Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eylemlerdeki ortayı bilmek, o eylemi çevreleyen durumlar mukayese edildiği ve değerlendirildiği zaman mümkündür.Nasıl bir doktor sağlığa iyi gelecek mütedil miktara karar verirken öncelikle iyileştirmek istediği kişinin bedeninin mizacını, zamanı, insanın mesleğini ve tıbbî müdahalesini yönlendirecek diğer şeylerin bilgisini değerlendiriyorsa, sağlığa iyi gelecek şeyin miktarını bedenin mizacının dayanabileceği ve zamana, ilaca uygun şekilde takdir ediyorsa, biz de eylemlerde orta olanın miktarını takdir etmek istediğimizde, öncelikle eylemin zamanını, eylemin vuku bulacağı mekanı, failini,kime karşı eyleneceğini, nerede, neyle ve ne için ne eyleneceğini değerlendirir, eylemi bunlardan her birine göre takdir ederek eyleriz. Böylelikle orta olan eyleme isabet ettirmiş oluruz. Eylem, bütün bunların hepsi değerlendirilirse orta olur, bütün bunlar değerlendirilmediğinde daha fazla veya daha eksiktir. Bu şeylerin çokluk, azlık bakmundan ölçüleri daima aynı şekilde olmadığı için, orta eylemlerin ölçüsü de her zaman aynı şekilde olmayacaktır. Fârâbi
Hayvan ve İnsana Göre Acı ve Istırab
Her ne kadar insanın peşine düşmeye davet eden mutluluk ve kaçıp kurtulmaya zorlayan mutsuzluk çok değişik biçim ve kılıklara bürünürse de bütün bunların maddi temeli yinede bedensel zevk veya acıdır.Bu temel çok sınırlıdır, yani sağlık, tokluk, yağmurdan soğuktan korunma, cinsel tatmin ya da bunların yokluğu.Dolayısıyla gerçek bedensel zevk
Reklam
Gilles Deleuze ile söyleşi - A'dan Z'ye
“A” Animal [Hayvan] Bir hayvanda beni etkileyen şey nedir? Beni etkileyen şey, evvela her hayvanın bir dünyaya sahip olması, bu çok merak uyandırıcı, çünkü öyle çok insan var ki, bir dünyası bile yok; bir dünyası olmayan bir sürü insan. Bunlar herkesin hayatını yaşar, yani herhangi birinin ve herhangi bir şeyin. Oysa hayvanlar, onların
Çingene çadırı gibi
Buradan sıkıldım. Bir sürü insan doldu buraya. Sonu iyiyie varmaz bunun. Öyle ya, nerede çokluk, orada b*kluk.
Necibe'ye göre tezatlar, değer yargıları ve çifte standartlar hayatın her alanında olduğu gibi atasözlerini de ortadan ikiye ayırmıştı. Fakat her taşın altında mantık aramaktan da yorulmuştu. Hayatı sorgulamak kimine göre bir varoluş meselesi kimine göre de eşsiz bir kaçıştı ne de olsa. Dost kara günde belli olur diyenler değil miydi düşenin dostu olmaz diyen? Peki ya iyi insan lafının üstüne gelir diyen ağız, iki saat önce iti an çomağı hazırla demiyor muydu? Ya da eğri otur doğru söyle diye buyuranlar, işlerine gelmeyince doğru söyleyeni dokuz köyden kovmuyorlar mıydı? En fenası da bir elin nesi var, iki elin sesi var diyenlerin ilk anlaşmazlıkta nerede çokluk orda bokluk demeleriydi ona göre.
Çağdaş insan, yaşadığı kentin istasyonunda trene atlayıp, gecenin koynuna dalarak uzaklığı bilinmedik bir noktaya yol alan bir yolcuya benzer: Çokluk karanlıklarda yarı uykulardan irkilerek uyanır yolcu; tanımadığı istasyonun hoparlöründen o anda nerede bulunduğunu açıklayan bir ses işitir, kendisine gerçekdışı görünen tanımadığı isimler, sanki var olmayan bir yabancı dünyadan gelen isimler duyar. Fantastik bir olay, ama yüzde yüz gerçek. Zaten hep fantastiktir gerçek; ama şunu bilmek gerekir ki, biz insanların hayal gücü hiçbir zaman gerçek'in sınırlarından dışarı çıkamaz.
Sayfa 80 - Cem Yayınevi 2. BasımKitabı okudu
Reklam
Nerede kalmıştık?
Uzun zamandır kimseyi, hiçbir şeyi özlemediğim kadar özlemişim siteyi. Yaşadığım şahsi trajedilerden dert yanmak veya nadir de olsa yüreğime sinen mutlulukları uzun uzun anlatmak istemiyorum. Güneşin doğduğu andan , battığı ana kadar varolan herşeyin değer verdiğimiz bir anlamı var biliyorum. Başladı yine bir gün daha ve hala anlayamadan
NEREDE ÇOKLUK, ORADA ...... !..
- "Çalışma topluluklarının, eğlence, sanat ve müzik topluluklarının çoğaldığı dönemde, insan her zamankinden daha yalnızdır!.."
Nerede kayboldun sen
Kopuk cümleleri bir araya getirmek değil miydi senin marifetin? Dağınıklığın arasındaki tutarı, tufanın ardından zeytin ağacını , dehşetin mahiyetindeki saflığı fark etmek değil miydi kabiliyetin? Şimdi saflığında dehşet , birliğinde çokluk, zeytin ağacının kandilinde tufan var. Aynan paramparça. Ne zaman böyle kırıldın, böyle dağıldın? Göklere mi kırıldın?
Sayfa 20 - TimaşKitabı okuyor
Kalbimin özünden habire sıcak bir şeyler. Ama kelimesiz. Ama harfsiz. Yani tarifsiz bir akım gibi bir şeyler. Gece yok. Bıyığıma kırağılar bırakan, burnumu, kulaklarımı biber gibi yakan ayaz yok. Ayaklarımın altında kütürdeyen soğuk beyazlık yok. Delik botlarımın içinde vıcık vıcık ayaklarım da. Kuyrukları apış aralarında, birbirlerine sokula
Sayfa 208
223 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.