Sevgili Mo Yan, öncelikle ceketimi ilikleyerek önünde saygıyla eğiliyor, senin dehan karşısında her ne kadar haddime düşmese de, bu şaheserinin bende bıraktığı izlenimden izninle biraz bahsetmek istiyorum.
İri Memeler ve Geniş Kalçalar, 2012 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Mo Yan'ın, 1995 yılında yayımlanan, anlatıldığı döneme ayna tutması
Tamamını okuman için biraz sabretmen gerekiyor sevgili okur. Okurken bir-iki-üç-dört-beş-altı-yedi-sekiz sabır taşı parçalaman muhtemel. Bu yazıda sana bu kitabı nasıl okumaya karar verdiğimi anlatacağım-tabii klavyem bana güç verdikçe. Sana yazı boyunca güzel sürprizlerim olacak-ama duyu organlarını sekiz açman gerek. Lafı uzatıp seni farklı
Kitap Söyleşi türüdür. İlber Ortaylı|Yener Bilgici
Sekiz bölümden oluşmaktadır. Anlayacağınız gibi soru ve cevaplardan oluşmuştur.
“Herkes kendi talihinin mimarıdır.”
Kitabı almadan önce incelemelerine bir göz gezdirdim ve alınmayacak bir kitap olduğuna dilinin ağır olduğuna ve İlber Ortaylı’nın sürekli kendini öveceğine dair bir izlenim
“Dünya güzel olsaydı, doğarken ağlamazdık. Yaşarken temiz kalsaydık, ölürken yıkanmazdık.”
Bu güzel sözü söyleyen; güzel bir adamın kitabı olan Çile, Necip Fazıl Kısakürek’in konulara göre bölümlere ayrılmış şiirlerinden oluşmaktaydı. Ve toplam on altı bölüm bulunmaktadır.
•İlk bölümde üstadın şiirlerinin kaynağı ve neden şair olduğu ile ilgili
"Biri, bir erkeğe ya da mala-mülke yönelik bir suç işlerse, herkes onu kınar ve öfkesini suçluya yöneltir. Biri, bir hayvanı döver ya da ona zarar verirse, insanlar öfkelenip tepki gösterirler. Ama biri, bir kadına karşı suç işlerse, ona tecavüz eder, sahip olduğu her şeyi, bu lanet olası toplumun ona gurur duymak için verdiği tek şeyi, tek
Mir’atü’l-Memalik’ten Günümüze
“Merhaba” demenin içinde saklı bir sevincin huzurunu ancak ayakların yorgunluğunun altında kalmış bir seyyah bilir. Anıları anı yapan yeni bir dünya yani farklı bir kent sokağına, pazar alanındaki satıcıya, tüccara merhaba demek... Seyyah, gözü uzak diyarlardaki; bir mimari yapının sütunlarında ki gizli
Öncelikle şunu kabul edelim ki: Ortaçağın, hele din konusunda dogmatik anlayışın içinde doğmuş olan Dante, Hıristiyan dininin tüm dinlerinin zirvesinde olduğuna inanan bir kişiydi. Bunu aklınızdan silmeyin ki ileride Cehennem'de kimlerin olduğunu duyduğunuzda küfür etmeyin.
O zaman Cehennem'de kimlerin olduğuna bir bakalım.
Sokrates, Platon,
"Bu iş gittikçe duygusuz bir hal alıyor, az önce vurulan biri bile kimsenin dikkatini çekmiyor, mutat top ateşini ve kör kurşunları bir süre sonra kimse umursamıyor ve insanın, arkadaşlarının vuruluşunu duygusuzca izlemeye alışması çok garip." (s341)
Hava kan kokar mı?
Toprak kan kusar mı?
Deniz kızıla çalar mı?
Mahşer yeridir
Durum böyleyken, yaşamı o kadar da ciddiye almanın, koşuşturmanın, yırtınmanın, çabalamanın bir anlamı var mıydı? Ne demişti Hayyam: "Tasını şarapla doldur, gözlerin toprakla dolmadan."
Sevgili Dost,
Baştan çıkarma sanatı deyince ilk aklımıza gelen karşı cinsi baştan çıkarma gibi gelebilir ama bu kitap sadece bunu anlatmıyor özellikle iletişim çağında olduğumuzu ve karşılıklı başarılı iletişim ve sonucunda ikna edebilmenin yolunu yöntemini bölümler halinde anlatmaktadır.
Kitabı genel olarak bölüm bölüm anlatacağım. Ancak bu
“İnsanlar mı? Altı yedi insan ya vardır ya yoktur sanıyorum. Seneler önce görmüştüm onları. Şimdi kim bilir nerededirler? Rüzgar nereye götürürse artık... Kökleri yok ya, ondan hayatları çok zor.”
On yedi bölümden oluşan bir eser. Kitap karamsarlıklar, ruhsal bunalım, düşünce ve inanç çıkmazları ile dolu. Tolstoy'un inanç kapsamlı otobiyografik eseri diyebilirim. Aynı zamanda felsefi ve psikolojik bir kitap.
Kitap, Tolstoy'u, hayata anlam veremeyen, varoluşsal sorgulamalarla kıvranan diğer insanları daha iyi tanımak ve anlamak açısından oldukça faydalı. Kitabın sekizinci bölümüne kadar bunaldığımı ve sıkıldığımı söylemeden edemeyeceğim. Sebebi Tolstoy'un içine düştüğü duruma yabancı oluşum olabilir. İntiharın eşiğine hiç gelmedim, intihar etmeyi hiç düşünmedim. Bu bölümleri okurken Tolstoy'a hep şunu sordum; hayatı, insanları, hayvanları, doğayı, bitkileri seven, idealleri olan, inançlı bir insanı, hangi düşünce veya sorular intihara sürükleyebilir? Tolstoy, ilk bölümlerde beni, bunun cevabını bilmediğine inandırdı. Sonra kibrime, zihnime tokadı yapıştırıverdi. Sekizinci bölüm itibariyle içine düştüğü intihar sarmalından dini inanç yardımıyla kurtuluşunu anlatmaya başladı ve kendine de bana da zulüm etmeyi bıraktı. Ağır ağır giden, ilerlemeyen kitap Tolstoy'un imana gelmesiyle hızlanarak bir çırpıda bitiverdi.
İtiraflarımLev Tolstoy · Antik Kitap · 201623bin okunma
"Amirim, katil nizami bir düzen içinde çalışıyor. Bu da disiplinli olduğunu gösteriyor. Ayrıca aşırı kuralcı olduğunu düşünüyorum. Kendi koyduğu kuralları çiğnemeyecektir.
"Katil, kendi Kural ve düzenine uydukça biz onu yakalayamayız diye düşünüyorum."