Peri 2000 li yıllarda Oxford’da okumuş lakin eğitim hayatını tamamlayamadan İstanbul’a dönmüş kafası çok karışık, bir karar alacağı zaman hep ortada kalan şaşkın bir genç kadın. Şirin ve Mona Oxford’dan arkadaşları lakin bu 3 arkadaş birbirinden gece ile gündüz kadar farklı. Profesör Azur'un Tanrı Felsefesi dersini almaya başlayan Peri git gide içinden çıkamayacağı bir labirente dalıyor. Olaylar Peri üzerinden anlatılıyor, farklı fikirler çarpıştırılıyor ve mükemmel bir son sizi bekliyor. Tavsiye listeme ekledim ;) “ Peri annesinin değil, babasının kızıydı. Duvardaki işlemeli çerçevenin içinden, çelik mavisi gözlerindeki altın rengi harelerle onlara bakardı Atatürk. Ulu Önder portreleri evin her yerindeydi. Mutfakta asker üniformalı Atatürk, oturma odasında redingotlu Atatürk, ebeveyn yatak odasında paltolu ve kalpaklı Atatürk, koridorda ipek eldivenli ve pelerinli Atatürk. “Atamız olmasaydı İran gibi olurduk, sakın unutma” derdi Mensur kızına...”
“ Cehaletin eline kudret geçmeyegörsün, bak işte o zaman korkacaksın.”
“ Her zahmete kızar kinlenirsen, cilalanmadan nasıl parlayacak aynan?” Mevlana