Dr. Adnan Bütün kabine toplantılarında bulunmaya mecbur oluyor, bundan başka da Mustafa Kemal Paşa’nın çağırdığı hususî toplantılara gidiyordu. Bu günlerde, nadiren gece yarısından önce gelir, bazan da sabahın beşlerine kadar dışarıda kalırdı. Mustafa Kemal Paşa’nın anormal denilecek bir enerjisi olduğu için, sabahleyin uyurdu. Fakat, Dr. Adnan
Zira Mustafa Meraki Efendi on altı yaşındayken babası tarafından evlendirildiğinde on iki yaşında bir kızla evlendirilmişti.
Öyle ya! Kadının kocasından dört beş yaş küçük olması gerekmez mi?
Sayfa 3 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çevirmen: Emrah Balcı, V. Basım 2019Kitabı okuyor
Ziyou, Konfüçyüs'ten kırk beş yaş küçüktü. O ve Zixia, Konfüçyüsçülüğün en büyük on filozofu arasındaydı . Ritüel ve müzik konusunda uzmandı ve öğretebilirdi. Bir zamanlar Lu Eyaleti'nde Wucheng'in Başbakanı olarak görev yaptı ve alimleri ve insanları ritüel müzikle eğitti. Yaylı şarkıların sesi bölgenin her yerinde duyulabiliyordu ve Konfüçyüs buna minnettarlığını dile getirdi. Ziyou, Konfüçyüs'ün yetmiş iki öğrencisi arasında güneyli olan tek kişiydi . Öğrenim gördükten sonra güneye döndü ve "Güney'in Efendisi" olarak anıldı.
Einstein Aarau'da, uzun yıllar yaşamında iz bırakacak olan Winteler ailesinin yanında kalıyordu. Taşındıktan birkaç ay sonra, 1 895 yılı sonlannda kızları Marie'ye duygusal olarak bağlandığında kimse şaşırmamış, hatta herkes buna sevinmişti. Einstein'dan iki yaş büyük olan Marie on sekizine giriyordu ve komşu köydeki okula başlayana
Kıskanmak, ilk olarak 1937 yılında Tan gazetesinde tefrika olarak yayınlanmış daha sonra ise 1946 yılında ilk defa roman olarak yayımlanmaya başlamış bir metin.
İlk bakışta kitabın ismi nedeniyle okurda sanki iki sevgili veya eş arasında bir şeyler okunacakmış gibi bir hava verse de aslında durum hiçte öyle değil.
Romanda karşımıza çıkan dört
19 Aralık 2000 günü, Bayrampaşa Cezaevinin koğuşunda günlerdir ölüme yatan genç insanlara attılar. Bakın ne anlatıyor yıllar sonra, o katliama katılan askerlerden biri:
"Koğuşta yangın çıktıktan sonra yardım isteyenlere 'sizi kurtarmak için yaş battaniyeler atıyoruz, bunlara sarılın ve kendinizi koruyun,' diyerek battaniye attık. Fakat battaniyelere su değil, benzin ve tiner dökülmüştü. Battaniyeye sarılanlar daha çabuk yanıyordu."
On iki yıldır bu ülkenin ciğerlerinde yanmış insan etinin kokusu tütüyor. Dozerle yıkılmış cezaevi duvarının önünde, "Hepimizi yaktılar," diye bağıran kız kardeşimin sesi, bir "palemsest" gibi, yeni bir şeyler yazmak için açtığınız her sayfasında hayatınızın, karşınıza çıkacak. Ya görmezden gelir, sürdürürsünüz ölüm uykunuzu, ya da yüzleşir, hesabını verirsiniz bu utancın.
Sıla Koçak ~ Sevda Çiçeği
☆•°~️Acımasızca, "Çünkü onun kanatlarını kıracağım!" diye cevap verdi. Ruhu paramparça ve ben onu daha da parçalayacağım! Mutlu olduğuna inanacak, sevildiğine inanacak ve ben en beklemediği anda onu o mutluluğunda boğacağım! Elini sıkı sıkı tuttuğu,göğsüne saklandığı o adam var ya? Bir daha değil ona dokunmak,
Pardon saat kaç diye sordum yanımda otobüs bekleyen kadına. Onu on geçiyor dedi. Teşekkürler dedim. Arkamı dönüp omzuma çapraz olarak taktığım çantamdan telefonumu çıkarıp çaktırmadan saate baktım. Hayır onu on geçmiyordu. Onu sekiz geçiyordu. On demek sekiz demekten daha mı kolaydı? Neden hep sayıları yuvarlayarak söyleriz ki? Altı geçseydi beş
İsmet Özel kitabı “Dünyaya gelmek, bir saldırıya uğramaktır.” şeklindeki müthiş bir iddiayla başlatıyor ve yine bize düşünmeye yarayan bir aklımız olduğunu hatırlatan müthiş iddialarla sonlandırıyor.
