Bugün eve saldıracaktı. Acelesi yoktu; sonra babasını da yıkardı. Kimsesiz kalsın istiyordu. “ Benim ona tutunabilmem için onun benden başka bir dayanağı olmamalı.”
Kimse duymadan ölmeliyim.
Ağzımın kenarında
Bir parça kan bulunmalı.
Beni tanımayanlar
"Mutlaka birini seviyordu" demeliler.
Tanıyanlarsa , " Zavallı , demeli,
Çok sefalet çekti"
Hâlbuki hakiki sebep
Bunlardan hiçbirisi olmamalı.
Amaç, uyum sağlamak olmamalı. Aksine, farklılıkları, uyumsuzlukları, dünyaya bakış açınızı biricik kılan kendinize özgü özellikleri güçlendirmeyi hedeflemelisiniz.
Peygamber Efendimiz salllalahu aleyhi ve sellem:
"İman da sizden birinin içinde tıpkı elbisenin eskiyip yıprandığı gibi yıpranır sönükleşir. O halde Allah'tan (cc.) imanı kalbinizde yenilemesini, tazelemesini isteyiniz" buyurmuş.
O halde dualarımızda Rabbimizden, bizi yolunda sabit kılmasını, imanımızı tazelemesini ısrarla ve daima istemeliyiz.
Diğer bir hadîs-i şerîfte de Peygamber Efendimiz:
"İmanınızı yenileyiniz." buyurdu. Denildi ki:
"Ya Resûlallah, imanımızı nasıl yenileyebiliriz?"
Buyurdu ki:
"La ilahe illallâh sözünü çok söyleyiniz."
Demek oluyor ki mânevî fetretin, gevşekliğin en müessir ilacı kelime-i tevhîd zikri imiş. Zikirden gafil olmamalı, mânevî vazifelerimizi, derslerimizi ihmal etmemeliyiz.
"İnsanlara güvenmeyi öğrenmelisiniz ama bu körü körüne olmamalı. Herkes
yalan söyler. Önemli olan insanları geçmişlerine ve görüşlerine göre yargılamamanız. Sizin işiniz beyinle," dedi şakağına dokunarak. "Hesap cüzdanlarıyla ya da suç siciliyle değil.''
Bu dünyada herkes bir şey olamaya çalışırken, sen HİÇ ol. Menzilin yokluk olsun . İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.
Kötü günlere alt olmamalı, iyi günlere güvenmemeli; kaderin her cilvesini, yapabileceği her şeyi sanki kesinlikle yapacakmış gibi gözünün önünde tutmalısın. Uzun süredir beklenen şey insanın başına daha hafif çöker.