Hayal, gerçeği hep istediği biçimde kurar; ama gerçek, hep kendi biçiminde oluşur.
İşin kötüsü, hayal, kafasına dank etmiş, geçmiş gerçekleri bile, yoğurur, biçimler, kendi istediği biçime sokar-
hayalin elinde, en ‘gerçek’ gerçekler bile gerçekliklerini yitirirler.
Hayal gerçeğe ulaşamaz — ulaşsa bile, onu gerçek olmaktan çıkarır, hayal kılar.