Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ne gözyaşların ikramı ne şarkıların, nehirde Kayıklar söyler aşkımı.
"Elindeki çay bardağını bırakıp ablasına döndü, oynadıkları lades oyununu hatırladı birden biraz etkilenmişti doğrusu, kazanacağindan çok eminken ablası kazanmıştı,her zaman ne olacağını kestiremeyiz diye düşündü lades oynarken Kendi hayatını bağışlamak maddeside olsaydı çoğu insan zamanından önce ölürdü diye düşüdu.Durdu birden nereden
Reklam
Dökül ey yürek, zaman ağacından, dökülün yapraklar, kim bilir ne zaman güneşin kucakladığı, soğumuş dallardan, dökülün, büyüyen gözlerden dökülen yaşlar gibi! Uçuşmakta daha saçlar günboyu rüzgarda güneş yanığı alnında toprak tanrısının, gömleğin altında bir yumruk bastırılmıştır daha şimdiden açılmış yaraya. Onun için yumuşamamalısın, önünde bir kez daha eğildiklerinde bulutlar incecik boyunlarıyla, ve önemsememelisin Hymettos’u, senin için petekleri kalkıp yeniden doldurduğunda. Çünkü az gelir toprağın adamına kuraklıkta tek bir buğday sapı, az gelir tek bir yaz, yüce soyumuza. Ve neyi kanıtlar ki yüreğin? Bir rakkastır dünle yarın arasında, sessiz ve yabancı, ve ilan ettiği artık kendi dökülüp gidişidir zamandan.
Dökül ey yürekKitabı okudu
Gestalt Terapi kavramlarıyla düşünülürse, Türk toplumunda insanların çoğu, ihtiyaçlarının farkında değildir. Ne istediklerini bilmezler. Çoğu rüzgarda savrulan yapraklar gibidir. Kendi için değil de başkaları için yaşamak, toplumda yüklenen bir değerdir.
Sayfa 123Kitabı okudu
Yollar bize memleket…
Bir güncel sesle sonra, çirkin ve çiğ Bir kirli görüntüyle hayata ilişkin Dönüyoruz gerçeğin o kalın çizgisine.. Yeni yeni yaşamlar kuruyoruz ödünler vererek Aklımızda yüzlerce geçerli açıklama: “Yaşamak zorundayız nasılsa, iyidir hiç yoktan var olmak” adına Karşı çıktığımız ne varsa yapıyoruz hepsini. Bir kan pıhtısı gibi yarada kuruyan Binlerce
Reklam
Ben, onu seviyorum, kendi güzelliğimi sever gibi Onunla taparım hüznüme Onunla sakinleşip uyurum, yıkılırım. Karanlık çöktü, ne zaman ey kanım, ey gençliğim Görünmeyecek misin diyorum? Çöktü karanlık dolan zamana Üstüne çöktü yarının, karanlık çöktü açık derin kalbime Yandı gündoğumu yolumun üstünde Batıyorum köklerine Terkediyorum doğum ve ölümün arasında, Karanlık çöktü, ne zaman ey kanım ey gençliğim Görünmeyecek misin diyorum?
Tanrım, sen ki gökyüzü ve yeryüzüsün, yaşam ve ölümsün! Güneş sensin, ay sensin, rüzgar sensin! Bedenlerimiz ve ruhlarımız sensin, sen bizim aşkımızsın. Hiçbir şeyin olmadığı yerde sen varsın; her şeyin var olduğu yerde senin mabedin vardır. Sana hizmet etmem için yaşam ver bana, seni sevmem için bir ruh. Seni gökyüzünde ve yeryüzünde hep
Gitmişti
Bir ömür terk ediyordu yine bedenimi … Gitmişti ! O gitmişti … Öznesini mısralarıma sığdıramadığım , Umarsız bir hastalıktı yüreğime konan … Kalbime yaklaşırken ayak seslerini duyuyordum nefes alışının … Kilit vurduğum yüreğimde kalan rengarenk hayallerim vardı yine de benim … Gözlerimden akan gözyaşlarımdaki yolda suskundu yapraklar … Sadece sen
124 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Suriyeli, ödüllü şair. Şiirlerin orijinal dilinde daha iyi olduğunu varsayarsak eğer bu kitap tam bir çeviri felaketi. Kelime kelime google translate yapılmış hissi veriyor. Çevirmen, ifadelerin dilimizdeki karşılığını bulmakla hiç uğraşmamış gibi. Şiirler zaten konu itibariyle birbirini tekrar ediyor, sanatsal zevk ise neredeyse hiç yok. Bir şiir kitabından ne beklenirse işte onlar bu kitapta yok. Bence.
Rüzgarda Yapraklar
Rüzgarda YapraklarAdonis · İyi Şeyler · 1998414 okunma
Reklam
HK
Bügünün sorununun cözümü yarının sorununun cözümü olmayabilir Ve Önce cözümü konuşmak değil de Önce sorunu mu konuşsak Sorun ne Bizim sorunumuz ne İcinde bulundugumuz insanlığın sorunu ne Ortak bir algi oluşursa Muhtemeldir ki Ortak bir kurgu ve hedef de olusacaktır Tevhid dini inananlarıyız lakin rüzgarda savrulan yapraklar gibi darma dağınız gibi düşünüyorum
Düşüncemin yolları çamursuz olsun
Tanrım, sen ki gökyüzü ve yeryüzüsün, yaşam ve ölümsün! Güneş sensin, ay sensin, rüzgar da sensin! Bedenlerimiz ve ruhlarımız sensin, sen bizim aşkımızsın. Hiçbir şeyin olmadığı yerde sen varsın, her şeyin var olduğu yerde senin mabedin vardır. Sana hizmet etmem için yaşam ver bana, seni sevmem için bir ruh. Seni gökyüzünde ve yeryüzünde hep görebilmem için gözler; denizde ve rüzgarda seni işitebilmem için kulaklar, senin adına çalışabilmem için eller var bana. Su gibi saf kıl beni; gökyüzü kadar yüksek. Düşüncemin yolları çamursuz olsun; ne de kuru yapraklar olsun projelerimin göllerinde. Başkarının kardeşim gibi sevmeyi bileyim, içimdeki sana layık olayım. Senin adın olan Gökyüzüne ve Yeryüzüne, Bedene ve Ruha, Yaşama ve Ölüme hamdolsun! Ağzım sana şükretsin, ellerim de sana şükretsin! Yaşamım senin varlığına layık olsun. Bedenim senin tenin olan Yeryüzüne layık olsun. Ruhum evine geri dönen bir oğul gibi çıkabilsin senin huzuruna. Beni güneş kadar büyük kıl ki içimdeki sana tapabileyim; beni ay kadar saf kıl ki içimdeki sana yakarabileyim; ve beni gün kadar aydınlık kıl ki seni daima kendi içimde görebileyim, sana yakarıp sana tapabileyim.
"Ne gözyaşların ikramı ne şarkıların, nehirde Kayıklar söyler aşkımı."
Dinlenmek için uzanırım Caddeler sağır şehir ölü Ne zamandır gelir gözlerime çöreklenir ölüm Toprağın derisini giyinip ve nesnelerin Ellerimde uyurum.
Hep sevindirmiş ve etkilemiştir beni küçük kayın ağacımın yapraklarını inatla sıkı sıkıya tutması. Her şey çoktan çıplak- laştığında, aralık, ocak, şubat ayında bile taşır kayınım solgun yapraktan giysisini; fırtına çekiştirir her tarafını, üzerine kar yağar, karlar eriyip akar sonra, cılız yaprakları, ilk başta koyu kahverengiyken, giderek
262 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.