Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yirmili yaşlarında bazen arkadaşlarına bakar ve muazzam bir hoşnutluk hissine kapılır, etraflarında dünya dursun, her şeyin hassas dengede kaldığı ve onlara karşı sevgisinin mükemmel olduğu o andan hiçbiri bir yere kımıldamasın isterdi.
Bozuk bir plak gibi günlerin bu tekdüze tekrarında Büyürken ömrümüzün güneşe çıkmamış boşlukları Öldüğünü duyarız acıyla içimizde bir yerlerde Yaşama sevinci veren o eski, o ince duyguların
Reklam
Julia sorgulayan gözlerini Clay'e sabitlemişti. Onun uzun mesafeli bir ilişki istemeyecek bir adam olduğu- na emindi aslında. Ama Sabrina'yla uzun yıllar bera- ber olduğunu söylediğine göre, gözü dışarıda, çapkın bir adam da değildi herhalde. Julia, Clay'den tam ola- rak ne istediğini bilmiyor olmakla birlikte, bildiği tek bir şey vardı ki o da onu tekrar görmek istediğiydi. Clay, onun dünyasını birden fazla şekilde sallamıştı. Ona yaşattığı zevkle, onu güldürmesiyle, nazik ve yu- muşak haliyle. Zaten asıl problem de buydu işte. Clay, onun için fazla iyiydi. Julia, bu potansiyele karşılık verebilecek kadar sağlam adımlarla basmıyordu yere. Biri veya her ikisi de bunun sonunda üzülecekti. Ama yeterince problemi olduğunu düşünerek his- settikleri hakkında aniden dürüst olmaya karar ver- mişti. "Bunu ben de isterim," dedi hiçbir art niyeti ol- madan ve dalga geçmeksizin. "Ama ben ülkenin öteki ucunda yaşıyorum." "Bunun farkındayım ve seni tekrar tekrar görmek isitiyorum. Görüştüğün başka biri yok, değil mi?" Julia gözlerini devirdi. "Hayır, tabii ki yok. Ben bu- nu yapacak biri değilim." "Ve muhtemelen benimle olmaktan keyif alıyorsun?" "Belli ki."
Sayfa 195
"Cadılık hakkında yanılıyorsun," dedim ona. "Cadılık nefretten doğmuyor. İlk büyümü Glaukos'a olan aşkımdan yapmıştım." Vizon sesini karşımdaymışçasına duydum. Babama başkaldırıyla yapıldı o büyü, seni küçümseyen ve arzularına kavuşmaktan alıkoyan herkese başkaldırıyla.
Sayfa 160 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
Kızgınlığımı ve çaresizliğimi anlatamam size. Yine de benimle empati kurmaya çalışın: Bir insan için bütün yaşamınızı bir kenara itiyorsunuz, o ise kayıtsızca elinin tersiyle kovduğu bir sinekten daha fazla değer vermiyor size.
Kötülük Simgesi Olaral Kalacaksınız
Ne yapsanız çaresiz Kendinizden sonraya kalmayacaksınız Zaman yenecek sizi O telaşsız bilge, o silahsız güç Silecek yüzünüzden kibrinizi Hükmünüz ömrünüzle sınırlı olacak Öldüğünüz gün unutulacaksınız.
Reklam
Şebnem ,İstanbul, Türkiye,dünya,galaksi,uzay senin olduğun yerden başlıyordu neredesin ? Bütün şarkılarda senden bahsediyormuş,onu fark ettim.Ezelden beri o nazlanan senmişsin.
Sayfa 334Kitabı okudu
O, artık putları kırmaya karar vermişti, taşkın sele dönmüş, önüne çıkanı ezip gidecekti.
Sayfa 868 - Alfa yayınlarıKitabı okuyor
"Yeryüzünün temelinden sarsılması, dünyanın ayağa kalkması gerektiğini söyle onlara. Belki o zaman uyanacağını, anlayacağını, algılayacağını..."
Sayfa 23 - Siren Yayınları
En iyisi zamana bırakmak. Zamana, o geçmek bilmeyen ya da inadına göz açıp kapayıncaya değin ayların, yılların geçtiği zamana... Öyle yap(ın).
Reklam
Yalnızca ölmek istediğimi hatırlıyorum, ama çok istediğim halde o hüzünlü halimle bunu çabuklaştıracak güçten yoksundum.
Âdem o dur ki derdi olsun, âlemi aşsın Dert odur ki derdin asıl sahibine ulaşsın -EMİR FUAD
Daha çok kendim ya da daha çok kendimde olabileyim diye...
Bizden adını belki de hiçbir zaman koyamadığımız bir şeyleri koparan tüm insanlarımızla paylaşmıştık... O gecelerde hiçbir kitaba alamayacağımız tarihlerimizi de yazmıştık... O bunu biliyordu... O bunu kim için, kimler için yaşattığımı, her geçen gün biraz daha çok anlayabildiğim, anlayabildiğime inanmak istediğim bir eksiklik için yaşattığımı, yaşatmaya çalışacağımı biliyordu... O, tüm bunları bildiği için beni kendisine, yalnızca kendisine istemişti belki de... Kendisine, yalnızca kendisine... Daha çok kendim ya da daha çok kendimde olabileyim diye...
O yüzden spor yapın
“… vücut yorgunluğu aklın kaygılarını bastırır.”
Sayfa 108 - Can Yayınları, 13. Basım, Aralık 2022, İstanbulKitabı okuyor
Peki Tanrı bilinemez ise, bu durumda onun bilinemez olduğunu nereden biliyorum? Bu durumda Tanrı'nın en azından bir özelliğini -bilinemezlik özelliğini- bilmiş olmuyor muyum? Ve eğer Tanrı'nın bir özelliğini bilebiliyorsam, bu durumda Tanrı bir nebze bile olsa bi­linebilirlik seviyesine düşmüş olmuyor mu? O halde bilinemez olan Tanrı'nın gerçek Tanrı olduğundan şüphe etmem gerekmez mi?
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.