe göre oranlanmıştır. Böylece büyüsel ya da tanrısal tutsaklıktan kurtulan sanat, tüm misyonunu kendi içerisinden çıkarıp benimsiyordu ve her sanat, uyumun keşfedilmesine, uyumsuzlukları aşarak birliği ve bütünlüğü bulmaya yöneliyordu.
Reklam
Natüralizm;
Bu akıma göre insan doğuştan iyidir; çünkü yaratanın elinden çıktığında her şey iyidir. İnsanın elinde her şey bozulur. Toplum insanı bozar, onun istenmedik davranışlar göstermesine neden olur.
Materializm və naturalizm hər ikisidə ateist dünyagörüşür
Din ile bilim arasındaki münasebet üzerinde konuşurken kesinlikle ıskalamamamız gereken bir hakikat de şudur: Bilimin ilgilendiği alan madde ile sınırlı olduğundan dolayı deney ve gözlem dışında kalan şeyleri kabul etmez. Bilim herhangi bir hadisenin hangi maksatla meydana gelmiş olduğundan ziyâde nasıl meydana geldiği üzerinde durur. Bunu araştırır ve keşfetme gayreti güder. Bu zâviyeden bakıldığında bilimin doğrusu tecrübe edebildiği kadardır. Dinin sadece madde sahasına hasredilmesi ise mümkün değildir. Buna göre evrene, keşfettikçe ziyâde olan bir îman zâviyesinden bakıp da hakîkat nâmına ne varsa kabullenen bir nazarla bakan bir bilimin, din ile çelişmeyeceği; bilakis onu teyit edeceği bir hakîkattir. Fakat Materyalizm ve Natüralizm gibi bilcümle beşeri ideolojilerin fikir kölesi haline gelmiş zihni bulanıkların bilim nâmına ortaya koydukları şey, meseleleri küllî bir nazarla ortaya koymaktan çok parçacı bir bakışla ele almak şeklinde olduğu için din ile çatışması elbette ki doğaldır.
Şengör, birçok zaman olduğu gibi burada da natüralizm ile bilimi karıştırmaktadır. Natüralizm, doğa dışında gerçeklik olmadığını iddia eden felsefi bir pozisyondur. Bilimin gerektirdiği bir dünya görüşü değildir.
Sayfa 121Kitabı okudu
Reklam
Natüralizm, ahireti ve İlahi adaletin her türlü şeklini reddettiğine göre suçlu olan ile barıştırıcı olanı [bir katil ile bir masum kişiyi] aynı son ile ödüllendirir: ölüm. Hepimizin kaderi aynı. Öyleyse Hitler ile Martin Luther King Jr.'un hayatlarının nihai değeri neydi? Eğer hayatları aynı şekilde sona eriyorsa ateizm bize burada hangi hakiki değeri verebilir? Verecek pek bir şeyi de yok aslında. İslam'da ise Allah'a ibadet eden ve merhametli, dürüst, adil, kibar ve şefkatli olanların sonu ile kötülükte ısrar edenlerin sonu karşılaştırılır. İyi olanların kalacakları yer ebedi saadet yurdu, kötü olanların kalacakları yer ise azap yurdurur. Bu azap, Tanrı'nın merhametini ve rehberliğini kasten reddetmenin akıbetidir ve neticede manevi bir eleme sebep olur. Şüphesiz, bize nihai değerimizi veren İslam'dır. Fakat Ateizme göre değer, makul bir zeminde gerekçelendirilemez ve zihnimizdeki bir yanılsamadan ibarettir.
Evet, insan zihninin kalıpları vardır ve yaşam tecrübeleri bu kalıpları daha da belirginleştirmekte ve algılar yeni tecellilere kapalı hale gelmektedir. Kriterlerimiz haricinde bir tecelliyle karşılaştığımızda bunu algılayamaz ve en kolay olan yadırgama ve olumsuzlama yolunu seçeriz. İranlı düşünür Ali Şeriati'nin üzerinde durduğu 'insanın dört zindanı' yani onu baskısı altına alan, onun özgürlüğünü kısıtlayan ve düşünce biçimini belirleyen dört zorlayıcı güç vardır. Bunlar; doğanın zorlayıcı gücü olan natüralizm, tarihin zorlayıcı gücü olan historizm, toplumun zorlayıcı gücü olan sosyolojizm (sosyalizm değil) ve insanın kendisidir. Yani doğa, tarih, toplum ve benlik insanın etkinlik ve özgürlüğünü, pasiflik ve tutsaklığa çevirmektedir. İnsan bu dört zindandan kurtularak özgür düşünceye erebilecektir ancak bu mümkün gözükmemektedir. Ona göre insan; tarihin, coğrafyanın ve toplumun zindanından bilimle; ve en zor olan benlik zindanından inanç ve aşkla kurtulabilecektir. Jodorowsky nin "Kafeste doğan kuşlar, uçabilmenin bir hastalık olduğunu düşünürler" dediği gibi, bizler de bu dört zindanın içerisinde bulunduğumuz müddetçe, olaylara yüklediğimiz anlamlar, bağımsız ve objektif olmaktan hep uzak kalacaklardır.
