Fikri Sahada
Materyalizme ve İslam'a Göre İnsan / Muhammed Kutub
İslam'ın Etrafındaki Şüpheler / Muhammed Kutub
Biz Müslüman mıyız? / Muhammed Kutub
İnsanlık Tarihinde Gelişme ve Duraklama / Muhammed Kutub
İslam'da Sosyal Adalet / Seyyid Kutub
Dünya Barışı ve İslam / Seyyid Kutub
İslam Düşüncesinin Özellikleri / Seyyid Kutub
İşte
❀ ... benzetmeleri Peygamber Efendimiz de yapmıştır. Bir hadis-i şerîfinde İslâmiyet'i "bol yağmur"a benzetmiş, insanları da yağmurdan istifade etmelerine veya başkalarına faydalı olmalarına göre üç kısma ayırmıştır:
1– Bazı insanlar, iyicinstoprak gibidir.
O toprak yağmur suyunu emer ve bol bitki verir.
Ondan da bütün yaratılmışlar faydalanır.
2– Bazıları da killitoprak gibidir.
Killi toprak yağmur suyunu içine çekmez, fakat o
suyu üstünde tutar.
Diğer bir söyleyişle yağmurdan kendisi faydalanmaz,
ama ondan başkalarını faydalandırır.
3– Üçüncü kısım insanlar ise kaygantoprak gibidir.
Bu tür toprak, yağmur suyundan hem kendisi
faydalanmaz hem de başkalarını faydalandırmaz.
Buhârî, İlim, 20, nr. 79, Müslim, Fezâil, 15, nr. 2282.Kitabı okuyor
❍ Bir defasında dürüst bir genç Allah'ın Elçisi'nden olmadık bir şey istedi. İki Cihan Güneşi Efendimiz ona kızmadı. Kendisiyle sakin sakin konuşarak onu ikna etti. Bu ilginç olay şöyle meydana geldi:
Bekârlık, bir delikanlıyı oldukça bunaltmıştı. Resûl-i Ekrem ﷺ in yanı na geldi ve ihtiyacını açıkça söyledi:
"Ey Allah'ın
Haberi birlikte okuyalım:
"Domuzdan üretilen katkı maddelerinin birçok ilaçta kullanıldığını ilk olarak Danimarka gazetesi Urban, haberlerinde yer verdi. Aynı haber, bu ülkede Türkçe yayınlanan Haber gazetesinde de okuyucularına duyuruldu. Urban'da yer alan habere göre, üretilen birçok ilaçta domuz derisinden imal edilmiş maddelerin kullanıldığı ve Müslümanların bu ilaçları bilmeden kullandıkları bildirildi. İlaçta en fazla kullanılan katkı maddesinin ise jelatin olduğu kaydedildi. Danimarka'da göçmenlere danışmanlık yapan kuruluşlarsa bu konuda doktorların hastalarına bilgi vermemesini eleştirdi. Danimarka Tabipler Birliği, hastaların ilaçların nelerden yapıldığını eczaneye sormalarını ya da prospektüsleri okumalarını önerdi.
Şimdi sırası geldi, bugünün adıyla "demokratik uygulamalara, Osmanlı'dan birkaç örnek vereyim... Örneklerin ilki Yıldırım Bayezid döneminden (peşin hükümleri bertaraf etmek için de hemen belirteyim ki, bu hikâye, Osmanzade Taib'in "Hadikat-üs Selâtin" yani 'Osmanlı Sultanları' isimli eserinde
Mâlik bin Dinar der ki : " Ey Kur'ân okuyucuları! Ey ehl-i Kur'ân! Okuduğunuz Kur'ân sizin kalplerinize ne ekti ona bir bakın. Nasıl ki yağmur arzın baharı ise okuduğunuz Kur'ân' da mü'minin kalbinin baharıdır."
“Bilinen nedeni çok basittir de cehalettir denmez. Bilimin ışığı bu yüzden çok önemli, çok kıymetli. Okuyalım, okutalım! Kadının yolunu bilim aydınlatacak.”
Gabriel Marcel’e göre umut geleceğin hatırası. Onu E. Borgna üzerinden okuyalım: umut eden kişi, sadece ben umuyorum dememek ister, aynı zamanda sende umudum var, bizim için umut duyuyorum demektedir, çünkü umut etmek daima kişisel bir gerçekliğe, sen olabilecek varlığa güvenmektir. Umutla ilgili ilgili nihai tanım şu ifadeyle özetlenir: “benim, bizim için sende de umudum var.” Victor Frankl bir söyleşisinde “çaresizlik, hiçbir anlam bulmaksızın acı çekmektir” diyordu.
Hadi birlikte İnşirah okuyalım,
Allah kalbimizi genişletir.
Merak etme hiç bir tahayyül, mukadder olanı değiştirmeye yetmez!
Kalbini ferah tut.
Dua edelim.
Şimdi şu ayetleri okuyalım:
"Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları 0 Elçi'ye, o ümmi Peygambere uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara İyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar