Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Azrail, ölüm zamanı gelmiş kişilerin canlarını alan melek, yani kur'an'daki ifadesi ile ölüm meleğidir: " De ki: "Canınızı almak için (görevli) vekil kılınan ölüm meleği, hayatınıza son verecek, sonra Rabbinize döndürülmüş olacaksınız.” Secde 11.ayet meali Azrail'in aynı anda ölen insanların canını nasıl aldığı hususunda iki açıklama yapılmaktadır. Bunlardan ilkine göre ölüm meleği tek değildir. Kur'an'da bazı ayetlerde insanların canlarını alan görevli meleklerden çoğul olarak bahsedilmiştir. Bu durumda Azrail, görevini tek başına değil de kendisiyle aynı işte görevlendirilmiş diğer meleklerle beraber yerine getirmektedir. Yani azrail'in pek çok yardımcısı bulunmaktadır. Bu görüş daha çok tercih edilmektedir. Diğer bir açıklamaya göre meleklere iman bölümünün başında açıkladığımız üzere melekler, Üstün donanımlı, güçlü, kuvveti varlıklardır. Görevlerine uygun olarak çok farklı özelliklerde olmaları mümkündür. Dolayısıyla aynı anda ölen insanların canını almak Azrail için zor veya imkansız değildir. İnsanlar için aynı anda iki yerde olmak, uzak mesafelere çok kısa zamanlarda gitmek imkansız iken bunun melekler içinde böyle olduğunu düşünmek yanlış bir karşılaştırma olur. Dolayısıyla Azrail kendine verilen bu görevi kendine verilen Üstün donanımıyla kolayca yapabilir.
İmam-Ahmed’in rivâyet ettiğine göre:
Ölüm meleği Hz. İbrahim (a.s.)’a ruhunu almak için gelmiş. Hz. İbrahim ona: “Yâ melek’ül-mevt! Hiç bir dost, dostunun ruhunu alır mı?” Bunun üzerine ölüm meleği Rabbine dönünce Allah ona şöyle demiş: “İbrâhim’e söyle: Hiç bir dost, dostuna kavuşmaktan çekinir mi?”. Melek gelip bunu deyince, Hz. İbrahim (a.s.): “Hemen şimdi ruhumu al” demiştir.
Reklam
Buna masiva derler, insanı dünyaya bağladıkça bağlar. Dünyaya ait her bir bilgi, insanın eteğine farkına varılamayacak kadar ince ve gizli bir çengel atar. Evlatlar, arzular, mal mülk kaygısı, varlığa hükmetme ihtirası, benlikler, yönetme ve emretme hakimiyeti… Bir uçtan diğer uca koca bir dünya işte.O küçük küçük çengeller gitgide bizim
"Insanın kendi halüsinasyonlarından başka, insanın kendi içindekilerden başka, hiçbir şey mevcut değildir: Ne ölüm Meleği, ne ilah, ne de şeytan. Bunları bil ve öyle davran.
Davûd a.s; Hoş geldin Allah'ın emriyle! dedi. Sen davetçi olarak mı geldin? Yoksa ölüm haberi getirici olarak mı geldin? Ölüm Melegi; "Ölüm haberi getirici olarak geldim" deyince Davûd a.s; Bundan önce, ölüme hazırlanmam için bana haber göndersen olmaz mı idi? dedi. Ölüm Melegi; "Ben sana kaç kereler pek çok kereler haber göndermişimdir. Sen, uyanmadın!" dedi. Davûd a.s; Senin bana gönderdiğin Elçin kimdi? diye sordu. Ölüm Melegi; "Ey Davûd! Baban İşa nerede? Annen nerede? Kardeşin nerede? Komşun nerede, tanıdıkların filan, filan neredeler?" diye sordu. Davûd a.s Onların hepsi, öldüler! dedi. Ölüm Melegi; "Bilemedin mi ki onlar sana, sen de muhakkak onlar gibi, öleceksin! diyen sana ölüm nöbetini tebliğ eden benim birer Elçilerimdi!" dedi.
“Ölüm meleği bize gerçekten yaşamının ne olduğunu öğretebilir. Bu yolla (ölüm inisiyasyonu) her an ölebileceğimizin farkındalığına sahip oluruz; yaşamak için yalnızca içinde bulunduğumuz şu ana sahip olduğumuzu biliriz. Gerçek şu ki, yarın hayatta olup olmayacağımızı bilmiyoruz. Kim biliyor ki ? Önümüzde daha uzun yıllar olduğunu düşünüyoruz. Peki var mı ? “
Reklam
Hayat, deniz kenarında çocukların kumdan kaleler yapma ameliyesine benzer. Hava kararınca onların oyunu, ölüm meleği gelince de senin dünya oyunun biter; perde kapanır. Ölmeden önce öl ki, öldüğünde amellerinle yaşa!
Rivayet edildiğine göre, ölüm meleği İbrahim aleyhisselama geldiği zaman, Allah teâlâ'nın dostu olarak bilinen bu peygamber ona: "- Hayret! Dost dostunun canını alır mı?" demiş. Ölüm meleği de: "- Hayret! Dost dosta gitmemezlik eder mi?" diye karşılık vermiştir.
Altın kapının ötesindeki bronz Lambayı tutan Ölüm meleği Seni karanlık sulara götürdü.
Adın geçer
Ve sonkez Açılır semanın kapıları Sonkez vahyi getirir cibrili emin sana Sen hüzün peygamberisin ama bu son ayette daha bir hüzünlü sesin Demekki gidiceksin efendim. Gidiceksin sen medine yetim fatıma yetim kalacak. Cebrail kapını son kez çalacak Yanında ölüm meleği azrail girmiyecek huzura sen izin verene dek Ne senden önce kimseden izin istedi nede senden sonra isteyecek Demekki gidiceksin efendim Matem şehri olacak medine kimse inanmayacak gittiğine Taki sabah ezanını okurken bilal mübarek ismine sıra gelince Ve bilalin sesi titreyince işte o an sensizlik kıyameti kopacak Yıldızlara benzettiğin ashabın birbir düşücek toprağa Ve ehlibeytin yüreği param parça olmuş gibi İşte fatıma zelzeleye tutulmuş bir dağ gibi Fatıma Hazreti Aliye bakıcak ama bu bakış başka Ey hasanın babsı diyecek Resulullahı toprağa gömüp dönmeye kalbin nasıl dayanır Onun üzerine toprak saçmaya gönlün nasıl razı oldu Oysa o rahmet ve merhamet peygamberi Fatıma zelzeleye tutulmuş bir dağ gibiydi
Reklam
Ölüm Meleği
Émile Jean-Horace Vernet, “Ölüm Meleği”, 1851.
“Tanrı en övüngen ve en soğuk insanları, onları karşı karşıya bıraktığı korkunç sahnelere kayıtsız kaldıkları için cezalandırmayı nasıl da biliyor! Ben bu içler acısı trajedinin gelişimini soğukkanlılıkla ve merakla izliyor, insanların yaptığı kötülüklere bir sırrın arkasına gizlenmiş bir ölüm meleği gibi gülüyordum ama işte şimdi ben de kıvrılarak ilerleyişini seyrettiğin bu yılan tarafından, hem de tam yüreğimden ısırıldım!”
Sayfa 1282Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.