Thoreau, ABD’nin Meksika’ya karşı yürüttüğü emperyalist savaş sırasında konan nüfus başına vergiyi, “ödediği dolar bir adam öldürmek üzere, başka bir adam veya tüfek satın almaya yaramasın” gerekçesiyle vermeyi reddedince bir gece hapiste yatar. Kendisinden 14 yaş büyük olan ve birçok özgürlükçü düşünceyi kendisiyle paylaşan Ralph Waldo Emerson, telaşla arkadaşını görmek için onun hücresine girdiğinde aralarında şöyle bir konuşma geçer:
-Henry, neden buradasın?
-Waldo, sen neden burada değilsin?
Üstad bu iki sorunun Türkiye’de muhatabı bulunup bulunmadığını anlamamız gerektiğini, kimin nerede durduğunu, kendi hikâyesiyle birlikte harmanlayarak ve daha sonra kendi hikâyesini yıkarak bizlere mükemmel bir kitap sunuyor.
İsmet Özel kendi hikâyesinde önemli olan şair, komünist ve Müslüman kelimelerinin neden önemli olduğunu da aktarıyor. Bana göre, bu kitaba İsmet Özel'i tanıma ve anlama klavuzu da diyebiliriz.
Kitabın ön sözünden tutun da son sözüne kadar her cümlenin bende derinden etkiler bıraktığını söylemeden edemeyeceğim.
Bu incelemeden sonra okumanızı tavsiye etmeme gerek kaldı mı?
Frieda cevap verirken yüzü kederliydi. "Oraya avcıların arkada bıraktığı ölüleri gömeriz."
Serilda sendeledi ve kalakaldı. "Ne?"
"Her dolunaydan sonra olmaz," dedi Frieda, "ama yeteri kadar oluyor... Ite. O kadar çok ceset oluyor ki. Genelde onları ormanın kenarında buluruz, bazen de şehir kapılarının hemen
"Işıkları geri getir, baba,” diye seslendi Johnny. Kelimeler ağzında yuvarlanıyordu. "Aydınlat dünyayı. Bu kızı görmen gerekiyor."
10/10
Bu kitap için şu an iki duyguya sahibim. Birincisi okuduğum için... Bu kadar erken okuduğum için pişmanım. Neden 2.kitabı daha basılmadı? 2.ise bu kadar geç okuduğum için. Tamamen bu iki karmaşadan ibaretim.
Johnny, Allahım bu çocuk yüzünden tüm kitap boyunca eridim. Böyle anlayışlı, kibar ve güzel seven bir çocuk yok. Onun tarafından sevilmek istiyorsunuz kızlar.
Shannondan bahsedince bile boğazımda bir yumru oluşuyor, hele o sondan sonra... Ailesi tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalıyor ve kardeşleri ile yaşadığı şeyler o yaştaki çocuklar için çok çok fazla. Shannon o kadar masumki kendi evinde olduğu her seferinde yaşadıkları ile benim içim yandı.
Kitaptaki tüm karakterleri (Bella ve Shan'ın ebeveynleri hariç)çok sevdim. Her birinin bir karakteri vardı ve o kadar güzeldiler ki.
Yazarın kalemi çok iyiydi. 720 sayfa değilde 2000 sayfa olsaydı yine de sıkılmadan okurdum.
Tüm yaş gruplarına uygun.
(arkakapakyazısı)
“Onlar bir seri katili hapishaneye gönderdiklerinde on bir yaşındalardı. Kahramandılar... Ama yalancıydılar.
Chester kasabasında üç yakın arkadaş; Naomi, Olivia ve Cassidy yaz boyunca ormanda dolaşıp Tanrıça Oyunu adını verdikleri ritüellerin peşinden gider. Ama yaz, içlerinden biri saldırıya uğrayıp on yedi yerinden
Allah şahit , seni on iki yaş altı bir çocuğun masumiyetiyle sevdim. Namahremim değildin diye öptüm gözlerinden. Gözlerimden öpme ayrılmayalım , niye demedin?