Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir Fars atasözü der ki; "O ki, bilmiyor ama biliyor bilmediğini; çocuktur,onu eğitin, yetiştirin. O ki bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini; cahildir,ondan uzak durun. O ki biliyor ama bilmiyor bildiğini; belki uykudadir, onu uyandırın. O ki biliyor ama biliyor bildiğini; bilge kişidir,onu takip edin."
Murathan Mungan
Yalnız Bir Opera Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim Oysa bilmediğin birşey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim İmrendiğin, öfkelendiğin
Reklam
184 syf.
10/10 puan verdi
Es-selâm Kitaba başladığımda eğlenceli bir çocuk kitabı olacağını düşünerek okuyordum ki başta öyleydi fakat sonları beni ağlamaktan heder etti ben mi çok duygusalım kitap mı bilmiyorum ama tek bildiğim Zezé'nin,Portugası öldü ve o yalnız kaldı... Zezé 5 yaşında Brezilyalı bir çocuktur.Ailesi fakirdir ve bu fakirlikte hayat sürmeye çalışırlar
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022229,7bin okunma
"Kısırdöngü asla yok olmaz. Sadece genişler, sonra da kendini unutturur. Niye? Çünkü döngü dediğin, bildiğin daire. Üstünde tam tur atmak o kadar uzun sürer ki, aynı noktadan ikinci kez geçtiğini anlayamazsın bile. Hatta bazen, kısırdöngü öyle bir genişler ki başladığın yere dönmeye ömrün bile yetmez. İnsan da, kör bir at gibi koşturur üstünde. Düz gittiğini zanneder. İlerlediğini. Hatta ilerlerken öldüğünü düşünüp son nefesini bile huzurla verir! Ama kör olmak şart, tabii! Yoksa anlarsın aynı yerde dönüp dolaştığını. Onun için yaşlıların gözleri bozulur, anlıyor musun? Aynı yerden tekrar geçtiklerini anlamasınlar diye. Kısırdöngüye karşı doğal bir savunmadır aslında, körleşme. Mekanik bir tepkidir yani. Hayatın kendisi gibi... Hatta bu yüzden hayat da bu kadar sıkıcı! Çünkü hayat da sadece bir tepki. Şimdi, bak şu çevrene! Her şey hayatın düşmanı! Yediğin, içtiğin, ne bileyim, aldığın her nefes, her şey! Hayat da işte, buna karşı bir tepkiden ibaret! Tabii en başta da ölüme karşı! Okulda öğretmişlerdir. Nedir bilimin temeli? Etki ve tepki, değil mi? Ne demek, biliyor musun? Doğadaki inatlaşma demek! Her şey bir inat meselesi. Özellikle de yaşamak. İşte bu yüzden de hayat, maçın kendisini şeref golü sayan, inatçı bir asalaklar takımını izlemek kadar sıkıcı. Dolayısıyla bir umut ya da bir amaca gerek yok, hayatta kalmak için. Öleceğini bilmek yeter. Hayattasın çünkü tehlikedesin. Hayattasın çünkü her saniye ölüyorsun. O kadar. Hayatının anlamı işte bu: Ölüm korkusu! Anlıyor musun beni?"
Sayfa 121Kitabı okudu
İBRAHİM ETHEM Bir ses işitti gece, yıkıldı üstüne dam, "Ne garib bir iş" dedi, damda gezen bir adam. "Sen hem arayacaksın, gece ve gündüz her dem, Hem de yatacaksın ha!" dedi, düşündü Ethem. Ve nihayet anladı, O bulunmaz rahatta, "O'na varılmaz" dedi, saraylarda hayatta. Bulmak için vazgeçmek, herşeyden
Atatürk: "Biliyor musunuz Herr Professor, dünya tarihi kendini bütün zamanların en yetenekli ve en kahraman kumandanları farz eden, insanların, hatta Hitler gibi çavuşların, insanlığı sürükledikleri felaketlerin örnekleri ile doludur. Hitler de bunlardan farklı değildir ve büyük bir ihtimalle o da toplumunu ve dünyayı büyük bir felaketin içine sürükleyecek ve tarih de onu öyle anacaktır."
Reklam
rm - moonchild
“ Biliyor musun şu sokak lambasının da çok var dikeni. Yanıp sönen o ışığa iyice bak. Çok acımasız değil mi şu ‘gece manzarası’ dedikleri: Birinin dikenlerinin toplanmasıyla şekillenen o görüntü. (Ama) muhakkak ki biri de senin dikenlerini görerek rahatlatacaktır kendini.”
Kısırdöngü asla yok olmaz. Sadece genişler, sonra da kendini unutturur. Niye? Çünkü döngü dediğin, bildiğin daire. Üstünde tam tur atmak o kadar uzun sürer ki, aynı noktadan ikinci kez geçtiğini anlayamazsın bile. Hatta bazen, kısırdöngü öyle bir genişler ki başladığın yere dönmeye ömrün bile yetmez. İnsan da, kör bir at gibi koşturur üstünde. Düz gittiğini zanneder. İlerlediğini. Hatta ilerlerken öldüğünü düşünüp son nefesini bile huzurla verir! Ama kör olmak şart, tabii! Yoksa anlarsın aynı yerde dönüp dolaştığını. Onun için yaşlıların gözleri bozulur, anlıyor musun? Aynı yerden tekrar geçtiklerini anlamasınlar diye. Kısırdöngüye karşı doğal bir savunmadır aslında, körleşme. Mekanik bir tepkidir yani! Hayatın kendisi gibi... Hatta bu yüzden hayat da bu kadar sıkıcı! Çünkü hayat da sadece bir tepki. Şimdi, bak şu çevrene! Her şey hayatın düşmanı! Yediğin, içtiğin, ne bileyim, aldığın her nefes, her şey! Hayat da işte, buna karşı bir tepkiden ibaret! Tabii en başta da ölüme karşı! Okulda öğretmişlerdir. Nedir bilimin temeli? Etki ve tepki, değil mi? Ne demek, biliyor musun? Doğadaki inatlaşma demek! Her şey bir inat meselesi. Özellikle de yaşamak. İşte bu yüzden de hayat, maçın kendisini şeref golü sayan, inatçı bir asalaklar takımını izlemek kadar sıkıcı. Dolayısıyla bir umut ya da bir amaca gerek yok, hayatta kalmak için. Öleceğini bilmek yeter. Hayattasın çünkü tehlikedesin. Hayattasın çünkü her saniye ölüyorsun. O kadar. Hayatının anlamı işte bu: Ölüm korkusu! Anlıyor musun beni?
Sayfa 121 - Doğan YayıncılıkKitabı okudu
“Akşam dünyası ne hüzünlü! Bataklıkların üstündeki sisler ne esrarengiz. Bu sislerde amaçsız gezinen, ölümden önce çok acı çeken, gücünü aşan bir yükü taşıyarak bu dünyanın üstünde uçan bilir bunu. Yorgun olan bilir bunu. Ve o pişmanlık duymadan terk ediyor dünyanın sislerini, bataklıklarını ve ırmaklarını, kendini çekinmeden ölümün kollarına bırakıyor, bir tek onunla huzur bulacağını biliyor çünkü.”
Sayfa 483
"Açıklayayım, Zezė. Bu değişimin ne olduğunu biliyor musun? Büyümektesin demektir. Insan büyüdü mü böyle olur. Yani bilinçlenir. İçindeki, o konuşan ve gören şeye 'bilinç' denir. Yakında sahip olacağını söylediğim 'o şey'e bir gün insanı götüren de bilincidir." "Olgunluk çağına mı?" "Güzel, iyi aklında tutmuşsun. İşte o geldi mi, olağanüstü bir şey olur. Bilinç büyür, büyür ve başımızla yüreğimizi doldurur. Gözlerimizde ve yaptığımız her şeyde kendini gösterir."
Sayfa 66
Reklam
208 syf.
