Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"İstiklal Marşı"nı Doğru Okumak
Peki ama neden? .. Ne oldu da biz, "İstiklal Marşı"mızı gerçek bestesi ile dinlemiyoruz? Zeki Üngör, "Sahibinin Sesi" stüdyosunda orkestra ile marşı çalar. Stüdyodan çıktığı zaman, teknisyenler, maaşın çok süratli olduğunu ve plağın ancak yarısının dolduğunu söyleyerek, geri kalan kısmı içinde başka bir marş çalınması rica ederler. Ne var ki Üngör, bu teklifi uygun görmeyerek, marşı ağır bir şekilde yeniden çalacağını, böylelikle plağın dolacağını ve gramofonun hızının artırılmasıyla da bestenin gerçek haliyle dinlenebileceği önerisini sunar. Teknisyenler teklifin çok mantıklı olduğunu söyleyerek, gerçeğinden daha ağır bir halde çalınan ve böylelikle plağın tümünü dolduran marşı kaydederler. Zeki Üngör, büyük bir hata yaptığını sonradan anlayacaktır. Marş çalınırken, gramofonun hızında bir ayarlanma yapılması gerektiğini kim, nasıl bilecekti ki? İşte biz, bu büyük hatadan beri, "İstiklal Marşı"mızı gerçek ritminden habersiz ve hız sorununun yarattığı hatalarla söylemekteyiz.
Bir Ömür Nasıl Yaşanır?
...ama geçmiş 100 yılları iyi bileceksiniz. Türk edebiyatıyla başlayıp orada kalmayacaksınız. Böyle kalırsanız edebiyatı yanlış değerlendirirsiniz. Nasıl okuyacağınız da mühim bir konudur. Eserleri aslından okumak iyidir ama mümkün mertebe tercümelerden, hatta imkan bulursanız dünya dillerindeki tercümelerden de okuyun.
Sayfa 221 - kronikKitabı okudu
Reklam
Okumak
"Okumak için fazla vakit harcamak tembelliktir; süs olsun diye bilgisini aşırı kullanmak da gösteriştir, yargımızı bütünüyle okuduğumuz şeylere dayanarak vermek, bir bilim adamının mizahçı yanıdır. Kurnaz adamlar okumayı anlamsız bulur, basit insanlar hayran kalır, bilge ki şilerse okuduklarından yararlanır. Çünkü okuduğumuz şeyler onları nasıl kullanacağımızı anlatmaz; ama onlarsız da, onların üstünde, gözlemle elde edilen bir bilgelik vardır."
Sayfa 129Kitabı okudu
Ahmet Kutsi Tecer’in, şiirimizde doruklardan biri olarak kalacağına inandığım “Besbelli” adlı şiiri ilk çıktığında, kimi ilerici arkadaşlarımca alaya alınmıştı. Önce bu şiiri birlikte okuyalım da, alaya alınmasının doğru olup olmadığı üstünde sonra dururuz. Besbelli ölümüm sabahleyindir İlk ışık korkuyla girerken camdan, Uzan, başucumda perdeyi
"Kimsen olmadığını düşün bir. Nasıl hissederdin kendini o zaman? Düşün ki bütün gün burada oturup kitap okumak zorundasın. Hava ka­rarana kadar dışarıda oyalanabilirsin tabii, ama sonra işte buraya gelip kitap okumaktan başka yapacak bir şeyin yok. Kitaplar işe yaramıyor. İnsanın yanında olacak birine ihtiyacı var."
""Ben anlar sanıyordum önceleri. Ama anlamadı. Kuran oku­ nuyor; elbet okunacak. Evlerde, camilerde, kitaplıklarda elbet okunacak. Ama üç beş kişi çıkar, öbürlerini de okumak isterse, bırakın okusunlar. Kuran'ı aşağılamak için değil; bilgi edinmek içindir bu. İçinde ne var ne yok, bilmek içindir. Bilip düşünmek içindir. Bu nedenle benim İncil'i, Tevrat ' ı da kitaplıkta bulun­ durmam gerekir. Bütün dinlerin kitabını bir arada okuyup kar­ şılaştırma yapmazsa, insan nasıl aydınlanır? O zaman alttan al­ ta dedikodular başladı: Bak bak, kitaplığa İncil soktu, Tevrat soktu ..."
Reklam
Okumak işi günümüzde bilinçsizce yapılageliyor. Kur'an'ın ilk emri “İKRA” yani, “OKU” dur. Oku ama nasıl oku? Okumamız isteniyor ama anlayarak okumamız isteniyor. Yoksa, ne manaya geldiğini dikkate almadan yüzünden okumamız istenmiyor. Zaten, böyle okumak sizi takva sahibi yapmaz. Hem kitaba sahip çıkıp, bu Kur’an benim kitabımdır diyeceksin. Hem de benim diye sahiplendiğin kitapta neler var bilmeyecek ya da bilmeye çalışmayacaksın...
Sayfa 164Kitabı okudu
1.000 öğeden 831 ile 840 arasındakiler gösteriliyor.