Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İşte benim eylülüm!”
Eylül! Birkaç gün hava ne kadar güzel olsa bu kadarcık geçici bir güzelliğe bile minnettar olmak gereken bir ay. Eylül, esef ve özlem ayıdır. İçine birkaç günlük kış saldırısından acı düştüğü için, o güzel havaların, devamlı yazın, artık nasıl geçtiğini bir mazi olduğunu hissettiren bir ay... Onun hayatı da öyle değil miydi? Son günlerin güzelliği ile beraber, şimdi yine imkânsızlığa, yine hüzün ve sıkıntıya düşmemiş miydi? Tıpkı şimdi ki gibi, nasıl yaz günleri elindeki mutluluktan habersiz geçip ilk kış hücumuyla kederlenirse, o da biraz önce anlayıp eski günlerin hasretini çekmemiş miydi? Tekrar hayatına başlamak arzusu, bugün tekrar yaz olmasını istemek gibi değil miydi? Bir senedir onu hırpalayan endişelerin, hüzünlerin ne olduğunu artık iyice görüyor, “İşte benim eylülüm!” diyordu.
Bitmesine rağmen etkisi hâlâ üzerimde...
Biliyor musun, bir gün, bir dostum bana: 'bir ölüye göre fazla nefes alıyorsun.' demişti. Başta yadırgamış, ama sonradan ona hak vermiştim. Yaşamaya büyük bir yeteneğim olduğunu düşünüyorum. Yani nasıl yaşanması gerektiğini çok iyi biliyorum. İyi hayat nasıl geçirilir,çok iyi biliyorum. Ama ilgimi çekmiyor. Yani yaşamaya büyük bir
Reklam
William Shakespeare 23 Nisan 1564’te Stratford-Upon-Avon’da doğan Shakespeare’in yaşamı hakkında bildiklerimiz kilise, mahkeme ve tapu kayıtları gibi resmi belgelerle çağdaşlarının onun kişiliği ve eserleri hakkında yazdıklarına dayanır. Hali vakti yerinde bir esnaf olan, aynı zamanda yerel yönetimde sulh hakimliği ve belediye başkanlığı gibi
bazen, hayat
Bazen hiçbir şey göründüğü gibi değil. Bazen, ömür dedikleri öyle upuzun saatler, günler, aylar, yıllar, yaşlar, bir sürü suratlar, şehirler, bitmez yollar değil. Seneler bir yolunu bulup geçirilir. Bu şehirden o şehre kaçıp gidilir. Mevsimler değişir. Yağmurlar yağar. Birkaç yabancı gelir ve gider. En sonunda akılda, yürekte, hatırda kalansa
Sayfa 26 - BAZEN, HAYAT / Aysu AltaşKitabı okudu
Karşımızda dünya tarihinin en sade, fakat en ince, en güzel renklerde giyinen bir hükümdarı var. Fiyatının ucuzluğu nispetinde karşısındaki insanları ezen bir giyim bu. O gün eziyordu, bugün eziyor ve hep ezecektir. İnsanlar Fatih’in sadece ardında kalan kaftanlarına baksalar karşılarında üniversal bir hükümdar görecekler.
“Farz et ki öldün ama o kadar hazırlıksız öldün ki ağlayarak yalvardın, sana tek bir gün vermeleri için yakardın yaradana. Sonra sana bugünü hediye ettiler. Sadece yirmi dört saat. İşte bugün kalan son gününmüş gibi yaşa.”
Reklam
... bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklar, o kadar utanacaklardır ki utançlarının ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır. o zaman, akıllı ya da akılsız bütün ezilenler, yani bizim caddedeki insanların çoğu, yani
Ve İnsanlık Öldü D:
Nihayet insanlık da öldü. Haber aldığımıza göre, uzun zamandır amansız bir hastalıkla pençeleşen insanlık, dün hayata gözlerini yummuştur. Bazı arkadaşlarımız önce bu habere inanmak istememişler ve uzun süre, ‘Yahu insanlık öldü mü?’ diye mırıldanmaktan kendilerini alamamışlardır. Bu nedenle gazetelerinde, ‘İnsanlık öldü mü?’ ya da ‘İnsanlık ölür
İnsanlık öldü!
"Nihayet insanlık da öldü. Haber aldığımıza göre, uzun zamandır amansız bir hastalıkla pençeleşen insanlık, dün hayata gözlerini yummuştur. Bazı arkadaşlarımız önce bu habere inanmak istememişler ve uzun süre, ‘Yahu insanlık öldü mü?’ diye mırıldanmaktan kendilerini alamamışlardır. Bu nedenle gazetelerinde, ‘İnsanlık öldü mü?‘ ya da 'İnsanlık
Sayfa 255Kitabı okudu
Ey gece! Ey serinlik getiren karanlık! Benim için bir iç bayramın belirtisisin sen, sen bir bunaltıdan kurtuluşsun! .
Reklam
insanlık ...
Nihayet insanlık da öldü. Haber aldığımıza göre, uzun zamandır amansız bir hastalıkla pençeleşen insanlık, dün hayata gözlerini yummuştur. Bazı arkadaşlarımız önce bu habere inanmak istememişler ve uzun süre, ‘Yahu insanlık öldü mü..?’ diye mırıldanmaktan kendilerini alamamışlardır. Bu nedenle gazetelerinde, ‘İnsanlık öldü mü?’ ya da ‘İnsanlık
Sayfa 255Kitabı okudu
Ne zaman ki 19. yüzyıl başında Jean-François Champollion hiyeroglifi çözdü, o zaman birdenbire üstümüze böyle bir gül çuvalı gibi o medeniyetin hare ve kokusu yığılmaya başladı. Hala bugün bile bu muhteşem sarhoşluğun altından kalkamıyoruz, her gün çarpıcı bilgiler öğreniyoruz.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.