8/10 puan verdi
Türkiye’de pek bilinmesede Norveç’te büyük ve saygın bir yazar olan Dag Solstad, bir anti-kahramanın portresi olan T. Singer ile karşımıza çıkıyor. T. Singer Norveçli Dag Solstad'ın bu romanındaki "kahramanın" adıdır. "T." ne demek? Okuyucu bunu asla bilmeyecek. Bu arada adamın kendisi adını biliyor mu? Şüphe etme
T. Singer
T. SingerDag Solstad · Jaguar Kitap · 2021322 okunma
Anadolu
Ellerindeki çamuru yıkadı gözyaşlarıyla. Çamur ellerinden yere aktı. Ona insan dedi, İnsan cevap vermedi. Bir sihirbaz düşün kendini çıkaran kocaman fötr şapkasından. Kimi hikayeler sanırım yalnız yazılmak zorunda. Başka insanlar o hikayelerin içerisine girdiler mi hikaye iyiden iyiye karmaşık hale geliyor. Peki neden insan en çok bu hikayeleri
"Bak simdi.... Kendini Malefiz'in yerine koy." "Malefiz? O ne alaka simdi?" "Hatirliyor musun, genc bir kizken ormanda karsilastigi bir oglana asik olmustu. Birer yetiskin olana kadar zamanlarini birlikte gecirdiler. Her sey cok guzeldi. Sonra ne oldu peki?" "Ne oldu?" "Oglana Malefiz'in olumune karsilik kocaman bir krallik sundular. Peki o ne yapti?" "Ne yapti?" "Sirf Kral Stefan diye anilabilmek icin, sevdigi kadina kiydi. Evet onu oldurmedi belki ama oldurmeden beter etti, kanatlarini kesti." "Ama Kral Stefan'in da Anil'in da unuttugu bir sey vardi. O da ne biliyor musun?" "Arkalarinda biraktiklari kadinlar her seye ragmen hala hayattalardi."
Sayfa 302 - Goktug:)
Ebediyen...
Adı neydi peşinde koşulan neydi herkesin ulaşmak istediği, Kariyer, prestij, ismin önündeki titler, mâkam, mevki, hepsi güzel ve gerçekten gösterişli... Aracınızın kapısının açılması çok keyif verir değilmi? Yada sizi görenin ayakta el pençe divan durması, Tamam da bunların hepsi geçmiş olacak ve geride kalacak bitince ne yapacaksın? İnsan bunları kaybederse ne hisseder? Hep aynı cevap... Bir kere yaşamak kötü mü ne var ki insan isteyemezmi? Vallahi Billahi esaretine alıyor. Birde söyleyince sen zamanında kalbine koydun, yada koymuşsun diyorlar... Böyle değil işte!!! Okadar yavaş sizi zehirliyor ki o kirli insanlar ve kirli yüzler bir müddet sonra bir ayna bile bulamıyor insan kendini görüp ben ne yapıyorum diyebileceği... Hepsi dün de kalıyor dün ya dün anla artık kardeşim dünya... Tek bir gerçeklik var ebediyet onunda formülü yaklaşık 1500 yıldır aynı, 5 kuşak öncesinin adını bilmeyen insanlar 1000 sene önce yaşamış insanların herseyini biliyor neden? ALLAH kıymet verirse siz dün de değil yarında yaşarsınız, ve işte bu ebediyet olur... beytül.
Biliyor musun Mevlâna'm, Allah, sevgiyi aylaklara vermez. Zira sevginin, yalnız kendisine ait olmasını ister. Çünkü sevgi O'ndadır ve O'nunla oluşur. O hâlde Allah'a sevgi, sapasağlam ve yıkılmaz bir sevgidir. Bu sevgi, Allah'ı, kalp ve dille sürekli anmak, Allah ile sağlam bir dostluk kurmak, Allah'tan uzaklaştıran her meşgaleyle ilgiyi kesmek, O'nun nimet ve ihsanlarını düşünmektir. Böylece Allah, her kime kendisini cömertlik, kerem ve ihsanı ile tanıtmışsa o kişi Allah'ı böylece bilir. - O hâlde sevgi mi öncelikli, itaat mi? - Sevginin başlangıcı itaattir. Fakat itaat, Yüce Mevlâ'ya duyulan sevgiden ayrı bir şeydir; çünkü sevgi, itaat ile başlar. Nitekim Allah, kendi azametini insanlara tanıtır ve böylece onları, kendine itaate götürür. Sonra da -onlara muhtaç olmamakla birlikte- kendini sevdirir. Böylece sevgiyi kendisine özgü kılıp, sevenlerinin gönüllerine yerleştirir.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.