Sayfa 98
Bu asır, bu devir romancılıkta natüralizm denilen tarzın rağbet görme devridir. Gerçekleşme imkanına hayalen bile yanaşılamayan hayali romanlar rağbetten düşürülerek do­ğal alemden gerçek olay ve havadislerin alınmasıyla roman yazılmasını istiyorlar.
Sayfa 135 - Türkiye Iş Bankası Kültür Yayınları Türk Edebiyatı Klâsikleri Dizisi 67Kitabı okudu
Natüralist... Naturalizm...
"Evet ben de bilirim ki, insan dinsiz olmaz. Fakat Türk'ün dini tabiattır. Bunu size aydınsınız diye söylüyorum." ( Mustafa Kemal Atatürk)
Sayfa 305 - Muhayyel YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Çağımızda romans da var romantizm de, ressamların da düş gücü ve duyguları olması gerek... Neyse ki realizm de natüralizm de bunlardan tü­müyle nasipsiz değil. Zola yaratıcı biri, çevreye 'ayna tutmakla yetinmiyor... Fevkalâde yaratıyor, evet, yaratıyor, şiirselleştiriyor; bu kadar güzel olmasının nedeni de bu.
Sayfa 157Kitabı okudu
...Pragmatizm dogmatik cevabı ertelemek zorundadır, çünkü uzun vadede hangi tür dinin en çok işe yarayacağını henüz kesin olarak bilmiyoruz. Kanıtları devreye sokmak için gerekli olan şey insanların kendi içlerinden gelen çeşitli inançları, farklı inanç girişimleridir. Muhtemelen siz de birkaç kez kendi girişimlerinizde bulunacaksınız. Eğer radikal ölçüde sertseniz, doğanın duyumsanabilir olgularının kargaşası size yeterli gelecek ve dine hiçbir şekilde ihtiyaç duymayacaksınız. Eğer radikal ölçüde yumuşaksanız, daha monist bir din biçimini benimseyeceksiniz: Zorunluluk teşkil etmeyen olanaklara yaslanmış pluralist biçim size yeterince güvenlik sağlamıyor görünecektir. Fakat aşırı ve radikal anlamda ne sert ne de yumuşaksanız, sadece çoğumuz gibi karışıksanız, önerdiğim pluralist ve ahlakçı din türü size muhtemelen bulabileceğiniz en iyi din sentezi olarak görünebilir. İki uç nokta olan bir yanda kaba natüralizm ile diğer yanda aşkın mutlakçılık arasında tam olarak ihtiyaç duyduğunuz şeyin pragmatist ya da meliorist teizm adını verdiğim şey olduğunu görebilirsiniz.
Bırakın aminoasitlerin kendiliğinden proteinleri üretmesini, yapılan son çalışmalarla aminoasitlerin “protein makinesi” adı verilen ve hücre içerisinde belirli işlevlerin yerine getirilmesini sağlayan karmaşık sistemleri bile kendiliğinden, hiçbir dış müdahale olmaksızın yapabildiği gösterilmiştir. Ekim 2013’te yayımlanan bir makalede, 83 aminoasitten oluşan protein makinelerinın her 1000 hücre benzeri yağ zırhından 5 tanesinin içerisinde kendiliğinden oluştuğu gösterilmiştir. Halbuki sıklıkla tekrar edilen abiyogenez karşıtı iddialara göre bırakın 1000’de 5 oluşum ihtimalini, güya evrendeki tüm parçacıklar ve bunların birbiriyle etkileşimi hesaba katılsa bile canlılık kendiliğinden başlayamazdı. Bilim camiasında zaten pek de ciddiye alınmayan bu şahsi kanaatlere karşın, yapılan deneyde protein makineleri öylesine yüksek bir oranla elde edilmiştir ki, bu durum araştırmacıları bile şaşırtmıştır. Bu araştırmanın sonucunda, aminoasitlerin proteinleri kendiliğinden oluşturmasına yönelik matematiksel hesapların hiçbirinin gerçeği yansıtmadığı gösterilmiş, henüz matematik/mühendislik modellemelerimizin doğadaki kendi kendine organizasyon (“self-organization”) konusunu birebir göstermeye yetmediği anlaşılmıştır. Bu da demek oluyor ki, natüralizm karşıtlarının lise seviyesindeki matematikle yaptıkları olasılık hesapları kullanılarak canlılığın başlangıcına yönelik çıkarımlar yapmamız mümkün değildir.
Helenistik Dönem Heykeli
Hâlâ sadece asillerin heykelleri yapılsa da natüralizm sıradan insanların, kadınların, çocukların, hayvanların tasvirlerine de yayıldı.
Sayfa 34 - Kronik kitapKitabı okudu
377 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.